Bakan Işıkhan'dan Mevlid Kandili mesajı Bakan Işıkhan'dan Mevlid Kandili mesajı

Adan, ulusal kurtuluş mücadelesine ışık tutan kararların alındığı Sivas Kongresi'nin 105. yıl dönümü dolayısıyla Cumhuriyet Meydanı Atatürk Kongre Müzesi bahçesinde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, medeniyetler beşiği, ilimde, kültürde, sanatta, ticarette öncülük etmiş "sultan şehir" Sivas'ta bulunmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.

Sivas'ın, bağrında nice hazine saklayan kıymetli bir sandık gibi olduğunu belirten Adan, "Sivas’ın havası, toprağı, suyu, şiiri, türküsü, insanı ve o insanların sofrası, gönlü, muhabbeti şifadır fakat Sivas'ın asıl manası, bu zenginliklerin çok daha ötesindedir. Sivas, bizim için kuruluşun ve kurtuluşun en aziz hatırasıdır." diye konuştu.

"Sivas Kongresi şanlı tarihimizin altın vesikasıdır"

Adan, Sivas'ın mertliğiyle tarih yazanların, ozanların şehri olduğunu, tarihin en keskin dönemecinde, en çetin vazifeyi üstlendiğini dile getirerek, "105 yıl önce bugün bu milletin istiklal ve istikbali için bir haykırış yükselmiştir. Bu haykırış bütün Anadolu ve Rumeli'nin sesidir. Bu toprağın evlatları, işgalcilere karşı topyekun ayağa kalkmaya çağırmıştır. İşte o yiğit sesin yükseldiği yer, duvarlarında tarihimizin bir nabız gibi attığı bu şehirdir. Sivas Kongresi şanlı tarihimizin altın vesikasıdır; fakat onun ışıltısı, gelip geçici bir vesika değildir. Bu tarihi hadisenin ışığı, halen yolumuzu aydınlatmaktadır. Sivas Kongresi'nde sergilenen kahramanlık ve kararlılık bugün dahi yol haritamızı çizen cetvel, istikametimizi belirleyen pusuladır." değerlendirmesinde bulundu.

"105 sene önce bugün Mustafa Kemal Paşa ve yol arkadaşlarında vücut bulmuştur"

Sivas'ın Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, kapısını çalan vatanperverleri bağrına bastığına dikkati çeken Adan, şöyle devam etti:

"O çetin günlerde kongre salonunu dolduran, sadece farklı şehirlerden gelen temsilciler değildir. O gün Sivas’ın gök kubbesinde çınlayan ses, binlerce yıllık kadim medeniyetimizin sesidir. Asya bozkırlarından Anadolu’ya taşıdığımız tohumun, gölgesi yedi iklim üç kıtayı kaplayan çınarın, derin köklerimizin sesidir. Kellesini verse dahi başını eğmeyen soylu milletimizin sesidir. Ergenekon'da demir dağları eriten, Fetih'te karanlık bir çağın kirli duvarlarını yıkan, Çanakkale'de sömürgecileri tarihin çöplüğüne gömen ruh, 105 sene önce bugün Mustafa Kemal Paşa ve yol arkadaşlarında vücut bulmuştur."

Adan, Sivas'ın karşıdan taarruz etmek ve arkadan hançerlemek isteyenlere unutulmaz bir cevap verdiğini anımsatarak, "Türk'ün hürriyet sevdası, Sivas’ta çelikten bir iradeye dönüşmüştür. O irade, ihanetin karşısında sıradağlar gibi durmuş, işgalcinin, işbirlikçinin, mandacının, himayecinin alayına birden 'Ya istiklal ya ölüm' diyerek haykırmıştır." dedi.

"40 vatanperver, Milli Mücadele'nin sönmeyen meşalesini tutuşturmuştur"

Bağımsızlık için kendi canlarını feda eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının 4 Eylül 1919'da adeta dirilerek ayağa kalktığını hatırlatan Adan, o gün 40 vatanperverin Milli Mücadele'nin sönmeyen meşalesini tutuşturduğunu söyledi.

Sivas’ta bir işaret fişeği fırlatıldığını ve bir çoban ateşi yakıldığını aktaran Adan, "Kavgayı karşımızda birleşen yedi düvelin imkanı değil, bu mazlum ve asil milletin imanı kazanmıştır. Anadolu’nun kolaylıkla çiğnenip yutulacak bir lokma değil, buna yeltenenlerin gırtlağına takılacak demirden bir leblebi olduğu ispat edilmiştir." şeklinde konuştu.

"FETÖ'yü inlerinde inleten işte bu kararlılıktır"

Adan, o gün mücadele verenlerin alın terinin, göz nurunun ve temiz kanlarının bağımsız cumhuriyetin temel harcı olduğunun altını çizerek, konuşmasına şöyle devam etti:

"O gün Sivas'ta ortaya konan mert çıkış, Türkiye Yüzyılı'nın ufuk çizgisi olmaya devam etmektedir. Türkiye’nin kendi inisiyatifiyle yarınlara ilerlemesini istemeyenler güncel siyasi arenada da mevcuttur. Mazlumlara umut ışığı olan milli duruşumuz halen birilerinde hazımsızlık yaratmaktadır. Dün Düyun-u Umumiye ile işbirlikçi Galata bankerleriyle bu ülkenin helal ekmeği üzerine operasyon çekenler, bugün de fırsat kollamaktadır. Türk milleti elindeki imkanları var olan gücüyle kullanarak kendine bağımsız bir gelecek inşa etmektedir. Karabağ'ı azat eden, sınır ötesinde terörün belini kıran, bağımsız enerji politikalarıyla petrol ve doğal gaz bulan, FETÖ'yü inlerinde inleten işte bu kararlılıktır. Şükürler olsun Allah bu milletin inancını, gayretini, alın terini zayi etmemektedir. Türkiye’nin güçlü bir savunma sanayisi, hür ve müstakil bir enerji sahası, güçlü bir ekonomi oluşturmasına tahammülü olmayanlar, gerçeği karartma derdindedir. Bu yüzden de ipleri başkasının elindeki kuklalar, atılan her güzel adıma bir kulp takma gayretindedir. Mavi Vatan’a 'masal' diyenler, SİHA'larımıza 'maket' diyenler, Karabağ'ın bağımsızlığa kavuşurken uluslararası medya kuruluşlarına Türkiye’yi şikayet edenler bu kukla tiyatrosunun figürleridir. Fakat teslimiyet zehrini, milletin damarına zerk etmeye çalışanlar, bu milletin ana damarından bihaberdir. Onlar Gazi Paşa’nın deyimiyle, 'kanımızdaki cevher-i asli'nin farkında değildir. Mavi Vatan’dan taviz vererek, Akdeniz’deki haklarımızdan vazgeçerek, egemenlik anlayışımızdan geri adım atarak rahat nefes alacaksak, Edirne’den Ardahan’a bütün vatan evlatları son nefeslerini vermeye razıdır. Bin yıl önce 'üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir' diyen, 105 yıl önce 'ya istiklal ya ölüm' diyen millet, teslim olmayacaktır."

Editör: Haber Merkezi