Ankara
İç savaşın başladığı 2011'den bu yana, rejimin sivil halka yönelik baskılarına karşılık Batılı ülkelerin, Şam ile diplomatik ilişkilerini keserek enerji sektörüne yönelik kısıtlayıcı politikalar izlemesi, Suriye'yi yakıt tedarikinde İran'a bağımlı hale getirdi.
Rejim döneminde bölgeye günlük yaklaşık 70 bin varil petrol tedarik eden ve Suriye'deki baskıcı Baas rejimini çok uzun süre destekleyen İran'ın, rejimin devrilmesinin ardından Suriye'ye yakıt sevkiyatını durdurmasıyla günde 90 bin ila 100 bin varil arasında ham petrol işleyen bölgenin en büyük petrol rafinerisi Baniyas'ın faaliyetleri kesintiye uğradı.
Uluslararası haber kaynaklarına göre, rafinerinin Genel Müdürü İbrahim Musalim, Suriye'nin yeni hükümetinin ülkeye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını beklediğini ve bunun, Suriye'nin İran dışı kaynaklardan petrol ithal etmesine olanak tanıyacağını belirtti.
Söz konusu açıklamalar, bölgedeki yaptırımların gelecek dönemde hafifleyebileceğine yönelik beklentileri kuvvetlendirdi.
Yaptırımlar ve terör örgütü PKK/YPG Suriye'yi petrol darboğazına mahkum etti
Avrupa Birliği (AB), devrik Beşşar Esed rejiminin baskıcı yönetimine karşılık toplamda 318 kişi ve 86 kuruluşa yaptırım uyguladı. Uygulanan yaptırımlar arasında, Suriye'den ham petrol ve petrol ürünlerinin ithalatının yasaklanması ve Suriye petrol endüstrisine yapılan yatırımların engellenmesi gibi önlemler bulunuyor.
Ayrıca, müdahaleler arasında Suriye'de yeni elektrik santrali inşaatına yönelik yatırımların yasaklanması, yeni santrallerin inşa sürecine teknik veya finansal yardım sağlanmasının engellenmesi ve petrol ile doğal gaz endüstrisi için gerekli ekipmanların Suriye'ye ihracatının kısıtlanması yaptırımları yer alıyor.
AB ülkelerinin yanı sıra, Ağustos 2011'de ABD'de Suriye rejiminin bölgedeki baskıcı uygulamalarına karşılık Suriye kökenli petrol ve petrol ürünlerinin ithalatını yasaklamış, ABD vatandaşlarının Suriye petrolü veya petrol ürünleriyle ilgili işlemlere katılmalarını engellemişti.
Yaptırımlara ek olarak, rejimin terör örgütü PKK/YPG'nin bazı bölgelerdeki işgaline izin vermesi sonrası terör örgütü bu bölgelerdeki petrol kaynaklarını ele geçirmiş ve ülkenin buradan elde ettiği gelirlerinden mahrum kalmasına yol açmıştı.
ABD yönetimi, Esed rejimine yönelik Sezar yaptırımları olarak bilinen müeyyideleri uygulamaya devam ederken, stratejik ortağı PKK/YPG elindeki ham ve işlenmiş petrolün büyük kısmını rejim bölgelerine satıyordu. Terör örgütü, Esed rejimine ve Irak'ın kuzeyine sattığı petrolden yıllık 1,2 milyar doların üzerinde gelir elde ediyordu. Hesaplamalara göre, PKK/YPG, Suriyelilerin her yıl yaklaşık 2,5 milyar dolarlık petrolünü gasbediyordu.
Bölgedeki istikrarın yeniden sağlanabilmesi için Batı yaptırımlarının hafifletilmesi şart
Araştırma kuruluşu Energy Aspects Jeopolitik Araştırmalar Bölümü Başkanı Richard Bronze, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye'nin petrol üretiminin eski haline dönmesi için çözümün Batı ülkelerinin yaptırımlarını hafifletmesinden geçtiğini belirtti.
Bronze, Baniyas petrol rafinerisinin operasyonlarına devam edebilmesi için yeni bir ham petrol kaynağına ihtiyaç duyacağını belirterek, alternatif bir çözüm bulunmadığı sürece bölgede yakıt sıkıntısının derinleşeceği uyarısında bulundu.
Suriye'nin petrol üretiminin eski seviyelerine ulaşmasının uzun zaman alacağına dikkati çeken Bronze, "Batı yaptırımlarının hafifletilmesi ve kilit petrol üretim bölgelerinde güvenlik durumunun makul bir seviyede istikrar kazanması gerekecek. Ancak bu iki koşul sağlansa bile, uluslararası petrol şirketlerinin Suriye'ye geri dönüp yatırım yapmayı ne kadar cazip bulacaklarını değerlendirmeleri gerekecek." dedi.
Bronze, yeni Suriye yönetiminin bu zorlukları aşmak için uluslararası yardıma başvurabileceğini belirterek, "Kısa vadede sağlanabilecek yardımlar, avantajlı ödeme koşullarıyla sunulacak tedarikler veya satın alımları finanse edecek krediler olabilir. Uzun vadede ise odak, Suriye'nin petrol sektörünün yeniden inşası olacak ve bu süreç, geniş çaplı yeniden yapılanma çabalarının bir parçası haline gelecektir." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin, Şam'daki yeni yönetime destek amacıyla bu süreçte rol oynayabileceğini vurgulayan Bronze, "Türk şirketleri, yeniden yapılanma fırsatlarını öncelikle ticari açıdan değerlendireceklerdir. Bu değerlendirme ise finansal ve güvenlik durumunun önümüzdeki birkaç ay içinde nasıl şekilleneceğine bağlı olacak." ifadelerini kullandı.
Türkiye destek sağlayabilir
İtalya'da bulunan Ricerche Industriali ed Energetiche'de (RIE) enerji jeopolitiği ve piyasaları alanında araştırma görevlisi Francesco Sassi de İran petrolü olmadan Suriye'nin yeni yönetiminin enerji güvenliğini sağlama kapasitesine dayalı meşruiyetini sürdürebilmesi için alternatif kaynakların bulunması gerektiğine işaret etti.
Sassi, Türkiye'nin Şam'a destek sağlamak amacıyla müdahaleye çağrılabileceğinin altını çizerek, "Ancak Türkiye, İran ya da Irak gibi bol petrol kaynaklarına sahip bir ülke değil. Türkiye, petrol ithal eden bir ülke ancak Baniyas petrol rafinerisine istikrarlı tedarik sağlamak için alternatif anlaşmalara aracılık edebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Bu noktada, Suriye'nin petrol arz güvenliğinin sağlanmasının önemine dikkati çeken Sassi, bu konuda başarısız olunması durumunda ülkenin istikrarsızlaşacağını da sözlerine ekledi.