BM 79. Genel Kurulu New York’ta 24-30 Eylül 2024 tarihleri arasında gerçekleşti. BM Genel Kurulunda Türkiye’yi temsilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da ilk gün 3. sırada konuşma yaptı. Erdoğan, Uygur Türklerine dikkat çektiği açıklamasında “Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı çerçevesinde, güçlü tarihi, kültürel ve beşeri bağlarımızın bulunduğu Uygur Türklerinin temel hak ve özgürlüklerinin korunması için Çin ile yakın diyalog halindeyiz.” ifadelerine yer verdi.

Kosova ile Kuzey Makedonya’dan Ortak Sınır Kapısı Anlaşması Kosova ile Kuzey Makedonya’dan Ortak Sınır Kapısı Anlaşması

TÜRKİYE'NİN ÇİN POLİTİKASI “UYGURSUZ” ASLA OLUŞAMAZ

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdürreşit Celil Karluk, Erdoğan’ın BM’deki konuşmasını Uygur Haber’e 29 Eylül 2024 tarihinde değerlendirdi.

Karluk, değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:

“Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 79. genel Kurulunda yaptığı konuşmasında Uygur Türkleri ile Türkiye Türklerinin aynı inanç ve kültürel değerlere ve ortak tarihe sahip olduklarını dile getirmesi ve onların insani haklarından söz etmesi elbette ki çok önemli ve değerlidir.

Ayrıca, konuşmasında Çin’in toprak bütünlüğü, egemenliği vurgusu ile Uygurların durumunu dile getirmiş olması, bölgede yaşanan soykırım konusunda iyi derecede bilgi sahibi olduğunu ve bu durumdan üzüntü ve ıstırap duyduğunu göstermektedir.

Ülkemiz yetkililerinin Çin ile Uygurların durumu üzerine görüşmeleri nasıl ve ne şekilde yürüttükleri, neleri dile getirdikleri, Türk tarafındaki heyettekilerin Uygur sorunu konusunda ne derece bilgi sahibi olduğu hakkında bir bilgimiz yoktur.

Yıllarca Çin’de öğrenim gören, Çin’de üniversitelerde öğretim üyesi olarak ve araştırma kuruluşlarında çalışan Çin ve Uygur Türkleri sorunu hakkında bilgi, fikir ve deneyim sahibi Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Uygur Türkleri ile iletişimde olunup olunmadığını bilemiyoruz.

Devletimizin ilgili kurumları en azından benim gibi bölgeden son 10 yıl içinde ayrılmış, Çin’i ve Doğu Türkistan bölgesini iyi bilen ve en önemlisi bu sorun hakkında deneyimli, fikir ve görüş sahibi Uygur Türkü akademisyen ve aydınların Çin politikalarının belirlenmesinde görüşlerinden yararlanması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'nin gerçekten uzun vadeli sürdürülebilir bir Çin politikası “Uygursuz” asla oluşamaz. Ama bu “Uygur”un nasıl tanımlanması, görüşmelerde nasıl dile getirilmesi de tutarlı, sürdürülebilir bir Uygur veya Doğu Türkistan politikası ile mümkündür. Bu da Uygur’un gerçek elitleriyle olur.“

Kaynak: QHA