Mustafa Çokay, bir Kazak köyünde başlayıp Avrupa içlerinde son bulan, baştan sonra Türk milletine adanmış bir ömrün sahibi, Türk dünyası birliğinin savunucusu, modern Kazak tarihinin en önemli simalarından, Türk halkının gönlünde bayraklaşmış bir abide şahsiyettir. Çokay, 7 Ocak 1890’da Türkistan Genel Valiliğine bağlı Sirderya eyaletinin Akmescit şehrine yakın Narşokı köyünde dünyaya gelmiş ve 27 Aralık 1941 tarihinde Berlin'de hayata gözlerini yummuştur.
Sovyet döneminde, Kazakistan’da "ajan" ve "halk düşmanı" ilân edilen, eserleri yasaklanan Mustafa Çokay, bugün bağımsızlık döneminin en önemli tarihî şahsiyetlerinden biri olarak görülmektedir. Bolşeviklerce ağır hakaretlere uğrayan Çokay, 1990’lı yıllara gelindiğinde ancak itibarı kendisine verilebilmiş, değeri anlaşılabilmiştir. Onun hayatına baktığımızda, Türk dünyasına yönelik fikirler, ülküler, mücadeleler kazanımına erişeceğimiz gibi, bunlar dışında bir çıkarım yapmak da mümkündür. Birtakım kişilerin sık sık kullandığı ifadeyle, “Eğer Sovyetler Birliği kendiliğinden dağılmasa idi, Türkistan’daki Türk devletleri kurulmayacaktı; orada yaşayan halkın da böyle bir talebi yoktu” tezinin; tam karşısında yaşayan abide bir şahsiyettir, Mustafa Çokay. Çokay'ın içinde bulunduğu ve onun liderliğindeki teşkilâtlar her zaman için Türkistan milli hareketinin ve haklarının savunucusu olmuştur. Türkistan’daki milli mücadele insanları, istiklâl için her zaman hayatlarını ortaya koymaktan çekinmemişlerdir. Türk birliğinin fedakâr savunucusu Mustafa Çokay, yüreği Türklük ülküsü ile çarpanların gönlündeki yerini dün olduğu gibi bugün de muhafaza etmektedir.
MUSTAFA ÇOKAY'IN HAYATI
Türkistan Milli Mücadelesinin öncü neferi, Türkistan’daki Alaş Orda'nın efsanevi liderlerinden Mustafa Çokay, Çarlık Rusya ve Sovyet Rusya döneminde iktidarların baskısına karşı Türk halklarının birliğini savundu. Mustafa Çokay'ın ailesi, orta halli, dindar, tahsilli ve tanınmış bir Kazak ailedir. Annesi Bahtı Hanım, Babası Çokay Bey 5 kardeş arasından Mustafa Çokay en küçük çocuktu. Çokay, okuma yazmayı 5 yaşında annesinden öğrenmişti. Çocukluğuna zeki ve kuvvetli bir hafızaya sahip olan Çokay, sevilen ve lider ruhlu birisiydi.
7 yaşında Akmescit’te eğitim almaya başlayan Çokay, 1902’de 12 yaşındayken Taşkent’e gelen Çokay, burada Rus Gimnazyumuna yatılı olarak kaydoldu. Aynı zamanda bölgedeki medreselerden birinde eğitimine devam etti. Öğrencilik yıllarında soydaşlarının sorunlarıyla yakından ilgilenen Çokay, cemiyet faaliyetleri ile ilgilenmeye başladı. Bu dönemde Türkistan, ihtilalcilerin, sosyal demokratların ve halkçıların sürgün yerine dönüşmüştü.
1910’da Rus Gimnazyumunu birincilikle bitiren Çokay, Çarlık rejiminin baskısına rağmen hiçbir burs desteği almadan Petersburg Üniversitesinin Hukuk Fakültesine kaydoldu. Rusya’da yüksekokulların ve üniversitelerin sansür denetimine tabi tutulduğu yıllarda Petersburg Üniversitesinde tahsil gören Çokay’ın eğitim hayatı 1912 yılında babası Çokay Bey’in vefat etmesi üzerine kısa bir kesintiye uğrasa da devam etti. 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Türkistanlı gençleri askere almaya çalışan Çar rejimine karşı yapılan isyanın ve ölümlerin soruşturulmasıyla meselenin Duma’ya taşınmasında rol aldı. 1916 tarihinde Rusya Devlet Duması Müslüman Fraksiyonu Bürosu’na Türkistan Temsilciliği görevine getirildi.
Eserleri, çalışmaları ve fikirleriyle unutulmaz izler bırakan fikir adamı, Rusya'nın Petersburg şehrinde hukuk alanında öğrenim gördü. Eğitiminin bitmesinin ardından Türkistan'a geri dönen Çokay, o dönemin Taşkent'te çıkartılan "Uluğ Türkistan" gazetesine yazılar kaleme almaya başladı. Daha sonra Türkistan'ın bağımsızlığı ve Rusların hegemonyasından kurtulmasına yönelik fikirlerini topladığı "Birlik Tuğu" dergisi, "Hür Türkistan" ve "Yeni Türkistan" gazetelerini yayımladı.
Çokay, 19 Aralık 1941 günü, Çenstahov esir kampında iken, Nazi yetkililerinden Paris’teki evine dönmek üzere izin aldı. Paris’e dönüş yolunda Berlin’e geldiği sırada aniden hastalandı ve Victoria Krankenhaus’ta(Hastanesinde) 27 Aralık 1941 tarhinde vefat etti. Alman yetkilileri onun esir kamplarında mikrobunu kaptığı salgın tifo hastalığından öldüğünü ileri sürerlerken yakınları Çokay’ın zehirlendiğini ileri sürmüştü. 2 Ocak 1942’de Mustafa Çokay’ın cenazesi Berlin şehrindeki Müslümanlar kabristanına defnedildi. Ömrünü Türkistan’ın Milli Mücadelesine ve istiklaline adamış Modern Kazak tarihini için önemli bir şahsiyet olan Mustafa Çokay’ın Naaşı Berlin Türk Şehitliğine defnedildi.