Amerika Birleşik Devletleri, dünya genelindeki gücü ve etkisiyle tanınan bir devlet olmasının yanı sıra, tarih boyunca işlediği savaş suçları, katliamlar ve insanlık dışı uygulamalarla da dikkat çekmiştir. Emperyalist politikalar ve savaş stratejileri, ABD'nin dünya üzerindeki baskıcı rolünü pekiştirmiş, sayısız masum insanın hayatına mal olmuştur.

ABD'nin İlk Katliamları: Kızıldereleliler ve Afrikalılar

ABD'nin tarihindeki ilk büyük katliam, yerli Kızılderili halkının neredeyse tamamının yok edilmesiyle başlamıştır. 70 milyon Kızılderili, topraklarını kaybetmiş ve kendi vatanlarında işgal altına alınmıştır. Aynı zamanda, Amerika'nın kölelik geçmişi de oldukça karanlıktır; 15 milyon Afrikalı köleleştirilmiş ve 2. sınıf insan muamelesi görmüştür. Bu katliamlar ve soykırımlar, ABD'nin emperyalist güç olma yolunda attığı ilk adımlardan biridir.

İkinci Dünya Savaşı ve Atom Bombası: Hiroşima ve Nagazaki

ABD'nin emperyalist politikaları, sadece kara ve denizlerde değil, havada da ölümcül etkiler yaratmıştır. 1945 yılında Japonya'ya atılan iki atom bombası, 350 bin insanın ölümüne yol açmış, binlerce insan ise radyoaktif etkiler nedeniyle sakat kalmıştır. Bu, ABD'nin savaş stratejilerinin ne kadar acımasız olduğunu ve insan hayatına ne kadar değer vermediğini gözler önüne seriyor.

Vietnam Savaşı ve Sivil Halkın Katliamı

Vietnam Savaşı (1962-1975), ABD'nin dünya üzerindeki en kanlı müdahalelerinden biriydi. 3 milyon sivilin hayatını kaybetmesine, binlerce köyün yok olmasına neden oldu. ABD, sadece bombalarla değil, aynı zamanda zehirli portakal gazları kullanarak da Vietnam halkını hedef almıştır. Bu kimyasal saldırılar, savaş sonrası halkın ciddi sağlık sorunları yaşamasına yol açmıştır.

Orta Doğu'da Yıkım: Afganistan, Irak ve Suriye

ABD'nin Orta Doğu'daki müdahaleleri, sadece askeri operasyonlarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda siyasi istikrarsızlık ve çatışmaların da önünü açmıştır. 2001'deki 11 Eylül saldırıları sonrası Afganistan işgali, 2003'teki Irak işgali ve daha sonra Suriye'deki iç savaş, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. ABD'nin bu bölgelerdeki operasyonları, sadece askeri değil, insani boyutta da büyük bir felakettir. Irak'ta 1 milyon insanın hayatını kaybetmesine, 4.7 milyon insanın yerinden edilmesine neden olmuştur.

Arap Baharı ve Amerika'nın Rolü

2010-2018 yılları arasında Orta Doğu'da patlak veren Arap Baharı, ABD'nin Orta Doğu'ya yönelik müdahalelerini pekiştiren bir dönüm noktasıdır. ABD, taşeron örgütler aracılığıyla bölgeyi karıştırmış ve kaosa sürüklemiştir. Mısır, Tunus, Libya, Suriye gibi ülkelerde yüzbinlerce insan hayatını kaybetmiş, bölge büyük bir yıkıma uğramıştır.

İsrail ile İlişkiler ve Çifte Standartlar

ABD'nin Orta Doğu politikası, İsrail ile güçlü bir ittifak üzerinden şekillenmiştir. ABD, İsrail'e her türlü silah yardımı yaparak, mazlum Filistin halkına yönelik uygulanan zulme göz yummaktadır. ABD'nin dilinden "ateşkes" kelimesi düşmüyor olabilir, ancak İsrail'in Filistinli sivillere yönelik saldırıları hız kesmeden devam etmektedir. Bu durum, ABD'nin insan hakları ve özgürlük anlayışının sadece kendi sınırları içinde geçerli olduğunu gösteriyor.

Trump ve ABD'nin Geleceği

Donald Trump'ın ikinci kez başkan seçilmesiyle, ABD'nin geçmişteki zalim politikalarının devam edeceği korkusu artmıştır. Trump'ın seçim vaatleri, barış ve huzur üzerine olsa da, ABD'nin dış politikada yürüttüğü kanlı stratejilerin değişip değişmeyeceği belirsizdir. ABD'nin müslümanlara yönelik baskıları ve Orta Doğu'daki müdahaleleri, gelecek yıllarda da devam edebilir.

Sonuç Olarak ABD'nin Gerçek Yüzü

Amerika Birleşik Devletleri, dünyada demokrasi ve özgürlük savunucusu olarak tanıtılsa da, gerçek yüzü tarih boyunca işlediği savaş suçları, katliamlar ve ırkçılıkla anılmaktadır. Özellikle gittiği her yere ölüm götüren bu ülke, bir zamanlar "özgürlük" ve "demokrasi" adı altında pek çok masum halkın hayatını karartmıştır.

Gelecek, ABD'nin bu politikalarını sürdürebileceği gibi, halkların ve devletlerin bu zalim politikalara karşı durarak daha adil bir dünya inşa etme mücadelesi vereceği bir dönemi de işaret edebilir.

Bu yeni dönemde doğrudan saldırmak ya da askerî güç çıkarmak olmayabilir.
Ama onlar için önemli olan, kendi çıkarları doğrultusunda "kazan-kazan" değil, "kazan-kazan ve yine Amerika kazansın" politikası olacaktır.

Batı'nın bu ikircikli politikasını, sadece kendi insanı üzerinden değerlendirmek gerekir.
Onlar için başka kazanan olmaması belki de tek gayedir.

Hal böyle olunca, bugünün ABD'sini İsrail üzerinden okumak bile mümkündür.
Doğrudan bomba yok, ama dolaylı yoldan saldırı artık onların politikasında yer alıyor.

İsrail’in kanlı saldırılarını büyük bir özenle desteklediler; gönderdikleri ağır silahlarla, mühimmatla, parayla...
ABD politikası bugün daha net bir şekilde görünüyor.

Mesela Rusya-Ukrayna savaşını bitirme adımları dünya gündeminde yankılanırken, aslında bu savaşın başlamasının temelinde ABD’nin olduğunu unutmamak gerekir.