MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, yazılı açıklamada bulundu. MHP'li Yalçın yaptığı açıklamada:

"

Yerel Seçimlere doğru son viraj dönülürken, MHP teşkilatları bütün mevcudiyetleri ve olanca güçleriyle sahada çalışmalarını sürdürmektedir.

Seçmenlerimiz ve vatandaşlarımızla el ele gönül gönüle seçime gitmekteyiz.

Her seçim atmosferi; bizim için bir siyasi yarış ortamı olduğu kadar, aynı zamanda vatandaşlarımızla halleşme, dertleşme, bilişme ve paylaşma vesilesidir.

Seçimler; MHP için siyasi rekabetin kavgaya dönüştüğü süreçler değil, aksine milletimizle omuz omuza, doyasıya kutladığımız toydur, bayramdır.

Seçimler; MHP kadroları için hem siyaset düğünü, hem de millî bilincin kamçılanıp beka azminin bilendiği toplumsal etkileşim süreçleridir.

Daha Yerel Seçim sathı mailine girilmeden yollara düşen MHP kadroları; kamu vicdanının sandığa eksiksiz yansıması, adalet ve hakkaniyetin kâmilen tecelli etmesi için çaba göstermiştir.

Bu gayretimiz, hâlen canla başla sürmektedir.

Bu çerçevede, toplumda ağır basan siyasi eğilimin demokratik tercihe hürriyet, barış ve meşruiyet içinde yansıması vazgeçilmez önceliğimizdir.

Hiçbir caydırıcı unsurun, hiçbir vesayetin, hiçbir baskı unsurunun, millî iradenin önüne çıkmasına tahammülümüz yoktur.

Hiçbir dinamik gücün millî iradeyi sınırlamasına veya ona etki etmesine rızamız yoktur.

Modern demokrasilerde olması gereken de budur.

Türk demokrasisi; Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren çok ciddi badirelerden, ağır sınamalardan, nice yaman imtihanlardan geçerek bugünlere erişmiştir.

Hâle ulaşılmasında en büyük pay, milletimizin egemenlik haklarını korumaktaki titizlik ve azminindir.

Türk milleti hiçbir ikincil güç odağının, hiçbir etnik yapı veya aykırı inanç sisteminin kendi iradesine ipotek koymasına izin vermemiştir.

Haklarını kıskançlıkla, cesaretle müdafaa edip korumuştur.

MHP olarak milletimize sözümüz vardır:

Egemenlik haklarımız ne dilde, ne yönetimde, ne de Anayasa’da ikincil veya üçüncül unsurlarla paylaşılacaktır.

Paylaşım ve bölücülük hedefleyen hiçbir kurum, kuruluş veya odağın Türk siyasetine hâkim olmasına müsaade edilmeyecektir.

Millî hâkimiyet; kanla, alın teriyle; başlar, şehitler verilerek kazanılmış ve kayıtsız şartsız Türk milletinin olmuştur.

Bu olgu, kıyamete kadar değişmeyecektir.

Milletimizin varlık ve beka mücadelesinde MHP, daima yanında yer almıştır.

“Önce ülkem ve milletim!” düsturuyla yola çıkan MHP kadroları, koltuk uğruna, iktidar uğruna, hasbelkader elde edilen mevkilerin muhafazası uğruna bölücülüğe, ayrılıkçılığa taviz verenlere asla sessiz kalmamıştır.

MHP, bu yoldaki kararlılığını da mensubu ve hizmetkârı olmakla şeref duyduğu milletinin binlerce yıllık birikim ve köklü geleneklerinden almıştır.

Ak Parti ile MHP’yi Cumhur İttifakı bünyesindeki Türkiye Yüzyılı ortak hedefinde buluşturan da aynı millî mirastır.

Hâl böyle iken Yerel Seçimler dolayısıyla bazı siyasi parti ve mahfillerde bölücülerle “Al takke ver külah!”, “Al papazı ver kızı!” diyerek belediye başkanlıkları ve belediye meclis üyelikleri paylaşanları milletimizle birlikte ibretle seyretmekteyiz.

Genel Seçimlerden sonra masadan kalkıp farklı kulvarlara savrulan muhalefet bağlaşıklarının, proje ve hizmetleriyle halka kendilerini beğendirmek yerine, sürekli algı çalışması ve koltuk kapmaca hesapları peşinde olduğunu görmekteyiz.

Yerel Seçimlere doğru Cumhur İttifakının karşısında yer alan muhalefet cephesinin üyeleri; pejmürde, perişan ve dağınık bir fotoğraf vermekte ise de; sanal hizmet sunumlarında, hükümetle önceki belediyelerin yatırım ve projelerine çökme cambazlıklarında yarışmaktadır.

Özellikle bu Kırk Haramiler güruhunun başını çeken CHP, bir yandan Cumhur İttifakının sözcülerine ve temsilcilerine laf yetiştirip açığa düşmeme telaşındadır.

Diğer yandan da mukadderatını bağladığı bölücü terör örgütünün siyasi kanadına çıtını çıkaran partililerle belediye başkanı adaylarına ayar vermekle meşguldür.

Bunlar, Mübarek Ramazan ayına rağmen iştiha ve ihtiraslarına gem vurmamıştır.

Elbette bütün kentlerimiz çok değerli, bütün bölgelerimizin seçmenleri bizim için azizdir.

Ancak Yerel Seçimler vesilesiyle İstanbul ve Ankara başta olmak üzere mega kentler üzerinden deveran eden siyasi atışma ve tartışmaların daha çok öne çıktığı da bir hakikattir.

