Türk milletinin tarih boyunca benimsediği idealler, yalnızca birer siyasi hedef değil; aynı zamanda kültürel, manevi ve stratejik yönleriyle bütünleşmiş derin anlamlar taşır. Bu ideallerden belki de en köklüsü ve sembolik olanı Kızılelma ülküsüdür. Kızılelma, Türklerin cihan hâkimiyeti idealini, birlik ve beraberlik anlayışını, Türk-İslam mefkuresini tüm dünyaya taşıma arzusunu simgeler. Bu sembol, tarih boyunca Türk devletlerinin ve milletinin en büyük varlık gayelerinden biri hâline gelmiştir.
Kızılelma’nın Tarihsel Kökeni ve Anlamı
Kızılelma'nın tam olarak ne zaman, nerede ve nasıl ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte, ilk defa yazılı kaynaklarda Oğuzname ile yer almıştır. Oğuz Kağan Destanı’nda ve Orhun Yazıtları’nda görülen kut anlayışı gereği, Türk Kağanı yalnızca Türklerin değil, tüm dünyanın kağanı olarak kabul edilirdi. Tanrı’nın cihan hâkimiyetini Türk milletine emanet ettiğine inanılırdı. Bu inanç doğrultusunda yapılan fetihler, sadece toprak kazanımı değil; aynı zamanda yeryüzünde adaletin ve düzenin tesisi anlamını taşırdı.
Hun, Göktürk ve Selçuklu devlet geleneklerinde de oldukça yaygın olan bu motif, Osmanlı Devleti ile birlikte daha net bir sembol hâlini almış, özellikle Batı’ya karşı yürütülen seferlerde, hedeflenen şehir veya bölgeler Kızılelma olarak adlandırılmıştır.
Osmanlı’da Kızılelma Ülküsü
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kızılelma, hem edebî hem de tarihî bağlamda oldukça önemli bir yer edinmiştir. 1521’de Belgrad’ın fethi, 1526’da Mohaç Meydan Muharebesi ve 1529’da Viyana Kuşatması gibi önemli seferlerde, dönemin Osmanlı eserlerinde Kanuni Sultan Süleyman’ın Kızılelma’yı elinde tuttuğu ifade edilmiştir. Osmanlı ordularının yöneldiği her şehir, bir sonraki Kızılelma olarak görülmüş, bu ülkü askerlerin moral ve motivasyon kaynağı olmuştur. Özellikle Yeniçeriler arasında yaygınlaştırılmış ve onların savaşma azmini diri tutmak için güçlü bir sembole dönüştürülmüştür.
Sembolizmin Derinliği: Kırmızı ve Elma
Kızılelma’nın sembolizmi, yalnızca bir hedefi değil; aynı zamanda derin kültürel anlamları da içerir. “Kızıl” rengi, Türk tarihinde daima gücün, kudretin ve hanlık sahibi olmanın göstergesi olmuştur. Aynı zamanda savaş, zafer ve bağımsızlıkla da özdeşleşmiştir. “Elma” ise bolluk, bereket ve şifa anlamları taşır. Ancak Kızılelma’nın, gerçek bir elmayla ilgisi olmadığı, bu sembolün eski Türklerde güneş ve ay’ı temsil eden “kızıl top”tan türediği düşünülmektedir. Bu kızıl top, muncuk adıyla tuğların tepesinde yer almış ve zamanla hâkimiyetin simgesi hâline gelmiştir.
Ziya Gökalp ve Kızılelma’nın Modern Yorumu
- yüzyılın başlarında Ziya Gökalp, Kızılelma imgesine yeni bir anlam katmıştır. Türkçülük akımının fikir babası olan Gökalp, Kızılelma’yı Turan ülküsü ile birleştirerek, yalnızca coğrafi bir fetih hedefi değil; kültürel bir bütünleşme ve Türk dünyasının birliği idealine dönüştürmüştür. 1914 yılında yayımladığı ilk şiir kitabına da “Kızılelma” adını vermiştir.
Cumhuriyet ve Sonrası: Kızılelma’nın Günümüzdeki Anlamı
Günümüzde Kızılelma ülküsü, yalnızca tarihî bir hatıra değil; modern Türk siyasetinde ve savunma sanayisinde de etkisini göstermektedir. Selçuk Bayraktar tarafından geliştirilen millî muharip insansız savaş uçağına “Kızılelma” adının verilmesi, bu ülkünün teknolojiyle bütünleşen bir sembol hâline geldiğinin en çarpıcı örneğidir. Öte yandan Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli de hemen her konuşmasında bu ülküye vurgu yapmakta, “İlay-ı Kelimetullah” davasına ve Türk-İslam mefkuresine atıfta bulunmaktadır. MHP Lideri, Kızılelma’yı Türk milletinin ruhuna işlenmiş bir değer olarak tanımlamış, kullandığı aksesuarlarda bile bu sembole yer vermiştir.
Efendim sonuç olarak…
Kızılelma, bir milletin varlığını adadığı ve inandığı tüm değerlerin sembolü olmuştur. Türk milletinin sinesinde yer alan bu ideal, yalnızca geçmişteki bir efsane değil; günümüzde de milli ruhu diri tutan, birleştirici, hedef gösterici bir meşale niteliğindedir. 7’den 70’e her Türk’ün gönlünde yer bulan bu ülkü, Türk milletinin vicdanında yaşamaya ve cihana ses olmaya devam edecektir. Çünkü o vicdan, tüm cihandır.