MHP MYK Üyesi Özmen Alp Giray Erdemir, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

Kurulduğu günden bu yana istikrarlı siyasi çizgisini koruyan, Türk milliyetçiliği ideolojisinin temsil edildiği tek yer MHP’dir.
Türk siyasetinin yüz akı, “önce Ülkem ve milletim,ardından partim ve ben” diyerek ömrünü vatana, millete, Türklüğe, davaya adayan, beşeri ve içtimai manada ve de her konuda numuneiimtisal örnek lider olan Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi’dir.

Bugün, dün aramızda “Biz de sizdeniz, biz de sizdeniz” diyerek dolanan siyaset müflislerinin, siyaset madrabazlarının, siyasi münafıkların gemi azıya alarak manasız ve mesnetsiz sözlerle kontrollerini yitirdiklerini müşahade etmekteyiz.
Bugün, katıldığı SZC isimli fondaş kanalizasyon kanalında mülevves sözlerle bühtan eden, Ülkü ve dava nedir kavrayamamış, siyasette ilke, ahlak ve edep bilmeyen, rüzgara göre eğilen, girdikleri kabın şeklini alan, adeta bir siyasi çizgisizlik remzi olan bu muhterislerin tüm sözleri ayaklarımızın altındadır.


Bir insanda, bir Türk’te, bir siyasetçide, bir dava insanında olması gereken hiçbir hasletten, hamiyetten, celadetten nasiplenememiş, İP isimli siyaset kapkaççısı zihniyetli ihanet yuvasının başına geçen muhteris, selefi müdire döneminde üstlendiği görevlerinde;
▪️2017 halk oylamasında, 2018 Milletvekilliği Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde, 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinde, 2023 Milletvekilliği Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde, 2024 Mahalli İdareler Seçimlerinde kandil beslemesi siyasi bölücülürle işbirliği ve ittifak adı altında aynı siyasi çizgisizlikte buluşan sizlerdiniz.
▪️Terör sorununu etnik temelli fitne olarak kullananlarla işbirliği ve ittifak yapan sizlerdiniz.
▪️Kapalı kapılar ardında CHP, HDP, İP, SP olarak Anayasa’da yer alan Türklüğü, Atatürk milliyetçiliğini, Anayasa’nın ilk dört maddesini değiştirmeyi hedef alan Anayasa taslağı adı altında paçavralara imza atan sizlerdiniz.
▪️Suriye’de, Irak’ta terör örgütlerine yapılan sınır ötesi terör operasyonlarına, Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan Projesine, Azerbaycan’da Karabağ’ın işgalden kurtarılmasına, Libya Tezkeresine karşı duran çizgisizlikte buluştuğunuz işbirliği ve ittifak içinde avarebir gezgin gibi dolanan sizlerdiniz.
▪️Savrulduğu nokta itibari ile muhabirin kendilerine “PKK/Kandil/Yeşil Sol birleşenleri Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı. Bu gelişmeye ne diyorsunuz?” dediğinde “Dağılınbeyler” diyerek arkasına bile bakmadan kaçan sizlerdiniz.
Bu itibarla Kanalizasyon kanalında yanlış bir şekilde söylemiş olduğu “bugünü dününe kefil olmayanlar” sözü ışığında dünü böyle olanların, yarınlarda neler yapacağı da ortadadır.

Katıldığı kanalizasyon kanalında hiçbir hicap duymadan akıl, fikir ve izan yoksunu sözler sarf etmiştir.
Çok iyi (!) bir siyasi tarih okuyucusuyum der ama ne ülkenin içinde bulunduğu şartları, ne de toplumsal ihtiyaçları tüm gerçekleri ve gerekleri ile idrak ederler. Ülke yönetmeye talip olan bir siyasi partinin başına geçer ama rejim nedir, hükümet sistemi nedir, bilmez. Bilmediğini bilemeyecek kadar da siyasi kibir içerisindedir. Boş lafla, lakırtı ile caka satar.
Çarpıtmaya çalıştığı “Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin doğuşu, iddiasının aksine “Bir zaruretin halli için, siyasi ihtiyaçların giderilmesi için milletimizin ruh kökünden ve Türk Demokrasi tecrübesi ile bir kuyumcu hassasiyeti ile hazırlanmış olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 16 Nisan 2017 gününde Türk milletinin geniş katılımı ve yüksek bir evet demesi ile yönetim hayatımıza girmiştir. Söyle ki;
“Darbe teşebbüsü ile gelen rejim değişikliği” iftirası ile özetlediği Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş süresi, evvela, bir rejim değişikliği değildir. Türkiye’nin rejimi dün de cumhuriyet rejimi idi, bugün de cumhuriyet rejimidirve ilelebet Türkiye Cumhuriyeti bu siyaset tiplerine rağmen “ilelebet payidar kalacaktır.” Darbe ile değil, darbeleri yaratan siyasi belirsizliklerden kurtulmak için, darbelere karşı gelistirilen ve değiştirilen Türkiye’nin rejimi değil, hükümet sistemidir.

