Türkmeneli'nin Kerkük kentinde gerçekleşen tartışmalı Vali ve İl Meclis Başkanı seçimlerinin ardından Türkmenlerin oylamada saf dışı bırakılması nedeniyle Irak Türkmen Cephesi (ITC) Federal Yüksek Mahkemeye başvuruda bulunmuş, Kerkük genelinde Türkmenler protesto etkinliği düzenlemişti.
"KERKÜK KADİM BİR TÜRKMEN YURDUDUR"
Son bir hafta içinde Kerkük'te gelişen olaylarla ilgili olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, değerlendirmelerde bulundu.
Kerkük'ün kadim bir Türkmen yurdu olduğunun altını çizen Topçu şu ifadelere yer verdi:
"Dini, tarihi, kültürü ve binlerce yıllık ortak mazisi olan kardeşlerin Kerkük'teki birliğini ve yapısını bozacak fiillerde kim ve kimler olursa olsun, onlar Irak halkının bir tamamına kadim düşman olan emperyalistlerin piyonlarıdır. Kerkük, asırlardır farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşadığı kadim Türkmen yurdudur. Türkiye; Kerkük'teki bu gerçeği korsan seçimlerle yıkmaya yönelik ve kadim Türkmen varlığına tehdit girişimleri kimden gelirse gelsin asla izin vermez. Komşumuz Irak’ın birliği ve egemenliği, aynı zamanda esenliği ve refahı Türkiye için önceliktir."
KERKÜK'TEKİ SEÇİM SKANDALI
Toplamda 16 üyesi bulunan Kerkük İl Meclisi, 10 Ağustos 2024'te 9 üye ile gerçekleştiridiği sözde seçimle Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) partisine mensup Rebvar Taha'yı Valilik görevine getirdi. Öte yandan Arap Koalisyonundan Muhammed Hafız ise İl Meclis Başkanı seçildi. Türkmenlerin saf dışı bırakılarak yapıldığı oylama tartışma yaratırken, kentteki etnik gruplar arasındaki gerginlik yükseldi.
Ayrıca seçime Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) üyeleri ve 3 Arap üye de seçime katılım sağlamadı. Irak Türkmen Cephesi (ITC) bir otel odasında gerçekleştirilen sözde seçimin yasal olmadığını belirterek, seçimin iptali için Yüksek Federal Mahkeme'ye başvuruda bulundu.
Öte yandan Irak Cumhurbaşkanı Latif Reşid'ten mazbatasını alarak göreve başlayan Vali Rebvar Taha'nın imzaladığı belgede Türkçe yerine resmi dil olmayan İngilizcenin yazıldığı görüldü. Söz konusu duruma gelen tepkilerin ardından Taha'nın belgedeki dilin değştirilmesi yönünde talimat verdiği ileri sürülmüştü. Ancak son olayın ardından Kerkük'te bir kez daha ipler gerilmişti.
