Sultanahmet Meydanı'nda bir araya gelen avukatlar, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli meslektaşlarının isimlerinin yazılı olduğu pankartlarla ve avukat cübbelerini temsili olarak yere bıraktı.
Burada toplanan grup adına avukat Furkan Gurbetoğlu, "humanrightscollapsed.com" internet sitesinde yaklaşık 1000 hukukçunun imzaladığı "İnsan hakları doktrini çökmüştür" başlıklı bildiriyi okudu. Bildirinin İngilizce metnini ise Filistinli stajyer avukat Rima Naimoğlu okudu.
Bildiride, onlarca yıldır işgal, abluka ve baskı altında ezilen Filistin topraklarının, artık akla hayale sığmayacak vahşetlere tanıklık ettiği belirtilerek, İsrail'in, Gazze'de, yaklaşık iki aydır hedef gözetmeksizin insanları katlettiği anlatıldı.
Hastane, okul ve mülteci kamplarının hesapsızca bombalandığı 7 Ekim'den bu yana yaklaşık 5 bini çocuk olmak üzere 15 binden fazla insanın hayatını kaybettiği on binlerce insanın yaralandığına dikkati çekilen bildiride, çok sayıda ailenin nüfus kayıtlarından silindiği aktarıldı.
Bildiride, İsrail'in işgal, abluka ve baskı altında ezilen Filistin topraklarının, artık akla hayale sığmayacak vahşetlere tanıklık ettiği vurgulanarak, İsrail'in, Gazze'de, yaklaşık iki aydır hedef gözetmeksizin insanları katlettiği belirtildi.
Bu eylemlerin "soykırım" olarak nitelenmesi için samimiyetini ve güvenilirliğini tamamen yitirmiş uluslararası toplum temsilcilerinin bir araya gelip oylama yapmasını beklemelerine gerek olmadığına vurgu yapılan bildiride, "Açık gerçek şudur ki İsrail Gazze'de soykırım yapmaktadır." ifadeleri kullanıldı.
Bildiride, İsrail'in Filistin topraklarında ortaya koyduğu bu vahşetin yeni bir davranış biçimi olmadığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Asıl rahatsız edici ve şaşırtıcı olan başta Avrupa Birliği üyeleri olmak üzere dünyanın en güçlü ülkelerinin Gazze'deki soykırımı desteklemekle kalmayıp aynı zamanda gerçekleştirilen katliamları 'İsrail'in meşru müdafaa hakkı' diye nitelemesi, soykırıma meşruiyet kazandırmaya çalışması ve açıkça İsrail ile suç ortaklığı yapmasıdır. Bu suç ortaklığı, artık vicdan sahibi insanların sabır ve hoşgörüsünü tüketmiştir. Sözde medeni dünyanın gözü önünde gerçekleşen bir soykırımı sırf faili İsrail olduğu için meşrulaştırma girişimi, uluslararası toplumun ve uluslararası toplumca benimsenen insan hakları doktrininin samimiyetsizliğini ve başarısızlığını net şekilde ortaya koymaktadır. En temel insan hakkı olan yaşam hakkının bu denli ayaklar altına alındığı, soykırımın 'meşru müdafaa' olarak nitelenebildiği bir düzlemde, 'insan hakları' hakkında konuşmak kesinlikle anlamlı değildir."
"İnsan hakları doktrininin çöktüğünü ilan ediyoruz"
Hukukçuların akademisyenlerin ve aydınların evrensel insan hakları doktrinine olan inancının yeniden inşasının mümkün olmayacak bir şekilde yıkıldığı anlatılan bildiride, soykırım yapılabilen bir dünyada, insan haklarının "içi boş bir masal"dan fazlası olmadığı ifade edildi.
Bildiride, bundan böyle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Cenevre Sözleşmesi ve dikkate değer bulunan diğer insan hakları metinlerinin bir geçerliliğinin kalmadığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Sözde medeni dünya, Gazze'de yaşanan soykırımı meşru müdafaa olarak niteleyerek dikkate değer bulunan tüm insan hakları metinlerini tek taraflı olarak feshetmiştir. Bu münasebetle fiili durumu net şekilde ortaya koyuyor ve insan hakları doktrininin çöktüğünü ilan ediyoruz. Suriyeli bir çocuğun hayatı Alman bir çocuğun hayatıyla eşit değere sahip olmadıkça, Yemenli bir çocuğun hayatına Fransız bir çocuğun hayatıyla aynı değer verilmedikçe, Filistinli bir çocuğun ölümüne Ukraynalı bir çocuğunun ölümü kadar tepki verilmedikçe evrensel insan hakları kavramını kabul etmeyi reddediyoruz ve artık dünyaya şu soruyu her zamankinden daha ciddi bir tonda soruyoruz, bugün görmezden geldiğiniz insan haklarına, yarın bir gün herkesten çok sizin ihtiyacınız olursa?"