Mesela İstanbul’da kazanması için tavşan adaylarla halkın aldatılmaya çalışıldığı ve bölücü terör örgütünün açıkça destek verdiği Ekrem İmamoğlu, Ak Partili belediyenin başlatıp hükümetin destek verdiği bütün projeleri sahiplenmiş durumdadır.

İmamoğlu, bu arada PKK’nın siyasi kanadının tam desteğini almak için çırpınmakta, bu yüzden Dem Parti’yi eleştirmeye kalkan CHP’lileri tehdit edip onlara hışımla parmak sallamaktadır.

Ekrem İmamoğlu; CHP’den çok Kandil'in, PKK’nın siyasi acentesinin adayı konumundadır.

CHP Dem'le eklemlenip artık CH(P)KK adını almış, Ekrem İmamoğlu da Ek-DEM İmamoğlu olmuştur.

CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun belediyecilikte parmak ısırtan inşa ve kentsel dönüşüm hizmetlerinin(!) son merhalesi ise BALYA BALYA PARA KULESİ’dir.

PKK yalnızca terör örgütünün kısaltması değildir.

Bu baş harflerin CHP zaviyesinden bir başka açılımı da PARA KULESİ KEPAZELİĞİ’dir.

Artık istikametini yitirmiş olan CHP'nin yeni siyasi kıblesi de Kandil’dir.

CHP, güneşi zapt etme(!) iddiasından vazgeçip Kandil'in kör ışığına fit olmuştur.

İstanbul gibi bir mega kentte gerçekleştirilmesi icap eden dönüşümün yerine, tebeddül eden CHP olmuştur.

Bu, çıkarcı bir zihniyet ve siyasi muhit dönüşümüdür.

Ankara’da ise sanal hizmet cambazlığıyla ve halkın gözü boyanmaya çalışılarak her alanda ŞARLATAN BELEDİYECİLİK örneği sergilenmektedir.

Başkentin beş yılını çalan mevcut Belediye Başkanı Mansur Yavaş, görevde kaldığı sürede yavaş yavaş sadece Ankara’nın bulvarlarını süsletip gübreletmiş, çiçek tarhlarını elden geçirtmiştir. 

Ana arterlere çektirilen belediye kamyonları ve otobüslerine, “Büyükşehir İşbaşında!” yazıları astırılarak Ankara halkına hizmet ediliyormuş süsü verilmeye çalışılmıştır.

Geçen beş yılda başkentte özgün projelerle bir santimetre bile metro inşa edilmemiş, hiçbir büyük altyapı sorunu çözülmemiştir.

Ancak önceki dönemde başlayıp sürdürülen projelere çullanılmıştır.

Kaç kişiye götürüldüğü meçhul, sözde iane ve iaşe yardımlarıyla, el çabukluğuna özenilen hokus pokus hamleleriyle Ankaralıların gözleri boyanmaya çalışılmıştır.

Hasılı, son beş yılda İstanbul’un ve Ankara’nın sorunları dağlar gibi yığılmıştır.

İstanbul halkı, beş yıldır gaip olan ve vaktini kent dışında POLİTİKA TURİZMİ’ne hasreden bir belediye başkanı istememektedir.

Gerek parti içinde, gerekse muhalefette; durmaksızın gıllıgışlı iş çeviren bir belediye başkanı istememektedir.

İstanbul halkı, sırtını Kandil’e yaslayan, gözünü Ankara’ya diken bir belediye başkanı istememektedir.

Sevgili Ankaralılara gelince…

Başkent ahalisi; bahçıvan veya bohçacı değil, gerçek belediye başkanı istemektedir.

Ankaralılar; belediyecilikte kağnı süratinde veya kaplumbağa adımında yetersiz hizmet değil, kentin sorunlarına hızlı ve etkin çözümler beklemektedir.

Biz şundan eminiz:

İki mega kentimizdeki seçmenlerin ekseriyeti; İstanbul’da bölücü, sanal ve şarlatan belediyeciliğe, Ankara’da da bohçacı ve bahçıvan belediyeciliğe bir son vermek üzere sandığa gedecektir.

Teşkilatlarımızın çalışmaları sırasında sahadan aldıkları bilgi; başta İstanbul ve Ankara olmak üzere mega kentlerde Cumhur İttifakı adaylarının kazanmaya çok yakın oldukları yönündedir.

Milletin umudu, Cumhur İttifakının adaylarında ve göz dolduran projelerindedir.

İstanbul’da devasa projeler ve muhteşem dönüşüm planlarıyla halkın karşısına çıkan Murat Kurum ile Ankara’da başkente yakışır çok sayıda projeyle parlayan Turgut Altınok, Ak Partinin ve Cumhur İttifakının adayları olarak iki büyük ilimizdeki seçmen çoğunluğunun radarındadır.

Her iki aday da milletimizden büyük teveccüh ve ilgi görmektedir.

Tafsil ettiğimiz bütün bu gerçekler karşısında, sadık ve vatansever CHP'li seçmenin de elbette sandıkta temayülü değişecektir.

Kararsızlar da neticede oylarını Cumhur İttifakı adaylarından yana kullanacaklardır.

Milletimiz, bütün Türkiye’de ve yerelde de İstanbullularla Ankaralıların gözleri önünde oynanan ortaoyununa bir son verecektir.

Yerel seçimlere üç gün kala şu gerçekliğin hatırlanması Cumhurun zaferini sağlayacak; koltuklarını korumak için durmadan saf, kanat ve kanaat değiştiren politika kuşlarının kanadını 31 Mart'ta bizzat millet yolacaktır.

İmamoğlu Ek-DEM ile Yavaş Mansur, boylarının ölçüsünü alacaktır." ifadelerini kullandı.