MHP Çankırı Milletvekili Pelin YılıkTBMM Genel Kurulunda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2024 yılı bütçesi üzerinde konuştu.

Bakan Fidan: UCM'nin Netanyahu için tutuklama emri adaletin tecellisi bakımından umut verici Bakan Fidan: UCM'nin Netanyahu için tutuklama emri adaletin tecellisi bakımından umut verici

MHP'li Yılık'ın açıklaması şu şekilde;

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, varlık sebebi itibarıyla sosyal ve kültürel dokudaki aşınmalara karşı aile yapısını ve değerlerini koruyarak gelecek nesillere sağlıklı bir biçimde aktarılmasını sağlamak üzere ulusal politika ve stratejilerin belirlenmesini koordine etmekten sorumludur. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesini destekleyeceğimizi belirtmekle beraber birtakım önerilerimizi de paylaşmayı önemli bulmaktayız.

Aile, ülkelerde ve dünyada meydana gelen değişim ve dönüşümlerin etki ve sonuçlarının en belirgin olarak izlendiği toplumsal kurumların başında gelmektedir. Türk toplumunun temel taşı olan aile, ekonomik ve sosyal gelişmelerin yol açtığı olumsuz gelişmelere karşı korunmalıdır. Modernleşme, kentleşme ve küreselleşme süreçlerinin ortaya çıkardığı geniş aileden çekirdek aileye dönüşüm, göç, boşanmalardaki artış gibi yapısal sorunlarla karşı karşıya kalan aile kurumu güçlendirilmeli, aile bireyleri arasındaki bağlılığı ve aile bütünlüğünü koruyucu politikalar geliştirilmelidir. Aileyi ve sosyal fonksiyonlarını zayıflatıcı unsurlar ortadan kaldırılmalıdır. Aile yapısının her türlü zararlı eğilimden korunması, sağlıklı nesillerin yetişmesi, sürdürülebilir kalkınmanın istikrarlı bir şekilde devamının temini için aile kurumunu güçlendirmek önem arz etmektedir.

Sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için bağımlılıkla mücadele, aile bireylerinin dijital bağımlılıktan korunması için gerekli tedbirlerin alınması, aile yapısının korunmasında temel konulardır. Aile içi iletişimin kuvvetlendirilmesi, aile içi şiddetle mücadele, boşanma sürecindeki ailelere psikososyal destek verilerek süreçlerin doğru yönetimi desteklenmelidir. Ailenin korunması, şiddetin önüne geçilmesi konusunda kapsamlı bir ruh sağlığı yasasına ihtiyaç duyulduğu önemli bir gerçektir. Şiddetin ruhsal ve psikolojik yönü analiz edilmeli ve yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.

Kadınların ekonomik haklar, adalet, sağlık, eğitim gibi birçok alanda fırsat eşitliğine sahip olması gereklidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak mutlu kadının huzurlu Türkiye'nin teminatı olacağına inanıyoruz. Aynı bakış açısıyla kadın ve erkeğe eşit fırsatların sunulduğu, kadına saygının ön planda tutulduğu, hem kadına hem de erkeğe eşit desteğin sağlandığı çağdaş yaklaşımlarla sorunların çözümü için etkin politikaların geliştirilmesini ve gereken yasal düzenlemelerin yapılmasını öngörmekteyiz. Kadınların istihdamında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedilmişse de hâlihazırda iş gücüne katılım oranları erkeklere göre düşük seviyededir. Bu bağlamda, kadının güçlenmesi temel hak ve fırsatlardan eşit şekilde yararlanması çalışmalarına öncelik verilmesi, bu yöndeki eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Kadınların iş hayatına katılımını kolaylaştıracak destekleyici politikalar bu noktada önem arz etmektedir. Kadınların çalışma hayatına giriş süreçlerinin teşvik edilmesi, toplumsal hayatta olduğu gibi iş hayatında da kadınların ayrımcılığa, hak ihlallerine uğramadıkları bir yapı tesis edilmesi şarttır. Günümüzde esas olan kadınların kendilerini iş yaşamlarında camdan tavanlara hapsolmadıkları bir durumda görmeleridir. Ayrıca, oluşturulacak sosyal politika destekleriyle kreş sayılarının artırılması gibi kadınların kamusal alan ve iş hayatında olmalarını kolaylaştıracak desteklerin sağlanması önemlidir. Böylelikle kadınların istihdama daha çok katıldıkları üst düzey yönetici pozisyonlarında kamusal alanda daha fazla yer aldıkları bir yapı mümkündür. Kadın istihdamının artırılmasında önemli bir faktör de kadın iş gücünün erkek iş gücüne oranla daha maliyetli olmamasıdır. Bu nedenle, kadının korunması amacıyla uygulanan uzun süreli doğum, hamilelik izinleri, emzirme süreleri ve benzeri düzenlemelerin kadın istihdamını olumsuz etkileyebileceği gözden kaçırılmamalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Kadına yönelik şiddet en önemli toplumsal huzursuzluk sebebidir. Önemli insan hakları ihlallerinden biri olması yönüyle kadına yönelik şiddetle mücadelenin sıfır tolerans ilkesiyle bütün kamu kurum ve kuruluşları ve sosyal taraflarla iş birliği içinde sürdürülmesi önem arz etmektedir. Şiddetin en yoğun uygulandığı kesimlerin başında maalesef kadınlar gelmektedir. Kadına yönelik şiddet, temel insan hakları ve özgürlüklerin ihlali olup kadın ve erkek arasında eşit güç ilişkilerinin sonucu ortaya çıkan toplumsal bir sorun ve önemli bir halk sağlığı problemidir. Bir insan hakları ihlali olan kadına yönelik şiddet coğrafi sınır, ekonomik gelişmişlik, öğretim düzeyine bakılmaksızın tüm dünyada mücadele edilen evrensel bir sorundur. Kadına yapılan her türlü saldırı insanlığa yapılmış demektir. Kadını hor gören, istismar eden, şiddete başvuran her kim olursa olsun en ağır şekilde bunun bedelini ödemelidir. Kadına yönelik şiddet toplumda yaşayan bütün insanların ortak sorunudur. Bu noktada kadına şiddetle mücadele kadınların olduğu kadar erkeklerin de sahip çıkıp mücadele etmesi gereken bir konudur. Şiddeti toplumdan tamamen silme üzerine daha fazla kafa yormalı, ülkemizin bu konudaki yol haritasını toplumun tüm kesimlerinin bilinçli katılımıyla yenilemeliyiz. Zira şiddet öğrenilen bir davranıştır. Şiddete zemin oluşturacak her türlü psikolojik ve sosyolojik faktörün köreltilmesi için topyekûn kararlı mücadele şarttır.

