AA- Instagram'da "Teen Accounts"a (Genç Hesapları) ilişkin yeniliklerin duyurulmasının ardından sosyal medya platformlarının çocuklar üzerindeki etkisi yeniden tartışılmaya başlandı.
Uzmanlar, birçok ülkede Meta'ya kişisel verileri koruyamadığı için cezalar kesildiğine dikkati çekerek, bu kararın aslında çocuk ve gençleri tehlikelerden korumak yerine şirketin kendini cezalardan kurtarmak amacıyla gerçekleştirildiğine işaret etti.
Birkaç ay içinde ilk olarak ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya'da denenecek uygulamayı değerlendiren Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Murat Kırık, Meta'nın geçmişte çok ciddi "veri ihlalleri" ve "veri skandallarına" imza attığını söyledi.
Prof. Dr. Kırık, bu şirketin geçmişte ABD başkanlık seçimlerine müdahale etmesiyle gündeme geldiğini, Londra merkezli Cambridge Analytica skandalının patlak verdiğini aktararak, bundan sonraki süreçte artık sosyal medyanın sadece bir eğlence aracı olmadığının ortaya çıktığını belirtti.
Meta'nın kitleleri yönlendire, manipüle eden bir mecra olduğunun açık ve net şekilde anlaşıldığına dikkati çeken Kırık, "Bu dönemde çok farklı ülkelerde Meta'ya özellikle çocukların verilerini koruyamadığı gerekçesiyle cezalar kesildi. Aslında burada Meta'nın çocukları tam olarak düşündüğü konusuna bir şey diyemeyiz. Çünkü burada 16 yaş altına canlı yayın açmama durumu aslında kendini korumak ve kurtarmak amacıyla gerçekleştirilmiştir." diye konuştu.
"Meta'nın bu çalışması tamamen yeterli değil"
Bu adımın önemli fakat yetersiz olduğunu vurgulayan Kırık, çocukların sosyal medya aracılığıyla suça karışabildiğini anlattı.
Ali Murat Kırık, toplumsal ahlakın çökmesine neden olabilen bu mecralarda müstehcenliğin, şiddetin, yasa dışı bahis ve kumara teşvikin, pedofilinin, istismarın ve suç çetelerinin burada cirit attığının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Meta'nın bu çalışması tamamen yeterli değil. Burada gerçek anlamda çocukları koruyabilecek bir altyapı söz konusu değil. Çünkü çocuklar yine canlı yayın açmak istediklerinde kendilerini 18, 19 veya 20 yaş olarak gösterebilir. Tabii ki bu durum onların yine ebeveynleri olmadan bu yayını gerçekleştirmesine neden olur. Dijital oyunlarda yaş sınırı var ama çocuklar bunlara dikkat etmiyor. Özellikle anonim hesaplar üzerinden faaliyet gösterebildiklerinden ötürü 'Kiminle konuşuyorlar, karşısında bir pedofil mi var, bir istismarcı mı var ya da bir çete lideri mi var?', bunları bilmiyorlar. Oyunlar ve sosyal medya üzerinden çocukları kontrol etmek, onları yanlışa veya suça sevk etmek son derece kolay hale geliyor."
Son dönemlerde okullarda akran zorbalığının "kanayan yara" haline geldiğini, özellikle videolardaki şiddet sahnelerini bire bir taklit edip, sosyal medyada paylaşan çocuk ve gençlerin olduğunu anlatan Kırık, "Bizim bir bildiğimiz sosyal medya mecraları var, bir de tehlikenin çok yüksek boyutlarda olduğu mecralar var. Orada canlı yayınlar açılıyor, çocuklar dans ediyor, müstehcen görüntüler veriyorlar. Karşı tarafa görüntülerini ve fotoğraflarını attırıyorlar. Daha sonra burada yapay zekayla görüntüleri, fotoğrafları manipüle edilebiliyor. Çocukların gerçek isimlerini öğrendikten sonra kişisel verilerini ele geçirerek ailelerine tehdit ve şantaj yapıyorlar, para sızdırmaya çalışıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Sosyal medya şirketlerinin sahipleri de artık siyaset yapmaya başladı"
Prof. Dr. Kırık, toplumun genelinde sosyal medya bağımlılığı sorununun olduğunun altını çizerek, bunun artık milli güvenlik sorunu olmaya başladığını, fenomen ve "influencer" görünümlü kişilerin paylaşımlarla kitleleri manipüle edip kutuplaştırabildiğini kaydetti.
Sosyal medya şirketlerinin sahiplerinin de artık siyaset yapmaya, buralardan kitleleri manipüle etmeye başladığına değinen Kırık, Türkiye'de son yapılan ölçümlere göre 57 milyon sosyal medya kullanıcısı olduğunu, sosyal medyaya ayrılan ortalama günlük sürenin 2 saat 44 dakikaya çıktığını, bunun dünya ortalamasının 10 dakika üzerinde olduğunu söyledi.
Bunun bile çok fazla olduğunu dile getiren Kırık, küresel ölçekli platformların sosyal medya mecralarının aileyi bozmak için hizmet vermeye başladığına dikkati çekerek, "Bir etki ajanlığı gerçekleştiriliyor. Dezenformasyon, manipülasyon, algı yönetimleri özellikle yurt dışından gerçekleştirilmiş sahte hesaplar, bot hesaplar üzerinden yapılıyor." dedi.
