Türk edebiyatının öncü isimlerinden, güçlü kalemiyle hafızalarda yer edinen Ömer Seyfettin, vefatının 105. yıl dönümünde anılıyor.

Öğretmen ve asker kimliğinin yanı sıra özellikle hikâyeciliğiyle tanınan Ömer Seyfettin, 6 Mart 1920’de, henüz 35 yaşındayken hayatını kaybetti. Kısa ömrüne 150’ye yakın hikâye sığdıran usta yazar, Türk edebiyatında sade dilin savunucusu ve kısa hikâye türünün kurucusu olarak anılmaya devam ediyor.

Türk Edebiyatının Öncü İsmi: Ömer Seyfettin
11 Mart 1884’te Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğan Ömer Seyfettin, asker bir babanın oğlu olarak eğitimini askeri okullarda tamamladı. Edirne Askeri İdadisi’nde eğitim gördüğü yıllarda edebiyata ilgi duymaya başladı ve şiirler yazmaya başladı.

1909 yılında Selanik’te görev yaparken, Türkçenin sadeleşmesi gerektiğini savunan Yeni Lisan Hareketi’ni başlattı. Genç Kalemler dergisinde yayımladığı yazılarla, edebiyatta millî bir dil oluşturma fikrini ortaya koydu.

Balkan Savaşları sırasında esir düşen ve Atina’da yaklaşık on ay boyunca tutsak kalan Seyfettin, serbest kaldıktan sonra İstanbul’a döndü. 1914 yılında Kabataş Sultanisi’nde edebiyat öğretmeni olarak göreve başladı ve edebi çalışmalarına hız verdi.

Antlı Şehit Numan Çelebicihan'ın şehadetinin 107. yıl dönümü Antlı Şehit Numan Çelebicihan'ın şehadetinin 107. yıl dönümü

Türkçeye ve Türk Edebiyatına Adanmış Bir Ömür
Ömer Seyfettin, edebiyat hayatı boyunca Türkçülük ve millî kimlik konularını işleyen eserler kaleme aldı. “Kaşağı”, “Diyet”, “Yalnız Efe”, “Falaka” gibi unutulmaz hikâyeleri, bugün hâlâ büyük bir ilgiyle okunuyor.

Ömrünü Türkçeye ve Türk hikâyeciliğine adayan yazar, 25 Şubat 1920’de hastalanarak hastaneye kaldırıldı ve 6 Mart 1920’de hayata veda etti. Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı’na defnedilen naaşı, 1939 yılında Zincirlikuyu Mezarlığı’na nakledildi.

Edebiyatımıza yön veren isimlerden biri olan Ömer Seyfettin, bıraktığı eserleriyle millî edebiyatın mihenk taşlarından biri olarak anılmaya devam ediyor.

Kaynak: QHA