Gelmekte Olan Dördüncü Dalga: Hakikat Sonrası (Post-Truth) Çağı!
Alvin Toffler'in 'Üçüncü Dalga' isimli eserine atıf yapan YUTAM Başkanı Ömer Memoğlu, "Toffler'a göre toplum 3 dalgada/aşamada incelenebilir. Birinci dalga, Tarım Toplumu'dur. Avcı-toplayıcı dönemden sonra yerleşik yaşam stilinin benimsendiği bu dönemde bireyler topraktan ürün elde etmek üzerine çalışmışlar ve insan kas gücüyle üretime yoğunlaşmışlardır. Ne ekersen, onu biçersin anlayışı hâkimdir. Emeğinin karşılığını aldığın bir dönem. İkinci dalga, Sanayi Toplumu'dur. Sanayi Devrimi ile birlikte makineleşmenin ortaya çıkmasıyla üretim artmış, üretim bu sayede seri hâle gelmiştir. İnsan kas gücünün yerini buharlı makinelerin ortaya çıkmasıyla makineler almaya başlamıştır. Üçüncü dalga ise Bilgi Toplumu'na geçiştir. Dijitalleşme ile ortaya çıkmıştır, küreselleşmeyi hızlandırmıştır. Bilgiye erişimin kolaylaştığı ancak bilgiyi tüketim hızının da o denli arttığı bir dönem. Enformasyonla dezenformasyonun ayırt edilmekte güçlük çekildiği, bilgi kirliliğinin gerçeği tasfiye etmeye başladığı, küresel bilgi savaşı (enformasyon savaşı) çağıdır. Şimdi buradan bir çağrı yapıyorum. Gelecek dördüncü dalga Hakikat sonrası (post-truth) çağ olacaktır. Bu çağda neyin gerçek neyin yapay olduğunu ayırt etmek mümkün olamayacaktır. Deepfake teknolojisi ile derin sahte multimedya üretimleri, yapay zekâ teknolojileri ile yapay bilgi üretimleri, sanal evrenlerde (Metaverse'de) avatar tasarımları/sanal evren tasarımları bu sürecin geldiğini göstermektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Sanal göç tehlikesi!
Memoğlu'na göre gerçek dünyaya alternatif oluşturan bu sanal dünyalara bir dijital göç yaşanabilir! Memoğlu, "İnsanların bu sanal evrenlerde yeni dünyalar/daha kârlı dünyalar keşfetmesi, belirli bir süre sonra dijital oyunlarla zaten bu gelmekte olan sanal dünyalara alıştırılmış Z ve Alfa kuşağının yeni ekosistemini inşa etmektedir. Eğer bu sanal evren ekosisteminin içerisine dijital paranın, sanal üniversite kampüslerinin, sanal işyerlerinin, sanal konutların entegrasyonu da tam olarak yapılırsa ve bu teknoloji normal dünyaya bir alternatif olarak bireylere sunulursa küresel ölçekte zorlaşan hayat şartları da göz önünde bulundurulduğunda bireylerin bu 'dijital dünyalara göç etmesi' üzerine hakikat sonrası döneme göç etme süreci başlayacaktır." dedi.
Okullarda çocuklarımıza ne öğretelim?
YUTAM Başkanı Ömer Memoğlu formal eğitimde çocuklarımıza değerler eğitiminin aktarımının hayati öneme haiz olduğunu, öğretim programlarının içine entegre edilmiş tüm değer ve 21. yüzyıl yetkinlik ve becerilerine yönelik faaliyetlerin planlanmasının önemini vurguladı. Memoğlu, "Eğer biz bu sanal kuşağa (Z ve Alfa kuşağına) değerler eğitimini kazandıramazsak/içselleştirmelerini sağlayamazsak bu kuşak elimizden kayıp gider. Bilgiyi tüketimleri o kadar hızlı ki bu çocukları adına 'sınıf' dediğimiz bir mekânın içinde tutmakta gittikçe zorlanmaya başlıyoruz. Peki neden? Çünkü onların gözünde görüntüler, bilgiler, hatta mekân bile sürekli akıp değişmesi gereken bir ileti. Alıcı, iletilen mesajın sürekli farklı yöntem ve metotlar benimseyerek kendini uyarmasını ve değişmesini istiyor. Görsel, işitsel ve dokunsal farklı birçok metotla. Sınıfta ise daha hareketsiz ve sabit bir ortam var. Ancak sanal evrenlerde (Metaverse'de) bu aktarımın hızı da artacak, mekânda sürekli olarak değişecek. Bu nedenle dijital sanal oyunlarla bu dijital evrenlere alıştırılan Z ve Alfa kuşağının daha sosyal olduğunu ancak okullarımızda sınıflarında ise daha sessiz/içine kapanık çocuklar olduklarını görüyoruz. Bunun sebebi sadece dijital bağımlılık değil. Alıcının mesajı alma şeklinin yeniden yapılandırılmasıyla alâkalı." değerlendirmesinde bulundu.