1980 yılında Cumhurbaşkanı seçimlerinde yaşanan krizle gerçekleşen menfur darbenin ardından kabul edilen 1982 Anayasası özellikle Cumhurbaşkanının yetki ve sorumlulukları açısından klasik parlamenter sistemden büyük sapmalar barındıran bir içerikle kaleme alınmış,bu anayasanın muhtevasında olan darbe ruhu yapılan 19 değişikliğe rağmen giderilememiştir. Parlamenter sistemlerde sembolik yetkileri olan Cumhurbaşkanı Türkiye’de çok geniş yetkilerle donatılmış iken, bu sistem, 2007 yılında yeni bir Cumhurbaşkanı seçimi krizine de neden olmuştur. Nitekim bu krizin aşılması için yapılan Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi esası kabul edilmiş, ancak bu zorunlu değişiklik ile mevcut sistem dünyadaki örneklerinden tamamen kopmuştur. 2014’te Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçilmesiyle sistemdeki kriz daha da derinleştirmiştir. 12 Eylül darbesiyle başlayıp 15 Temmuz darbe girişimine dek uzanan süreçte,anayasada zaten sorunlu bir şekilde tasarlanmış olan parlamenter sistem aslî niteliğinden uzaklaştırılmıştır. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yürütmenin iki başı arasındaki yetki-sorumluluk dengesizliği ve bunun ortaya çıkardığı hukuksuzluk tartışmaları geçmişte olduğu gibi bir rejim krizine davetiye çıkarmıştır. Hükümet sistemindeki tıkanıklıkların yol açtığı 15 Temmuz gibi demokrasi dışı müdahalelerin önüne geçilmesinin artık kaçınılmaz olduğu açığa çıkmıştır.

Bu nedenlerle,kendiliğinden kriz üreten,bu krizlerle ekonomik istikrarın bozulmasına neden olan hükümet sisteminin değiştirilmesi için hazırlanan yeni anayasa değişikliği paketi, 17 Nisan 2017 tarihli halk oylamasında geniş bir katılımla kabul edilmiş ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Erzurum'da atlı cirit sporcuları Türk bayraklarıyla karşıladı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Erzurum'da atlı cirit sporcuları Türk bayraklarıyla karşıladı

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile hükümet krizleri,seçim krizleri,siyasi belirsizlikler sona ermiştir. Türkiye gerçek bir demokrasinin en önemli unsurlarından olan kuvvetler ayrılığını güçlendirmiştir.
Parlamenter sistemde yürütmenin kanun tasarısı yolu ile yasama üzerinde kurduğu tahakküm Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile sona erdirilmiştir. TBMM'nin temsil gücü arttırılmış, denge ve denetim fonksiyonu ve mekanizmaları güçlendirilmiş, nihayet demokrasi tahkim edilmiştir.

Bugün tüm dünyada sözü dinlenen, bölgesinde lider olan bir Türkiye gerçek olduysa bu tamamı ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile olmuştur.

Türkiye’nin kendi ruh kökünden ve de demokrasi tecrübesi ile inşa etmiş olduğu“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ile öncelikle Türk demokrasisi tahkim edilmiştir. Siyasi istikrar sağlanmış,siyasi belirsizliklerin neden olduğu ve olabileceği tüm ekonomik tahribatların önüne geçilmiştir.Karar alma süreçleri hızlanmış ve uygulama bu suretle etkinleştirilmiştir. Parlamento güçlendirilmiş,denge ve denetim fonksiyonu kuvvetlendirilmiştir.
İçeride yakalanan istikrar ortamı Türkiyemizin dış politika etkinliğini arttırmış ve uluslararası uyuşmazlıkların hallinde uluslararası bir aktör haline gelmiştir.

Peki asıl sorulması gereken bir soru olarak; Türkiye’nin içeride yakaladığı siyasi istikrardan,uluslararası alanda yakaladığı inisiyatif alan,küresel arabulucu rolünden milli ruha sahip olan,milli olan,vatanını seven kim,niçin rahatsız olabilir?
Bu sorunun cevabı için ve diğer tüm sözlerine karşı hatırlatırız ki;“İP Başkanı’nın öylesine bozuk ve buhranlı bir dili söz konusudur ki,ya ne dediğini kulağı duymuyor,ya da duyduğunu aklı almıyor.” 
“vefasız,vasıfsız ve vakursuz bir şahsiyetin bize söz söylemesi yalnızca kuru gürültü,nafile çırpınıştır. CHP’nin uydusu haline dönüşen İP’in çatısı çürüyeli,omurgası çökeli epey zaman olmuştur. Bizim üzerimizden prim toplama gayretkeşliğinde olanların akıbetleri duvara toslamak,hüsrana uğramaktır.Yanlış hesap dün olduğu gibi bugün de ters dönecektir. Biz beka dedik,Türk milletinin yeminlerini,izzet-i nefsini,tarihi müktesebatını,milli ve manevi emanetlerini canımız pahasına müdafaa ettik.Buna da seve seve devam edeceğiz.”

Editör: Haber Merkezi