2025 yılı bütçesinin görüşmeleri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 2025 yılı bütçe görüşmelerinde Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına söz alan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan Vekili İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının insan hayatının doğumdan ölüme her safhasını yakından ilgilendiren, şehirleşme, konut, afet, çevre, iklim değişikliği, milli emlak ve kadastro gibi geniş bir görev alanına sahip olduğu tespitinde bulundu.

Herkesin insanca yaşayabileceği bir konutunun bulunması insan haklarının bir gereği olarak değerlendirdiklerini belirten Aksu, “Son yıllarda kira ve konut fiyatlarındaki gelişmeler de göz önünde bulundurularak, konut arzını artırıcı ve konuta erişimi kolaylaştırıcı uygulamaların hayata geçirilmesi gerekmektedir” dedi.
Aksu ayrıca, konut sektöründeki aşırı fiyat artışlarının önüne geçilmesi, sürdürülebilir konut finansman politikalarının geliştirilmesi ile dar ve orta gelir gruplarının konuta ulaşılabilirliğinin kolaylaştırılması amacıyla Bakanlığın koordinasyonunda kamunun düzenleyici, denetleyici, yönlendirici ve destekleyici rolünün daha da güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Hayata geçirilen İlk Evim, Yarısı Bizden, 50 bin, 100 bin ve 250 bin sosyal konut kampanyalarının memnuniyet verici olduğunu belirterek “Başta arsa olmak üzere konut maliyetini düşürücü enstrümanlarla, alternatif finansman modelleri ve desteklerle konuta erişim artırılabilecektir. Özellikle İstanbul ve diğer büyükşehirlerde yabancılara yönelik satış ve kiralamaya ilişkin etkin bir sistem inşa edilerek kayıt dışılığa ve vergi kaybına sebep olan unsurların giderilmesine, uygulamanın takip ve denetimiyle de gerçekçi olmayan fiyat artışlarının engellenmesine yardımcı olunabilecektir” dedi.

MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ OLARAK ÖNCELİĞİMİZ DEPREMİN YARALARININ BİR AN ÖNCE SARILMASI, BU AMAÇLA GEREKLİ BÜTÜN ADIMLARIN HIZLA ATILMASIDIR

Türkiye'nin önemli bir kısmının deprem riski olan alanlarda bulunduğunu hatırlatan Aksu, “Afet yönetimi politikamız, afete maruz kalmadan önce tüm boyutlarıyla önlem alınması, yer seçiminin jeolojik etütlerle belirlenmesi, riskli alanların dönüştürülmesi ve doğal afetlerin zararlarının en aza indirilebilmesi temeline dayanmaktadır” dedi. 

Aksu kentsel dönüşüm çalışmalarının afet öncelikli olması gerektiğini vurgulayarak “Türkiye’nin bir deprem ülkesi olması ve her an her yerde hazırlıklı olunması gerçeğiyle birlikte, Bilim insanlarınca beklenildiği dile getirilen Marmara ve İstanbul depremine yönelik olarak kentsel dönüşüm projelerine hız verilmesi, yeterli alternatif yerleşim alanları ile sanayi ve ticari alanlar oluşturulması ve toplumsal bilincin diri tutulması için bakanlık olarak ön alınması, merkezi idarenin belirleyiciliği ile hareket edilmesi hayati önemdedir.” dedi.

MHP’li Kalaycı: Ağır sanayi yatırımları Anadolu'ya kaydırılmalı MHP’li Kalaycı: Ağır sanayi yatırımları Anadolu'ya kaydırılmalı

MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞIMIZDA ÇEVRECİLİK ANA EKSENLERDEN BİRİSİDİR

MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Faruk Aksu,  Parti Programı’nda da çevre konusuna ayrı bir ehemmiyet verdiklerini, bu kapsamda temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamayı her insanın temel haklarından birisi olarak gördüklerini vurgulayarak,“Milliyetçilik anlayışımızda çevrecilik ana eksenlerden birisidir. Bize göre çevre demek, aynı zamanda vatan demektir. İnsanlığın çehresi, medeni olmanın çağrısı demektir. Çevreye hürmet, huzurlu ve mutlu bir hayatın da ilk şartıdır. Bu doğrultuda çevre sorunlarını kalkınma-çevre koruma ikilemi yerine akılcı bir koruma kullanma ve geliştirmeyi öngören sürdürülebilir kalkınma modeliyle aşarak gelecek nesillere temiz, doğal ve kültürel değerleri korunmuş yaşanabilir bir çevrenin intikalini sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ülkemizin bütüncül bir çevre politikasıyla maruz kalacağı risk ve tehditleri en aza indireceği inancındayız. Çevre duyarlılığını bir kültür hâline getirmek için çocuklarımızdan başlayarak erken yaştan itibaren bu kavramın eğitim süreçlerine dâhil edilmesi ve doğal kaynak kullanma bilincinin zihinlere yerleştirilmesi gerekmektedir. Çevre sorunları, kirlenmenin ortaya çıkmasından sonra çözümü aranan sorunlar olarak değil, genel kalkınma planının bir unsuru olarak önceden belirlenen kıstaslar çerçevesinde ele alınmalı ve tatbik edilmelidir.” dedi.

ÜLKEMİZ, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN EN ÇOK ETKİLENECEK ÜLKELER ARASINDA YER ALMAKTADIR

Sunumunda iklim değişikliğiyle mücadele ve kadastro barışı gibi konulara da değinen Aksu konuşmasına şöyle devam etti:
“Ülkemiz, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında yer almaktadır. Bu sebeple, düşük karbon ekonomisine geçiş, sera gazı emisyonlarına sebep olan tüm sektörlerde yeşil dönüşümün sağlanmasıyla iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum kapasitesinin artırılması önem arz etmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarını yaygınlaştırmak İklim krizinin tesirlerini azaltacaktır ve Türkiye bu alanlarda kaynak ve girişim zenginliğine sahiptir. Ayrıca iklim değişikliğine uyum politikaları kapsamında, tarım, orman, su, gıda gibi konulara ilişkin tedbirlerin yanında ekonomik ve ticari hayat, uluslararası ilişkiler ve hukuk gibi alanları kapsayan uyum düzenlemelerinin de yapılması gerekmektedir. 

Son olarak, tapu ve kadastroyla ilgili de bazı hususları ifade etmek istiyorum. Kadastro, mülkiyet hakkının esasını oluşturan, devletin asli işlerinden biridir ancak ülkemizin her yerinde kadastrodan kaynaklı sorunlar da yaşanmaktadır. Günümüzde kadastro yenileme kapsamında önemli mesafeler alınmış olsa da “devlet kurumları arasında, vatandaşla devlet arasında ve vatandaşla vatandaş arasında” şeklinde tasnif edilebilecek, süregelen sorunlar bulunmaktadır. Bunlar sadece kadastro tanım ve mevzuatı kapsamında değerlendirilebilecek konular olmayıp farklı kurumsal ve hukuki boyutları olan mülkiyete dair hususlardır. Yaşanan sorunların çözümüne katkı sağlamak için ihtilafları asgariye indirecek yol ve yöntemlerin bulunması mümkündür. Mülkiyet hakkına saygılı, kronik hâle gelmiş yıllara sâri sorunların biriktirdiği çözümsüzlükleri giderebilecek, yasal düzenlemelerle birlikte teşvik edici, uzlaştırıcı, destekleyici bir “kadastro barışı” çalışması yapılması bu alandaki ortaklığa bağlı pek çok ihtilafın giderilmesini sağlayabilecek, arazilerin verimli kullanımını mümkün kılacaktır.”

Editör: Feyza Çavdar