Dünya edebiyatının ve Türk dünyasının güçlü kalemlerinden, Kırgız edebiyatının önemli temsilcisi Cengiz Aytmatov, takvimler 12 Aralık 1928’i gösterirken Kırgızistan’ın Talas bölgesinin Şeker köyünde, devlet adamı Törekul Aytmatov ile tiyatro sanatçısı ve öğretmen Nagima Aytmatov’un çocuğu olarak dünyaya geldi.
4 çocuklu ailenin ilk çocuğu olan Cengiz Aytmatov, babası Törekul Aytmatov’un görevi dolayısıyla ailesinin 1929’da Moskova’ya taşınmasından sonra eğitim hayatına 1935’te Moskova’daki bir Sovyet okulunda başladı. Aytmatov’un babasının 1937’de tutuklanması ve bir yıl sonra da kurşuna dizilmesi daha çocuk yaşta hayatının en büyük travmasını yaşamasına sebep oldu. 1938 yılında Kirovskoye’de Rus yatılı bölge okuluna gönderildi.
MANAS DESTANI’NI DİNLEYEREK BÜYÜDÜ
Cengiz Aytmatov, oldukça bilgili ve kültürlü bir kadın olan babaannesi Ayıkman Hanımdan halk hikayeleri ve Manas Destanı’nı dinleyerek büyüdü.
1942’de ikinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla köyünde eli silah tutan erkeklerin cepheye götürülmesi nedeniyle henüz 8’inci sınıftayken, 14 yaşında köy sekreterliğine getirildi. Bu süreçte tarım makinelerinin sayımı ve vergi tahsildarlığı ve Rusça öğretmenliği gibi işler yaptı. Aytmatov ve ailesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1946 yılında Cambul şehrine taşındı. Burada Veteriner Teknik okulundan birincilikle mezun oldu. Ardından da 1953’te Frunze Tarım Enstitüsünden onur derecesiyle mezun oldu.
GAZETELERDE MUHABİRLİK YAPTI
Aytmatov’un, savaşın sefalete sürüklediği Japon çocuklarının yaşamlarını anlattığı “Gazeteci Cyuda” öyküsü, 1952’de yazı hayatına başladığı ilk eserlerinden biridir. Aytmatov, 1953-1956 yılları arasında Kırgızistan Hayvancılık Araştırma Enstitüsünde de kıdemli hayvancılık uzmanı olarak çalıştı. Bu yıllarda ilgi duyduğu yayın hayatında tecrübeler edinmek adına şehir gazetelerinde muhabirlik yapıp ve köşe yazıları yazdı.
KIRGIZ YAZAR VE DEVLET ADAMI CENGİZ AYTMATOV
Öğrenmeye merakı dinmeyen genç Aytmatov, 1956-1958 yılları arasında Moskova’daki Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsüne devam etti. 1958’de yazdığı “Cemile” romanı Fransız şair Louis Aragon tarafından Fransızcaya çevrilince, edebiyat çevrelerinde daha çok tanınmaya başladı. İlerleyen zamanlarda “İlk Öğretmen (1962)” ve “Ana Alan (1963)” eserleri yayınlandı. 1963’te yayınlanan “Dağlar ve Bozkır Masalları” eseri oldukça ses getirdi ve Lenin Ödülü’nü almasını sağladı.
GORBAÇOV’UN DANIŞMANLIĞINI YAPTI
Sovyetler Birliği Parlamentosunda milletvekili olarak görev yapan Aytmatov, aynı zamanda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin eski Devlet Başkanı ve son lideri Mihail Gorbaçov’un danışmanlığını yapan beş kişiden birisi oldu.
Memleketi Kırgızistan’ın bağımsız olmasıyla beraber 1996 yılında Kırgızistan Cumhurbaşkanı Askar Akayev tarafından “kültür elçisi” sıfatıyla UNESCO temsilciliğine tayin edildi. Daha sonraki yıllarda devlet adamlığı yönüyle pek çok çalışma yapan Cengiz Aytmatov, Kırgızistan’ı Lüksemburg, Belçika ve Hollanda’da büyük elçi olarak temsil etti. Avrupa Birliği (AB) ve NATO’da da Kırgızistan’ın temsilciliğini üstlendi.
ESERLERİ 157 DİLE ÇEVRİLDİ
Türk dünyasının büyük romancısı Cengiz Aytmatov, “Ebedi Nişanlı-Dağlar Devrildiğinde” isimli son romanını 2007’de yazdı. Eserleri tüm 157 dile çevrilen Aytmatov, 1985’te Hindistan Javaharlal Nehru Ödülü, 1988’de Japonya Doğu Felsefesi Enstitüsü Akademi Ödülü, 1994’te Avusturya Avrupa Edebiyatı Devlet Ödülü, 1998’de Friedrich Rueckert Ödülü ile 2004’te Alexender Men ve Leo Kopelev Ödülü gibi dünya çapında çok sayıda ödül aldı.
TÜRK DÜNYASININ ORTAK DEĞERİ: CENGİZ AYTMATOV
Tüm Türk Dünyasında sevilerek okunan Aytmatov, Sovyetler Birliğinin hüküm sürdüğü dönemlerde bile Türkiye’de çok geniş bir okur kitlesine sahip olmuştu. İlk kez Türkiye’ye gelişi de bu tanınırlığın nişanesi olarak 1975’te Turan Ülkesi Edebiyatına Hizmet Ödülü’nü almak üzere olmuştur.
1970’te kaleme aldığı “Selvi Boylum Al Yazmalım” romanı Türkiye’de tanınmasını ve sevilmesini sağladı. Kitabından senaryolaştırılan ve Kadir İnanır ile Türkan Şoray’ın rol aldığı 1977 yapımı film, Türk sinemasının klasikleri arasına girdi.
Cengiz Aytmatov, birkaç kez daha Türkiye’ye gelme fırsatı buldu. 1992’de İstanbul Sinema Günleri’ne ve 2007’de ise Türk Dünyası Ödülü ile fahri doktora unvanını almak üzere İstanbul’u ziyaret etti.
Aytmatov Türkiye’de pek çok çalışmaya ilham olmuştur bir değerdir. 1998’de Ankara’da Aytmatov adına uluslararası bir bilgi şöleni düzenlenmiş, 2013’te ise Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesinde Cengiz Aytmatov Bilgi Evi açılmıştır.
TEDAVİ GÖRDÜĞÜ ALMANYA’DA HAYATINI KAYBETTİ
Aytmatov, Mayıs 2008’de Tataristan’ın başkenti Kazan’da bulunduğu sırada rahatsızlanmış, tedavi için götürüldüğü Almanya’da 10 Haziran 2008’de 79 yaşındayken vefat etmiştir.
Memleketinin sorunlarıyla ilgilenmekten ve ona hizmet etmekten hiçbir zaman vazgeçmeyen, Aytmatov, eserlerinde Türkistan bozkırlarını ve bozkır halkının yaşam biçimini uzun uzun anlatmıştır. Romanlarında savaşın sıradan halka etkisi, aşk, kahramanlık, gelenek – görenekler ve halk hikayeleri oldukça geniş yer tutar. 1980’de kaleme aldığı “Gün Olur Asra Bedel” romanında tarihini unutan, ailesine yabancılaşan, öz değerlerinden kopan toplumları tasvir ettiği ‘’Mankurt’’karakteri ile milletine ve tüm dünyaya önemli bir tarihi mesaj verir.