Engelli bireylerimiz iş edinme, evlilik, boş zaman değerlendirme, meslek edinme ve eğitim fırsatlarını yakalayabilmeleri açısından zorlu bir mücadelenin içerisindedirler. Engelli kardeşlerimizin mesleki eğitimler alması, istihdama katılmaları onları çalışan bireyler olarak değerli hissettirecek ve toplumla bütünleştirecektir. Bu sorumluluğu üstlenebilecek tek güç sosyal devlet gücüdür. Şu ana kadar kamuda istihdam edilen engelli bireylerimizi memnuniyetle karşılamakla beraber, kamuda münhal olan kadrolara engelli kardeşlerimizin bir an evvel atamalarının yapılması beklentimizdir. Engelli ve engelli yakını aylığının artırılması, engelli aylığı ödemesinde aile geliri yerine engellilerin kendi gelirlerinin esas alınması da yerinde olacaktır. Engellilerin genel ve mesleki eğitim, mesleki rehabilitasyon, kendi işini kurma, hibe desteği, iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri daha da geliştirilmelidir. Çevresel ve fiziki şartlar tümüyle engellilere uyumlu hâle getirilmelidir. Engellilerimizin engellerini omuzlayan ebeveynlerini, özellikle annelerini bu noktada unutmamak gerekmektedir. Anneler ekonomik, sosyal, duygusal ve fiziksel birçok güçlükle mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Destekleyici politikalarla annelerin hayatlarını kolaylaştırmak mümkündür. Çeşitli çalışmalarla çocuğun ve ailenin yaşam kalitesini artırıp annelerin üzerindeki yük alınmalıdır. Anneye verilecek sosyal ve ekonomik destek önemlidir.

Şehitlerimizin emaneti ailelerine ve gazilerimize sahip çıkmak, korumak ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlamak devlet ve millet olarak vazifemizdir. Milliyetçi Hareket Partisi şehitlerimizin emaneti olan şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin her şartta yanındadır. Son yıllarda gazilerimize ve şehit ailelerine yönelik çok önemli haklar ve imkânlar sağlanmıştır. Elbette sağlanan hak ve imkânların onların hizmetleriyle ölçülmesi söz konusu dahi edilemez. Hâlihazırda tanınan istihdam haklarının yanı sıra şehit yetimlerinin tamamına iş hakkı verilmesi, meslek becerisine göre uygun hizmet sınıflarında ya da genel idare hizmetleri sınıfında istihdamlarının sağlanması gerekmekte, gazilere ikinci istihdam hakkının sağlanması gereğinin de tekraren altını çizmek istiyorum. Terörle mücadele şehitlerimizin dul ve yetimleri ile ana, babalarına bağlanan aylığın toplam tutarının şehidin ya da malulün kendisine bağlanacak aylıktan az olmaması sağlanmalıdır. Gazilerimiz bir defaya mahsus olarak ÖTV’siz araç alma imkânından yararlandırılmalıdır. Şehit ve gazilikle vatana üstün hizmette bulunanlarla ilgili sosyal güvenlik sistemine ilişkin olanlar dışında müstakil bir kanuni düzenleme yapılması gerekmekte, sorunlarını takip etmek ve gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlamak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinde de bir ihtisas komisyonu oluşturulmasının da yerinde olunacağını düşünmekteyiz.

Editör: Haber Merkezi