ABD'nin üçüncü en eski üniversitesi ve en prestijli okullarından Yale Üniversitesi tarafından yayımlanan son rapora göre, Çin’in Uygur Türklerine yönelik kitlesel hapsetme uygulamaları, Türk ve müslüman toplulığun gelecekteki nesilleri üzerinde ağır etkiler yaratacak.

UYGUR KİMLİĞİNİN VAROLUŞUNU TEHDİT EDEN BİR POLİTİKA

Raporda, Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 7 milyondan fazla Uygur Türkü ve diğer Müslüman halkları, sözde aşırılıkla mücadele bahanesiyle gözaltına aldığı belirtiliyor. Ayrıca bu toplama kamplarda tutuklular zorla çalıştırılmakta, işkenceye maruz kalmakta, siyasi beyin yıkamaya tâbi tutulmakta ve zorla gebelik sonlandırılması gibi insanlık dışı muamelelere maruz bırakılmakta olduğu bildiriliyor. Hem Biden hem de Trump yönetimleri, Çin rejiminin Doğu Türkistan'daki baskıcı politikalarını soykırım olarak tanımlamıştı.

4,4 MİLYON YIL HAPİS CEZASI TAHMİNİ

Öte yandan raporda, Çin’in mevcut baskı politikalarını sürdürmesi durumunda, Uygur Türklerinin toplamda 4,4 milyon yıl hapis cezasına çarptırılabileceği tahmin ediyor. Araştırmacılar, Doğu Türkistan kurbanların veritabanında bulunan 31 bin 114 vaka üzerinden ortalama cezanın 8,8 yıl olduğunu belirledi ve 2017-2021 yılları arasında yargılanan yaklaşık 500 bin Uygur ile çarptı. Sonuç ise Çin'in Uygur Türkleri üzerindeki kitlesel gözaltı politikasının devam etmesi durumunda Doğu Türkistanlıların 4,4 milyon hapis cezasına çarptırılacağı öngürülüyor.

ETNİK ÇÖKÜŞ VE GELECEKTEKİ RİSKLER

Araştırmacılar, “etnik çöküş” kavramını vurguluyor ve bireysel olarak Uygur Türkleri hayatta kalabilse bile, topluluğun çökmesi, dağılması ve varlığını yitirmesi riskini taşıdığını belirtiyor. Raporda, Uygur Türklerinin daha fazla toplu olarak tutuklanmaya devam etmesi durumunda bu zararların geri döndürülemez hale geleceğine dikkat çekiliyor.

ULUSLARARASI TOPLUMUN HAREKETE GEÇMESİ GEREKİYOR

"Semerkant'tan İstanbul'a: Ali Kuşçu ve Çevresi" Sergisi Açıldı "Semerkant'tan İstanbul'a: Ali Kuşçu ve Çevresi" Sergisi Açıldı

Son olarak raporda, Çin zulmünü durdurmak için Birleşmiş Milletler (BM) üye devletlerinin “sorumluluk mekanizmalarını devreye sokması” gerektiği ve BM İnsan Hakları Konseyi ile BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin ortak bir tutum alması çağrısı yapılıyor. Ayrıca bu suçların belgelenmesine katkıda bulunmayı ve Çin’in ekonomik etkisi karşısında yıllardır sessiz kalan küresel güney ülkeleri için bir uyanış çağrısı olmayı umuyor.

Kaynak: QHA