Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) araştırma üniversitelerine sağladığı programla desteklenen bilimsel çalışma tamamlandığında, yüksek kalitedeki ekranlar basit bir yazıcıdan bile çıktı alınabilecek düşük maliyetlerle üretilebilecek.
Söz konusu teknolojide kullanılan "inorganik nanokristaller" adlı yeni nesil malzemenin, güneş enerjisinin daha verimli kullanılmasından hassas ameliyatlara kadar pek çok yerde yaygın kullanımı hedefleniyor.
ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Yusuf Keleştemur, aynı bölümden Prof. Dr. Hüsnü Emrah Ünalan ile birlikte geliştirdikleri "tamamen inorganik malzemeler kullanılarak çözelti tabanlı yöntemlerle kolloidal yarıiletken nanokristal tabanlı ışık yayan diyotların geliştirilmesi" isimli projelerini AA muhabirine anlattı.
YÖK'ün Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) ile bilimsel projelere kaynak tahsis edildiğini aktaran Keleştemur, projelerinin bu program kapsamında desteklenmeye hak kazandığını bildirdi.
Enerji tasarruflu çözümler sunan ışık yayan diyot (LED) teknolojilerinin, ekranlarda devrim niteliğindeki gelişmelere imkan sağladığını anlatan Keleştemur, yeni nesil ekranlarda kullanılacak teknolojilerde enerji verimliliğine ilave olarak zengin renk kalitesi, yüksek parlaklık değerleri ve düşük maliyetlerin hedeflendiğini belirtti.
Cep telefonlarında, bilgisayarda ve televizyonlarda doğadaki renk tonlarının ve parlaklığının sağlanabilmesi için dijital ekran teknolojilerinin sürekli geliştiğini dile getiren Keleştemur, LCD teknolojileri ile başlayan sürecin Organik Işık Yayan Diyotlar (OLED) ekranlarla devam ettiğini anlattı.
ODTÜ'de yürüttükleri projelerinde ise yeni nesil ekran teknolojileri için birbirinden farklı üç yenilikçi malzeme geliştirdiklerini bildiren Keleştemur, şu bilgileri verdi:
"Bu malzemeleri aynı aygıt yapısında buluşturarak zengin renk kalitesine ve yüksek parlaklığa sahip olan şeffaf LED'lerin tamamen çözelti tabanlı yöntemler ile geliştirilmesini hedefliyoruz. Nanokristal tabanlı ışık yayan diyotlarda (QLED) aktif ışıyan malzeme olarak kuantum noktacıklarını, yük taşıyıcı tabaka olarak metal oksit inorganik nanoparçacıkları ve üst elektrot olarak yüksek iletkenliğe ve esnekliğe sahip olan gümüş nanotelleri kullanacağız. Böylelikle, tamamen şeffaf ve yüksek kaliteli ekranları yerli ve milli olanaklarla girişimcilerle birlikte geliştirmeyi hedefliyoruz."
"Bükülen ve katlanabilen yeni nesil ekranlar"
Yusuf Keleştemur, inorganik nanokristallerin çok daha keskin ışıma ve yüksek kararlılıklarından faydalandıklarını belirtti.
Proje tamamlandığında yeni nesil ekranların nasıl olacağına yönelik soru üzerine Keleştemur, şöyle konuştu:
"Bu malzemelerle doğadakine benzer şekilde yüksek kaliteli renklere ekranlarda ulaşabileceğiz. İnorganik nanokristalli ekranlar, yazıcıdan bile çıktı şeklinde alınabilecek kadar ekonomik ve yüksek çözünürlükte olacak. Yani esnek plastik yüzeylere basılabilecek bu ekranlar, bükülebilecek ve katlanabilecek. İstendiğinde cam yüzeye de basılarak şeffaf ekranlar da elde edilebilecek. Normal OLED ekranların üretimi masraflı ama biz bunu yazıcı ile yaptığımız zaman maliyetler çok düşecek."
Verimli güneş enerjisi üretimi için de kullanılabilecek
Keleştemur, geliştirdikleri malzemelerin aynı zamanda lüminesans güneş yoğunlaştırıcı olarak da kullanılabileceğini bildirdi.
Güneş enerjisinden maksimum verim almak için akıllı binalarda yeni konseptlere geçildiğini hatırlatan Keleştemur, "Günümüz teknolojisiyle, bir binanın ihtiyacı olan elektrik, tamamen güneş panelinden karşılanamıyor. Bunun için nanokristalleri öncelikle çift camların arasına kaplayacağız; güneşten gelen ışığı toplayıp çerçevelere vereceğiz. Böylece insanların dışarıyı görmesi engellenmeden güneş enerjisinden daha verimli yararlanılabilecek." ifadelerini kullandı.
Yusuf Keleştemur, söz konusu malzemenin hassas ameliyatlarda da kullanılabileceğini belirterek, "Örneğin bu malzemeler, kanser ameliyatında, sadece kanser hücrelerine yapışarak bu hücrelerin dokudan tamamen ayrışmasına da yardım edebilecek." dedi.
Nobel Kimya Ödülü de malzemelerin temelini oluşturan çalışmalara verildi
Keleştemur, çalıştıkları malzemenin temellerinin 1980'li yıllarda atıldığını, bu yılki Nobel Kimya Ödülü'nün de "kuantum noktalarının keşfi ve üretimi" üzerine yürütülen çalışmalara verildiğini hatırlattı.
O yıllarda temeli atılan malzemelerin yeni keşiflere imkan sağladığına işaret eden Keleştemur, "Günümüzde bu malzemeleri artık çok daha yüksek kararlılığa ve verimliliğe sahip şekilde üreterek ticari uygulamalarda kullanmak istiyoruz." dedi.