Elon Musk'ın, satın aldıktan sonra ismini değiştirdiği X platformunda 44 milyar dolarlık önlemlerle bot hesaplarla mücadele edeceğini söylediğini fakat bunun gerçekleşmediğini vurgulayan Kırık, "Bot hesaplar üzerinden Türkiye gündeminin oluşturulduğu, özellikle gençlerin, çocukların siyasi ikilemlere çekildiğini görüyoruz. Gençleri, çocukları, kitleleri manipüle ederek devlet aleyhine kullanabiliyor. İşte bu çok büyük bir tehlikedir. Çünkü günümüzün kitle imha silahı sosyal medya ve internet olmuştur." diye konuştu.
Ali Murat Kırık, çocukların ve gençlerin sosyal medya platformları konusunda sorumluluklarını bilmesi için önce ailelerin bu dijital bilince sahip olması gerektiğini dile getirerek, Milli Eğitim Bakanlığının yeni müfredat çalışmalarına mutlaka dijital okuryazarlık ve yapay zeka okuryazarlığının eklenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye'nin son dönemlerdeki atılımları nedeniyle ülkeyi dışarıdan manipüle etmek isteyen terör örgütlerinin ve düşmanların sosyal medyayı kullandığına işaret eden Kırık, şunları kaydetti:
"Son dönemlerde yaşanan sansürler hepimizin gördüğü bir durum olmuştur. Eski Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin vefatından sonra onunla fotoğraf paylaşan, taziye mesajları ileten bürokrat, siyasetçi, vatandaş herkesin hesabını askıya aldılar. Gazze ve Filistin'deki katliamı görmezden geldiler. Bu tarz içerikler, fotoğraflar paylaşıldığı anda otomatik olarak yapay zeki algoritması devreye girdi, 'Bu bir terör eylemidir' deyip içerikleri sansürledi. Ancak aynı durum İsrail paylaşımlarında olmadı. İşte bu sosyal medyanın özgürlük anlayışı. Özgürlük kendilerine göre özgürlük."
"Alınan önlemlerin göstermelik olma ihtimalini artırıyor"
Global Bilişim Derneği (BİDER) Başkanı Şenol Vatansever ise Meta'nın 16 yaş sınırı kararının teknik açıdan incelendiğinde ciddi yetersizlikler içerdiğini söyledi.
Vatansever, kullanıcıların doğum tarihini yanlış girerek sistemi kolaylıkla aşabildiğini ifade ederek, "Bugün Instagram gibi sosyal medya platformlarında yaş doğrulama hala büyük oranda kullanıcı beyanına dayanıyor. Bu kadar temel bir açığın hala sistemik olarak kapatılmamış olması alınan önlemlerin göstermelik olma ihtimalini artırıyor." dedi.
Yaş doğrulama teknolojisinin son yıllarda ciddi ilerleme kaydettiğini dile getiren Vatansever, bunlardan birinin yapay zeka destekli yüz analiziyle yaş tahmini olduğunu anlattı.
Vatansever, derin öğrenme modelleri, yüz hatları ve cilt yapısı gibi biyometrik özelliklerden yüksek doğruluk oranlarıyla yaş aralığının tespit edildiğine dikkati çekerek, "Bu sistemlerin uygulanabilmesi için kullanıcıdan görüntü alınması ve bu görüntünün işlenmesi gerekiyor. Bir diğer etkili yöntem de çipli kimlik kartlarının mobil cihazlar üzerinden NFC aracılığıyla okunması. Kimlikteki doğum tarihi doğrulanabiliyor ve sahte beyan riski ortadan kalkıyor." diye konuştu.
Bu yöntemde cihaz uyumluluğu, veri işleme izni ve her ülkenin kimlik altyapısına göre uyum problemlerinin gündeme geldiğine işaret eden Vatansever, Avrupa’daki bazı ülkelerde bunun kısıtlı biçimde uygulandığını, Türkiye gibi dijital altyapısı güçlü ülkelerde daha geniş bir potansiyelin söz konusu olduğunu kaydetti.
BİDER Başkanı Şenol Vatansever, teknik açıdan güvenli diğer çözümün ise e-Devlet sistemleriyle yapılacak entegrasyonlar olduğunun altını çizdi.
"Doğrudan yaş tespiti için güvenilirlik düzeyi henüz yeterli değil"
"Kullanıcının sadece yaş bilgisini doğrulayan ama diğer kişisel bilgileri paylaşmayan, kriptografik ispat sistemleriyle desteklenen modeller, yaş doğrulama problemini önemli ölçüde çözebilir." diyen Vatansever, şunları kaydetti:
"Sıfır bilgi ispatı (Zero-knowledge proof) mantığıyla çalışan doğrulama protokolleri hem mahremiyeti korur hem de yüksek doğruluk sağlar. Buna ek olarak bazı firmalar, kullanıcının platform üzerindeki davranışsal izlerini analiz ederek yaş aralığı tahmin etmeye çalışıyor. Yazım biçimi, içerik tercihi, emojiler, etkileşim süreleri gibi sinyallerden elde edilen verilerle oluşturulan makine öğrenimi modelleri dolaylı yaş profili çıkarabiliyor. Bu sistemler destekleyici olabilir. Doğrudan yaş tespiti için güvenilirlik düzeyi henüz yeterli değil."