Sen bize ‘Evlatlarım! Derdin, biz ‘Başbuğ Türkeş! diyerek gökleri yırtardık.

Evlatların sana hasret, Başbuğ Alparslan Türkeş !

Başbuğ Türkeş, her şeyden önce dava ve gönül insanıdır. Türkeş okunduğu gibi altı harf değildi. Türkeş başlı başına bir devlet, cesaret timsali, abidesi idi. Türkeş, Türk’e ‘Başbuğ ’idi

Başbuğ Alparslan Türkeş 25 Kasım 1917’de Lefkoşa, Kıbrıs’ta dünyaya gelmiştir. Babası Ahmet Hamdi Bey, annesi Fatma Zehra Hanımdır. Lefkoşa da Haydarpaşa Mahallesi Kirlizade Sokağı 13.numaralı evde doğmuştur. 1936’da Kuleli Askerî Lisesi’nden mezun olmuştur. Daha sonra 1938’de Harp Okulu’nu bitirmiştir. 1939’da piyade asteğmeni olarak atış okuluna girerek buradan teğmen rütbesiyle mezun olmuştur. Aynı yıl Kars’a tayin edilmiştir. Daha sonra Isparta’ya geçerek görevini sürdürmüştür. Burada Muzaffer Hanım ile 5 Eylül 1939’da nişanlanarak 14 Ocak 1940’ta evlenmiştir. Isparta da bir yıl görev aldıktan sonra Gelibolu’da 58.Piyade Alayı 5.bölük Komutanlığı’na tayin edilmiştir. Bununla beraber Balıkesir de birçok bölgede görev almıştır.

Adalet Bakanı Tunç, Türk Polis Teşkilatı'nın 180. kuruluş yıl dönümünü kutladı Adalet Bakanı Tunç, Türk Polis Teşkilatı'nın 180. kuruluş yıl dönümünü kutladı

1944’te Hüseyin Nihal Atsız ile diğer milliyetçiler hakkında olan ‘Irkçılık-Turancılık Davası’ soruşturması ile Atsız’ın evinde bulunan mektuplar ile gözaltına alınmıştır fakat 31 Mart 1947’de ki mahkeme kararına göre tüm taraflar serbest bırakılmıştır ve ‘ırkçılığın anayasa suçu teşkil etmediğine ’dair hüküm verilmiştir. Başbuğ ise ‘Türk milliyetçisiyim, fakat iddia edildiği gibi ırkçı değilim’ savunmasını da yapmıştır.

1955-1957 yıllarında ABD’de askeri eğitimini almıştır. Daha sonra Türkiye’ye dönerek Çankırı Gerilla Okulu’na yüzbaşı rütbesiyle atanmıştır.2 yıl sonra Harp Akademisine İstanbul’a gitti ve binbaşı rütbesiyle mezun olmuştur. Uluslararası ekonomi görmüştür ve 1959’da Almanya’da Atom ve Nükleer Okulu’na gönderildi ve buradaki eğitiminden sonra Albaylık rütbesine çıkmıştır. Kara Kuvvetleri Komutanlığı NATO şube müdürlüğüne de atanmıştır.27 Mayıs 1960 tarihinde Demokrat Parti iktidarına karşı gerçekleşen askeri darbenin içerisinde yer almıştır. İdam kararanından vazgeçilip sürgün edilmiştir. Türkeş, askerlik hayatı dışında siyasette önemli bir değerdir. Türkiye de milliyetçi hareketin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Türk kimliğinin, Türk bağımsızlık ve ideallerini her koşulda destekleyerek bunun önemini vurgulamıştır.

Alparslan Türkeş’in sürgünden daha sonra 1963’te Huzur ve Yükseliş Derneğini kurarak daha sonra Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne dahil edilmiştir. Bu dernek Talat Aydemir’in ikinci bir darbe girişimi ile bir süre gerçekleştirilememiştir.31 Mart 1965’te aralarında Dündar Taşer, Ahmet Er, Muzaffer Özdağ, Rıfat Baykal, Mustafa Kaplan gibi üyelerinde bulunduğu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ni (CKMP) fiilen siyasi hayata atılmış oldu.1965’te yılında yayımladığı ‘Dokuz Işık’ isimli risaledeki görüşleri ile partinin doktrini olarak kabul edildi. Ve bu dönemde sevenleri tarafından ‘Başbuğ’ ilan edilmiştir.

18 Mart 1966’ da Ülkü Ocaklarını kurarak günümüze kadar ilerlemesini sağlamıştır.1969’da Adana da yapılan olağanüstü kongre de CMK’nin adı Milliyetçi Hareket Partisi şeklinde değiştirmiştir ve sembolü de üç hilâl yapmıştır.

