Orta Doğu’da yıllar süren Filistin-İsrail çatışması, uluslararası toplumun en karmaşık ve çözülmesi zor krizlerinden biridir. 2025 yılı itibarıyla yaşanan en dikkat çekici gelişmelerden biri ise Türkiye'nin, bu iki taraf arasında doğrudan barış görüşmelerine ev sahipliği yapma girişimidir. Uzun süredir diplomatik ilişkilerde arabulucu rolü üstlenen Türkiye, bu kez resmi düzeyde Filistin ve İsrail heyetlerini Ankara'da bir araya getirmeye hazırlanıyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Filistin ve İsrail temsilcilerinin Ankara’da buluşturulacağı bilgisi kamuoyu ile paylaşıldı. Açıklamada, "Bölgesel barış için tarihi bir adım atılıyor" ifadesi dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bölge halklarının adalet ve güvenlik içinde yaşaması için elimizden geleni yapmaya hazırız” sözleri, Türkiye'nin bu diplomatik girişime stratejik bir önem atfettiğini de açıkça gösterdi. Türkiye’nin bu hamlesi, sadece bölgesel değil küresel ölçekte de dikkatle takip ediliyor. Öyle ki BM Genel Sekreteri António Guterres, Türkiye'nin arabuluculuğunu olumlu karşıladıklarını ifade ederek, “Barışa ulaşmanın tek yolu diyalogdur” açıklamasında bulundu. ABD ve Avrupa'dan da benzer destek mesajları geldi.

Türkiye'nin bu girişimi, uzun süredir Filistin tarafına destek verirken İsrail ile ilişkilerini de belirli bir diplomatik çizgide tutmayı başarmış olmasıyla mümkün hale geldi. Tarafsız ve güvenli bir görüşme zemini sunabilmesi, Ankara’yı ideal bir diplomatik merkez haline getirdi. Aynı zamanda, Türkiye’nin bu süreçte oynadığı rol, sadece iki ülke arasındaki gerilimi azaltmakla kalmayıp, Ankara’nın uluslararası diplomasideki prestijini de artırma potansiyeli taşımaktadır. 

Planlanan barış görüşmelerinin yalnızca Türkiye'nin çabalarına dayanmadığı, çok taraflı bir yapıya sahip olduğu görülmektedir. Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), Arap Birliği ve Katar gibi önemli aktörler gözlemci statüsünde davet edilmiştir. Bu durum, sürecin uluslararası meşruiyetini artırmakta ve taraflar üzerindeki diplomatik baskıyı da dengelemektedir. Her ne kadar Filistin-İsrail barış süreci uzun yıllardır sayısız defa sekteye uğramış olsa da, tarafların yeniden masaya oturmayı kabul etmesi, uluslararası toplum açısından umut verici bir gelişmedir.

Tarafların masaya koyacağı konuların başında, 1967 sınırlarının tanınması, Kudüs’ün statüsü, yasa dışı yerleşimlerin durdurulması ve Filistinli mültecilerin durumu yer almaktadır. İsrail tarafı ise güvenlik garantileri, Hamas’ın rolünün sınırlanması ve silahsızlanma sürecine vurgu yapmaktadır. Diplomatik kaynaklar, ilk oturumların "ön koşulsuz diyalog" çerçevesinde, taraflar arasında güven artırıcı adımlara odaklanacağını belirtmektedir. Bu adımların başarılı olması durumunda, ilerleyen süreçte daha kapsamlı bir müzakere takvimi oluşturulması hedeflenmektedir.

Ankara’da yürütülecek görüşmelerin sonucunda somut adımlar atılıp atılamayacağı belirsizliğini korumaktadır, ancak Türkiye’nin arabuluculuğu, yeni bir sürecin kapılarını aralayabilir. Bu gelişme, yalnızca Ortadoğu’da değil, dünya genelinde barış arayışları için diplomatik model oluşturabilecek bir örnek teşkil etmektedir. Diplomasi, kimi zaman en zayıf ihtimal gibi görünse de krizler karşısında hala en güçlü seçenek olmaya devam ediyor.

Tokayev'den İstanbul'daki depremler nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek mesajı Tokayev'den İstanbul'daki depremler nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek mesajı

Muhabir: Cansu Acar