MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, TBMM Genel Kurulunda Adalet Bakanlığının 2024 yılı bütçesi üzerinde konuştu.
MHP'li Öztürk'ün açıklaması şu şekilde;
Kişi hak ve hürriyetlerinin yegâne güvencesi demokratik hukuk devletidir; bu vazgeçilmez düşüncemiz, toplumsal mutabakatın, millî bütünlüğün, sosyal refahın ve ekonomik büyümenin de teminatıdır. “Hukuk devleti” dediğimiz geniş kavram hukukun üstünlüğü ilkesinden güç alır, yargının bağımsız ve tarafsız olma kaidesi doğrultusunda daha da anlamlı hâle gelir. Pek çok alanda olduğu gibi hukuk sistemi de çağın gerektirdiği şartlara uygun dizayn edilemezse bu alanda da yıpranmanın ve birtakım aksaklıkların yaşanacağı muhakkaktır.
Hemen ifade etmeliyim ki Türkiye’miz yüz yıllık cumhuriyet, binlerce yıllık devlet tecrübesiyle, gerek sözlü gerekse yazılı hukuk kurallarıyla toplumsal bütünlüğü her daim sağlayabilmiş, bu anlamda hiçbir zaman kargaşa içine düşmemiştir. Bu anlayış ve kavrayış, yaşadığımız dönemin şartlarına uygun olarak günümüzde de devam etmektedir.
Kadim Türk tarihimizin ve kültürümüzün esasları millî kimliğimizi ortaya koymaktadır; bu husus adalet telakkimizde de görülecektir. Türk milleti yazılı hukuk kurallarına geçmeden önce “töre” kavramı etrafında adaleti tesis etmiş ve uygulamıştır. Adaletle hükmetme Türk töresinin vazgeçilmez unsurudur. Bu hususta, Yusuf Has Hacib’in meşhur eseri Kutadgu Bilig’de “Zulüm yanar ateştir, yaklaşanı yakar; kanun sudur, akarsa nimet yetişir.” şeklindeki ifadesi adalet anlayışımızın tezahürüdür. Yine aynı seride yer alan “Bir memleketin bağı ve kilidi iki şeyden ibarettir; biri ihtiyatlılık, biri kanun, bunlar esastır.” düşüncesi Türk milletinin hukuka verdiği değeri göstermesi açısından oldukça önemlidir. Adil olmayı bildiren dinî inancımız ve adaletle kodlanmış kültürel müktesebatımız millî kimliğimizi adalet ilkeleriyle yoğurmuştur. Ortak ideallerde buluşma özeni gösteren Türk milleti öncelikle adalet kavramı etrafında bütünleşmiş, toplumsal ruhumuz adaletle huzur bulmuştur. Türk milletinin beslendiği kültür kaynaklarını kendisine şiar edinen ve siyaset anlayışını bu doğrultuda sürdüren Milliyetçi Hareket Partisi de aynı ufukla konuya yaklaşmaktadır. Cihanşümul bir kavram olan adalet Türk milletinin birliğini sağlamak adına Milliyetçi Hareket Partisinin de her zaman gündeminde olmuş, partimiz vicdanlara seslenen bir hassasiyetle politikalarını benimsemiştir. Milliyetçi Hareket Partisi devletin temel direği olarak hukukun üstünlüğünü görmekte, millî bütünleşmenin ve refahın sağlanabilmesini bu üstünlükte aramaktadır.
Adaletle temellenmiş, kanunlarla şekillenmiş bir sistemin kalitesi bağımsız yargıyla mümkündür. Güçlünün değil haklının yanında olma erdemini âdeta ilahî bir görev olarak benimsemesi gereken yargı kurumu hukukun üstünlüğünün de kilit taşıdır. Anayasa’dan ve kanunlardan gayri hiçbir güce tabi olmaması gereken yargı bu bağlamda tarafsız bir duruş sergilemek zorundadır. Özellikle vurgulamak gerekir ki yargı kurumunun belirli bir gruba ya da zümreye teslim edilmemesi hayati önem arz etmektedir. Altını çizerek ifade etmeliyim ki tarafsız yargı Türkiye Cumhuriyeti’nin bel kemiği, gelecek vizyonumuzun göz bebeğidir. Bu noktada Adalet Bakanlığının hayata geçirdiği ve bu süreçte devam edecek yargıya yönelik reformlarını ülkemiz açısından son derece değerli buluyor, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Cumhur İttifakı ruhundan ve şuurundan sapmadan hukuk sistemimizin tam anlamıyla tesisi için gerekli adımları atacağımızı, gerekli sorumlulukları yükleneceğimizi tekraren belirtmek istiyorum.
Belirtmek istediğim bir diğer husus da Türk Devletleri Teşkilatı Yüksek Mahkemeler Birliğinin kurulması yönünde atılan adımların memnuniyet verici olmasıdır. Türk devletleri arasında ekonomik, siyasi tarihî ve kültürel gelişmelerin yanında hukuk alanındaki gelişmeleri de hızlandırmak Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonu açısından oldukça önemli ve kıymetlidir. Dilde, fikirde, işte birlik anlayışının hız kazandığı bu dönemin emin adımlarla ilerlemesi en büyük dileğimiz olacaktır.