12 Ekim 1969 tarihinde ve 14 Ekim 1973 tarihinde yapılan seçimlerle Adana’da milletvekili seçilmiştir.1974’te eşi Muzaffer Hanım vefat etmiştir. Ayzit , Umay, Selcen, Çağrı, Yıldırım adında beş çocuğu vardır.1975’te Milliyetçi Cephe adı verilen koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulunmuştur.1976’da Seval Hanım ile evlene Türkeş’in bu evlilikten Ayyüce ve Ahmet adlarında da iki çocuğu olmuştur.

12 Eylül 1980 darbesinde 4 yıl 7 ay 25 gün tutuklu kaldıktan sonra,9 Nisan 1985 tarihinde tahliye edilmiştir. Sloganların atıldığı bir miting alanı değil, yüzlerce Ülkücünün yargılandığı mahkeme salonuydu. Ve bu kez Başbuğ Türkeş evlatlarına hitap etmiyor, evlatları adına savunma yapıyordu. Canından çok sevdiği evlatlarını bin bir parçaya bölen darbeye hıncı bitmezdi.

4 Nisan 1997’ de geçirdiği kalp krizi ile Ankara’da vefat etmiştir.

Alparslan Türkeş, Türk milletine hizmet etmek ve onun gücünü arttırmak en büyük ideali olmuştur ömrü boyunca. Ömrünü Türk gençliğine ve Türk milletine adamış liderdir. Cesareti ve vatan sevgisiyle bir nesle yön vermiştir. Fikirleriyle yaşanan, yol gösteren ve mücadele ruhu aşılayan büyük bir liderdir. Alparslan Türkeş, sadece bir siyasetçi değil aynı zamanda dava adamı ve fikir lideridir. Dava adamı olmak çileye talip olmaktır. Milliyetçi-ülkücü harekete yön vermiş ve Türk gençlerine bir yol haritası çizmiştir. Onun liderliğinde milliyetçilik bir ideoloji olarak şekillenmiş ve devlet yönetimine etkili bir düşünme akımı haline gelmiştir. Elbette insan fani, dava bakidir.

Yaşadığı onca zorluğa rağmen ‘Biz, büyük Türk milletini, tarihini en yüksek seviyeye çıkaracağız’ diyerek davasından dönmemiştir her zaman mücadeleyi ve inancı ön planda tutmuş, zorluklar karşısında yılmayan bir karakter sergilemiştir. Onun bu duruşu, milliyetçi camiada hala örnek alınmaktadır.

Vefatı tüm Türk halkını derin üzüntü ve yasa boğmuştur. Soğuk kış gününde milyonlarca insan sokaklarda ağıtlar yakarak durumunun şokunu atlatmaya çalışmıştır. Türk halkının Başbuğu, öncü liderini kaybetmeleri insanları derinden sarsmıştır. Yürekleri yakan haber, milyonları bir ağızdan  ‘Başbuğlar ölmez’ dedirtmiştir. Alparslan Türkeş milliyetçi hareketin lideri olarak Türk siyasetine derin izler bıraktı. Bugün hala fikirleri ve mücadelesi Milliyetçi Türkiye uğranadır.

Türkeş’in en büyük miraslarından biri de gençlere verdiği önemdir.

O, ‘Gençler sizler büyük Türkiye’yi inşa edecek nesillersiniz ’diyerek gençliği hep geleceğin teminatı olarak görmüştür. Ülkücü gençlik onun izinden yürüyerek vatan sevgisini ve milli şuurunu kuşanmıştır. Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dava başarıya ulaşamaz.

Türkeş, Türk milletinin sadece bugününü değil, geleceğini de düşünen bir liderdi. Onun devlet adamlığı sadece Türkiye ile sınırlı kalmamış, Türk dünyası ile ilgili projeleri ve hedefleri olmuş, Türk birliğini savunmuştur, ‘Türk milleti büyüktür, büyük kalacaktır’ sözüyle, milletine olan güvenini ve inancını her zaman dile getirmiştir. Sevdan da kavganda bizimdir Başbuğum.

O, bir lider olmanın ötesinde bir meşale, bir dava adamı ve Türk milletinin gönlünde taht kurmuş bir efsanedir. Başbuğ Türkeş, Türk birliğinin ve gururumuzun ebedi temsilcidir. Başbuğun ebediyete intikalinin yıldönümünde rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Mekânı cennet olsun, Ruhu şâd olsun.

 

 

Ne aya bakarım, ne güneşe

Başbuğa erişilmez gardaşım…

Öldü dediler Türkeş’e

Başbuğlar ölmez gardaşım…

 

Unutmadık, unutmayacağız…

Editör: Damla Koçak