MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter, TBMM Genel Kurulunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesi üzerinde konuştu.

MHP'li Yönter'in açıklaması şu şekilde; 

​Enerji, insan varlığının ve içinde yaşamış olduğumuz gezegenin kilit ve stratejik bir değeridir. Özellikle son bir buçuk asırdan bu yana küresel ve bölgesel hesapların, hedeflerin, heveslerin, hegemonya mücadelelerinin ağırlık merkezi enerji çevresinde temerküz etmiştir.

Enerji kaynaklarına erişim ve edinim hususundaki adaletsiz ve eşitsiz dünya tablosu pek çok çatışmanın gerekçesi, işin özünde de başlıca motivasyonu olmuştur. Yerin altında mahfuz duran doğal kaynaklar, yerin üstündeki toplum ve devletlerin rotasını çizmekle kalmamış; sömürü çarkının hızlanmasına, kutuplaşma çerçevesinin kalın hatlarla belirlenmesine de yol açmıştır.

Bildiğiniz gibi, İkinci Dünya Savaşı sonrasında sömürgeciliğin tasfiye edildiği iddia edilmişti fakat süreç tam tersine işleyiş göstermiştir. Bu işleyiş temelinde şunu söylememiz mümkündür ki sömürgeciliğin yeni bir versiyonu yerleşmiş, hatta sömürü daha da derinleşmiştir. Emperyalist ülkelerle az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler arasında süregelen, bu suretle egemen devletlerin lehine gelişen bağımlılık, hâkimiyet, haksızlık ve hukuksuzluk, bahsetmeye çalıştığım bu ülkeler kategorisindeki karşılıklı ilişkileri ahlaki, vicdani ve hukuki temelden tamamıyla koparmıştır. Enerji kaynakları üzerindeki güç mücadeleleri devamlı bir sömürü metabolizması şeklinde vasat ve varlık bulmuştur. Esasen zaman değişse de, nesiller değişse de, çağa yüklenen anlamlar değişse de medeniyet ve milletler mücadelesinden açık veya gizli bahaneleri herhangi bir şekilde değişiklik göstermemiştir.

Yeni yüzyılda ülkemizin müessir hedeflerinden birisi de hiç kuşkusuz enerjide bağımlılık düzeyini azaltarak bağımsızlık tescilinin yapılmasıdır. Bölgemizde ortaya çıkan küçük ya da büyük çaplı krizler her seferinde enerji arz güvenliğinin ne kadar mühim ve müstacel bir konu olduğunu da bizlere ispat etmiştir. Enerji arz güvenliği kapsamında yaşanan gerilimlerin sosyal, ekonomik ve insani faturaları kabarttığı yakın dönemdeki pek çok tecrübeyle de sabittir. Bu nedenle, enerjide bağımsızlık hayati özelliktedir. Deyim yerindeyse kendi göbek bağımızı kendimizin keseceği, kendi ihtiyaçlarımızın aracısız karşılanacağı yüksek bir seviyeye, yüksek bir düzeye ulaşmak, tırmanmak asıl olmalıdır. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleri kapsamında enerji alanında tam bağımsızlık iradesinin sivrilmesi çok ama çok ileri yönlü bir hamledir. Enerji arz güvenliğinin temini hususunda gösterilecek ihmal ve ihtiyatsızlıkların sonucu elbette ağırdır. Ekolojik dengeyi dikkate alan, çevresel duyarlılıkları hesaba katan, temiz ve yenilenebilir enerji klasmanında iddialı olmak, bu konuda göz kamaştıran mesafeler almak, aynı zamanda gelecek nesillerimizi de güvenceye kavuşturacaktır. Bu temelde oluşacak millî ve stratejik politikaların Türkiye'nin gücüne güç katacağı tartışmasızdır. 2023 yılında ülkemizin ödemiş olduğu enerji faturası 70 milyar dolar civarındadır. Bu 70 milyar dolar civarındaki enerji faturasının dış ticaret açığında, cari açıkta ne kadar önemli bir pay olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Buna rağmen, Türkiye ekonomisinin büyüme ve kalkınma istikametinde istikrarlı ilerleyişi gerçekten de takdire şayandır. Ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve millî bütünleşme sacayağında artan nüfusumuz, prangalarını kıran kıran sanayileşme süreci ve refah düzeyinin yukarı yönlü ivmesini daha fazla enerji kullanımını doğal olarak tahrik ve teşvik etmektedir. Yapmamız gereken, bütün kaynaklarımızı sürekli, sistemli ve verimli şekilde harekete geçirip enerji potansiyelimizi kuvveden fiile çıkarmaktır. Görevini başarıyla ifa ve icra eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Alparslan Bayraktar ile donanımlı kadrosu bu hedefe gördüğümüz kadarıyla kilitlenmiştir. Huzurlarınızda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızı, bağlı ve ilgili kuruluşlarda görev alan bütün bürokratlarımızı gönülden tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

Madenden petrol ve doğal gaza, rüzgârdan güneş enerjisine kadar hemen hemen her alanda sahip olduğumuz potansiyel gücü kullanarak Türkiye'mizin enerjide tam bağımsız lige taşınacağından eminiz, bu uğurda da her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek isterim. Enerji, çatışma ve savaşların konusu olmaktan çıkmalıdır. Enerji, barışa, huzura ve dostane ilişkilerin oluşacağı, tezahür edeceği bir kuşağa hizmet etmelidir. Türkiye'nin gaye ve gayreti de buna yöneliktir. Enerji zengini ülkelerin bu kapsamda fakir görünümlü ülkelere küresel emperyalizmin doymaz iştah ve istilacı mantığıyla tahakküm kurması insanlığın zulümle ve haksızlıklarla pençeleşmesini sağlamaktadır. Yaşanabilir bir dünyada bu tablo elbette doğru, vicdani ve hakkaniyetli değildir. Sayın Enerji Bakanımızın geçtiğimiz ayın son günlerinde İngiltere'ye yaptığı ziyaretini, bu ülkedeki temas trafiğini ve açıklamalarını da yakından takip ettik. Türkiye'mizin iklim ve dönüşüm hedeflerini anlatması, rüzgâr ve güneş enerjisinde kapasiteyi 30 gigavattan 120 gigavata çıkarmayı planladıklarını söylemesi kayda değer bir gelişme olarak gündeme yansımıştır. Ülkemizin gelecek on yıllık zaman zarfında yenilenebilir enerjide 108 milyar dolar yatırıma ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır. Sayın Enerji Bakanımızın yapmış olduğu bir açıklamada da bu konuya temas etmesi ayrıca önemli ve yerinde olmuştur.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Durmaz: Bilge Liderimiz küresel güçlerin hesaplarını alt üst etti MHP Genel Başkan Yardımcısı Durmaz: Bilge Liderimiz küresel güçlerin hesaplarını alt üst etti

Türkiye'nin enerji talebi son yirmi yılda hakikaten müessir şekilde yükselmiştir. Yeni ve yenilenebilir enerji kaynağı çeşitliliğini artırmak enerjide dışa bağımlılığı azaltacak makul ve muteber yegâne seçenek olarak önümüzdedir: Türkiye'nin şu anda toplam elektrik tüketiminin üçte 1'i yani yüzde 33'ü yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmektedir. Bu yüzde 33'ün yüzde 10'u güneş ve rüzgâr enerjisinden oluşurken yüzde 23'ü ise  hidroelektirik, jeotermal ve biyoyakıtlar olmak üzere diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmaktadır. Enerjide kendi kendimize yetebilmemiz çok ama çok önemlidir. Gabar'da yaklaşık bir yıl önce 23 bin varil olan günlük petrol üretiminin 58 bin varilin üzerine çıkması hakikaten sevindiricidir. Bugün gazetelerde Enerji Bakanımızın yapmış olduğu açıklamayı da dikkatle takip ettik. Sayın Bayraktar kasım ayında toplam 3 milyon 425 bin varil ham petrol üretimiyle rekor kırıldığını söyleyerek bu üretimin yarısının Gabar'dan karşılandığını açıklamıştır; kendilerini kutluyoruz, başarılarının devamını diliyoruz.

Gabar'da silahlar patlamıyor, Gabar'da elinde silahla dolaşan yok; Gabar'da iş var, istihdam var, umut var, gelecek var, kardeşlik var, millî birlik ve dayanışma ruhu var. Bu sayede yerin altındaki doğal kaynak yerin üstünde yaşayan millet varlığı tarafından çıkarılıp aynı zamanda geleceğin inşasında kullanılıyor; bu, çok ama çok önemli bir gelişme, 60 kuyuda üretim devam ediyor.

2020 yılında Karadeniz'de Türkiye'nin en büyük doğal gaz keşfi yapıldı; aynı zamanda, tarihimizin en büyük doğal gaz keşfiydi. Deniz yüzeyinin 4 bin metre altından çıkarılan doğal gazı karaya, 170 kilometre mesafeden Filyos'a ulaştırarak bu gaz vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuş oldu.

Yine, burada önemli bir metafor da kullanan Sayın Bakanımız, Ankara-Bolu otoyolu mesafesi kadar bir gaz otobanı yapıldığını bir vesileyle bir toplantıda açıkladı. Sakarya gaz sahasındaki günlük üretim 7 milyon metreküpe yükseldi, diğer sahalarla birlikte toplam yurt içi üretimimiz günlük 8 milyon metreküpe çıktı ve 3,5 milyon hanemizin ihtiyacını kendi doğal gaz üretimimizle karşılar hâle geldik. İnşallah, günü geldiğinde, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda, Türk devrinde gönül ister ki -ki buna ulaşacağımıza da inanıyoruz- bütün hanelerimizin doğal gaz ihtiyacı kendi yerel ve millî kaynaklarımızla karşılansın.

Tüm vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gaz faturalarında 2024 yılının on aylık döneminde devletimizin yaklaşık 280 milyar liralık bir finansmanı olmuştur. Diğer yandan, dünya bor rezervinin yüzde 73'üne sahibiz. 2024 yılında 2,5 milyon ton bor ürünleri satışı karşılığında 1,3 milyar dolarlık satışın gerçekleştiği görülmektedir. Bu, muazzam bir gelişmedir. Bor stratejik bir madendir ve dünya çapında bu alanda rakipsiz bir konumda olduğumuz ve daha da yükseleceğimiz açıktır.

Milliyetçi Hareket Partisinin enerji politikasının temel amacı, dışa bağımlılığın en aza indirilmesi yani enerjide tam bağımsızlık, enerji tedariki ve güvenliğinin sağlanması, enerjide verimliliğin ve millî kaynakların payının artırılması, yerli kaynaklara yönelik arama faaliyetlerinin etkinleştirilmesi hem üretim hem de tüketim aşamasında enerjinin çevre ve insan dostu olmasının temin edilmesi esasına dayanmaktadır. Elbette, yenilenebilir enerjinin payının yükseltilmesi, bizim de parti programımızda yer alan hedeflerden bir tanesidir.

Enerji planlamasında ve yapılacak uluslararası anlaşmalarda kaynak ve ülke çeşitliliğine giderek arz güvenliğinin oluşturulması önemlidir. Bilhassa son dönemde artan jeopolitik riskler, Şam ve Ukrayna etrafında biriken tehdit dalgası nedeniyle enerji konusunda bir kısım belirsizliğin doğduğu hepinizin malumu. Rusya'dan doğal gazın kesilmemesi... Bu konuda Sayın Bakanımızın da gösterdiği alaka hakikaten önemli çünkü Türkiye'nin en büyük gaz tedarikçileriden bir tanesi Rusya ve Rusya'dan gazın kesilmesinin getireceği sonuçlar da takdir edersiniz ki çok ağır olacak. Özellikle transit taşımacılıkta şu anda devrede olan anlaşmanın bu yıl sonu itibarıyla bitmesi ve bu anlaşmanın uzatılmasıyla ilgili Türkiye'nin samimi çağrıları da çok çok önemli.

Nükleer enerji üretim teknolojisine sahip olmak, nükleer enerjide önemli bir öncelik. Şu anda inşa hâlinde olan ve Türkiye'nin umutlarını yeşerten Akkuyu Nükleer Santrali aynı zamanda bir milat. 4 ünitenin 2028 yılı sonuna kadar faaliyete geçmesi planlanıyor. Santral devreye alındığında elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu tek başına karşılayacağı da anlaşılıyor. Hâlihazırda 31 ülkede 415 nükleer santral bulunuyor. Türkiye nükleer santralde de rekabetçi bir üstünlüğe, avantaja mutlaka ulaşmalı.

Ben, son olarak, bilhassa terörle mücadelede yaralanıp da gazi sayılmayan kardeşlerimizin hakkının verilmesi, onlara gazilik beratının verilmesi, şeref aylığının bağlanması hususunda görüşlerimizi sizlere sunuyor; ayrıca, staj ve çıraklık mağduru kardeşlerimizin seslerinin duyulması gerektiğini ifade ediyor; 2025 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Editör: Haber Merkezi