Malumunuz odur ki Yargıtay ve Danıştay üyelerinin yasal görev süreleri on iki yıl olarak sınırlandırılmıştır. Hâlbuki mahkeme üyelerinin deneyimi, kurumsal hafızayı ve görev tecrübesini önemli yönde etkilemesi bakımından bu sürenin uzatılması gerektiği kanaatini taşımaktayız. Bu nedenle Sayın Bakanım bir inisiyatif almanızı Yargıtay üyeleri, Danıştay üyeleri, Yüksek Mahkeme üyeleri beklemektedir. Kanaatimizce Yargıtay ve Danıştay üyelerinin görev süresi uzatılmalı ya da bir başka formül olarak 65 yaş gibi bir düzenleme yoluna da gidilmesi mümkün olabilmektedir.
Bir başka husus da kamu avukatlarının özlük haklarıyla ilgilidir. Kamu avukatlarının ek gösterge sorunu ortadan kaldırılmalı, bu anlamda görev yapan avukatların mali beklentileri karşılanmalıdır. Yine, buna ek olarak adli yardım ödeneğinden Türkiye Barolar Birliği hesabına aktarılan paranın ne şekilde harcanacağı yönetmelikle belirlenmiştir. Adli Yardım Yönetmeliği’nde bu paranın yüzde 10’u Türkiye Barolar Birliğinin Adli Yardım Giderleri ve Adli Yardım Dengeleme Fonu için ayrılmıştır. Yönetmelikte Türkiye Barolar Birliğine bırakılan miktar kanuni gerekçesi olmayan ve baroların adli yardım hizmetlerinden dolayı borç altında bulunduğu genel gerekçesiyle Türkiye Barolar Birliği tarafından istediği barolara aktarılmaktadır. Bu durumda da barolar arasında adil ve eşit bir dağılım gerçekleşmemektedir. Dolayısıyla bu kargaşaya son vermek için kanuni düzenleme elzemdir. Tabii, yine çok sayıda meslektaşımız CMK ve adli yardım hizmetlerinde görev almaktadırlar. Bakanlığımız tarafından bu ücretlerde artış yapılmış olsa da günümüz şartları dikkate alınarak daha iyi bir seviyeye getirilmesi önemlidir.
Yine, bununla birlikte Bakanlık bünyesinde çalışanlarımızın başka birtakım talep ve beklentileri de bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı bünyesinde adalet hizmetleri tazminatından faydalanan tüm personelin tazminat oranlarının 30 puan artırılması, fazla çalışma ücretinden yararlanamayan icra personelinin de çalışma ücretinden faydalanması, Adalet Bakanlığı merkez teşkilatında görev yapan memurların da adalet hizmetleri tazminatından faydalanabilmesi, Bakanlık taşra teşkilatında çalışan personel için bulundukları illerde TOKİ’yle anlaşma yapılarak personelin konut sahibi olmalarının sağlanması, Anayasa Mahkemesine verilen yüksek yargı tazminatının Danıştay, Yargıtay ve Sayıştay personeline de verilmesi; mübaşir, emanet memuru, veznedar gibi idari hizmetler sınıfında olup üçüncü dereceye düşemeyen personeli üçüncü dereceye düşme imkânı tanınması; infaz koruma memurlarının aynı ortamda işi yapan güvenlik güçlerimizin sahip olduğu özlük haklarına kavuşturulması; bu çalışanlarımızın mesai ücretlerinin iyileştirilmesi ve ayrıca infaz koruma memurlarının emekliliğinde yeterli emekli maaşı alabilmesi; cezaevi sağlık memurları ve hemşirelerin özlük haklarının iyileştirilmesi; adliyelerde icra müdürlüğü dâhil pek çok kadroya vekâleten bakan, kadrosu gereği vatandaşla sık sık karşı karşıya kalan yazı işleri müdürlerine ve idari işler müdürlerine de icra müdürlerinde olduğu gibi silah taşıma ruhsatı verilmesi; yine, merkez ve taşra teşkilatında görevli personelin işledikleri suçlar nedeniyle haklarında soruşturma ve kovuşturmaların diğer memurlarda olduğu gibi 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında ya da düzenlenecek yeni bir mevzuatla Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün birinden izin alma koşuluyla yargılamalarının yapılması; iş güvenliğinin daha somut ve caydırıcı önlemlerin sağlanması; ceza ve infaz kurumlarında her idarenin keyfî düzenlemelerinin önüne geçilerek standart bir yönetim tarzının sağlanması; adli yılın başladığı haftanın “yargı çalışanları haftası” olarak ilan edilmesi; Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürüne bağlı İşyurtları mağazalarında satışa sunulan ürünlerin tüm personele indirimli olarak verilmesi; kurum çalışanlarının memnuniyeti daha sağlıklı bir hukuk sisteminin temini için önemli görüyor, bu bağlamda Bakanlığımızın gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyorum.