FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatları doğrultusunda, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümete yönelik örgüt üyesi polis ile savcıların kurduğu "25 Aralık kumpası"nın üzerinden 10 yıl geçti.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, FETÖ üyesi yargı ve emniyet mensupları, kumpası 7 Şubat 2012'de başlattı. O tarihte MİT Müsteşarı olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da dahil 5 kişi, kapatılan Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine ifadeye çağırıldı.

Burada görev yapan FETÖ'cü savcılar, soruşturmanın konusu nedeniyle kendi yetki alanları olmamasına karşın, 6 Mart 2012'de "ihaleye fesat karıştırma" suçundan soruşturma başlattı.

Soruşturma kapsamında 25 Aralık 2013'e kadar birçok dinleme kararı verilirken, haklarında soruşturma yürütülmesi kanunen izne tabi olan veya mümkün olmayan Başbakan, bakan ile üst düzey devlet idarecileri dinlemeye alınarak, bu kayıtlar tape haline getirildi. Bununla birlikte, dinlenen kişiler, şüpheli olmadıkları soruşturma dosyasına eklendi.

Soruşturmada ayrıca, bazı dinleme kararları 24-25 kez uzatılırken, bazı kararlar sahte veya gerçek olmayan isimler adına alındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Netanyahu ve katliam şebekesi için çember giderek daralmaktadır" Cumhurbaşkanı Erdoğan: Netanyahu ve katliam şebekesi için çember giderek daralmaktadır"

Söz konusu dosya, döneminde özel yetkili savcılıkta olması nedeniyle 3 hakim tarafından denetlendi. Bu hakimler hakkında, örgütün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra dava açıldı ve meslekten ihraç edildiler.

FETÖ mensupları, dinlediği bazı iş adamlarının özel bilgilerini, gözaltı ya da mallarına el koyma kararı vermeksizin, örgütün amacı doğrultusunda kullanmak üzere topladı.

"İhaleye fesat karıştırmak" suçundan yürütülen soruşturma kapsamında örgüt mensubu polislerce hazırlanan fezlekede, soruşturmanın terörle ilgili olmasına karşın, Yasin El Kadı'nın terör örgütü finansörü gibi gösterildiği, Başbakan ile MİT Müsteşarı'nın da bu şahısla irtibata geçtiği algısı oluşturuldu.

15 Aralık 2013'te FETÖ firarisi olan ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra meslekten çıkarılan 25 Aralık dosyasına bakan savcı Muammer Akkaş, 14 kişinin daha bir ay süreyle dinlenilmesini istedi.

Örgüt mensubu eski hakim Süleyman Karaçöl, talebi inceleyerek kabul etti.

Eski savcı Akkaş, polise verdiği talimatta, soruşturmanın sonlandırılarak, fezlekenin tarafına gönderilmesini istedi. Talimatın verildiği gün, Türkiye gündemine oturan 17 Aralık operasyonları medyaya yansıdı.

FETÖ firarisi eski savcı Zekeriya Öz'ün koordinesinde yürütülen dosyada yaşanan bu gelişmenin ardından, bir soruşturmada aynı gün hem dinleme kararının uzatılması, hem de soruşturmanın sonlandırılması talebiyle ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan incelemede önemli detaylar elde edildi.

FETÖ firarisi İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hamza Tosun'un, 17 Aralık 2013'te ABD'de yaşayan, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yardımcısı ve Rumi formunun üyesi Sinan Dursun ile telefonda görüşmesinin ardından dinleme işlemlerine son verdiği öğrenildi.

Firari savcı Akkaş, ABD'den aldığı talimat üzerine tamamlanmayan soruşturmayı apar topar operasyonel hale getirdi.

Erdoğan için "dönemin Başbakanı" ifadesi kullanıldı

Hazırlanan fezlekede, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için "dönemin Başbakanı" ifadesi kullanıldı.

Kumpas dosyasına ayrıca, o dönem polislerin "spark" adlı programda yaptıkları yazışmalarda, ABD'ye kaçan firari FETÖ sanığı eski polis Hüseyin Korkmaz'ın, "Nefes aldırmayacağız, tüm kabineyi buraya toplayacağız." şeklinde ifadeler de girdi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, 24 Aralık'ta dosyanın duyulmasıyla birlikte, operasyona hazırlanan FETÖ'cü savcı Akkaş'tan bilgi istedi. Talimata uymayan Akkaş, 25 Aralık sabahı kumpas operasyonu için harekete geçti.

FETÖ'cü savcının operasyon talebi karşılanmadı

Akkaş, operasyonun 17 Aralık kumpasının ardından açığa alınan FETÖ mensubu emniyet müdürlerinin yerine getirilen personel tarafından gerçekleştirilmemesi üzerine, jandarmaya gözaltı listesi gönderdi ancak bu talebi karşılanmadı.

Operasyonun yapılamaması üzerine FETÖ'nün medya mensuplarınca bilgilerin sızdırılmasını sağlayan Akkaş, adliye önünde, kanuna aykırı bir şekilde basın açıklaması yaptı. Örgüt mensubu olduğu 15 Temmuz'dan sonra anlaşılan gazeteciler, o dönemde bu bilgilerle kara propaganda yürüttü.

Bu doğrultuda, sosyal medya hesaplarından yasa dışı elde edilen ses kayıtları, montajlanan tapeler ve gerçeği yansıtmayan sahte delillerle operasyon hukuki bir kılıfa sokulmak istendi.

Yaşanan gelişmeler üzerine eski savcı Akkaş, dosyadan el çektirildi. Tekirdağ'a görevlendirilen Akkaş, ardından görevden uzaklaştırıldı.

Kumpas soruşturmasında 71 sanık hakkında dava açıldı

Başsavcılıkça, 25 Aralık kumpas soruşturmasına atanan yeni savcılar, soruşturmada takipsizlik kararı verirken, dosyada görev alan örgüt mensubu polislerine 1 Eylül 2014'te operasyon düzenlendi.

25 Aralık kumpas soruşturmasıyla ilgili 1 Ekim 2015'te, firari FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, ABD'deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan Hüseyin Korkmaz ile eski Emniyet Müdürü Yakub Saygılı'nın da aralarında bulunduğu 71 sanık hakkında iddianame hazırlandı.

"Kendilerini kullanan patronlarının istediği şekilde yönetilebilir bir Türkiye teslim edeceklerdi"

Başsavcılıkça hazırlanan iddianamede, şu ifadelere yer aldı:

"25 Aralık kumpas soruşturması dosyasında da adliye içerisindeki örgüt üyeleriyle polis içerisindeki örgüt üyelerinin tam bir fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri, yolsuzluk soruşturması görünümünde, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve TBMM üyelerinin telefon trafiği takip edilmiş, konuşmaları kayıt altına alınmış, bu yolla büyük bir yolsuzluk olduğu kanaati uyandırılarak, devlete operasyon yapılmaya kalkışılmıştır. Bu dosyanın hedefinde asla yolsuzluklar olmamıştır. 25 Aralık dosyasının fezleke şekli ve içeriği itibarıyla bakanların çoğunu ve Başbakanı gözaltına alacakları açıkça anlaşılmıştır. Bu şekilde ülkeyi kaos ortamına sürükleyecek ve muhtemel bir iç savaşın manivelası görevini görerek kendilerini kullanan patronlarının istediği şekilde yönetilebilir bir Türkiye teslim edeceklerdi."

Hapis cezaları

İddianamenin gönderildiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi davayı 24 Aralık 2018'de karara bağladı.

Mahkeme heyeti, sanıklar Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Mahir Çakallı, Arif İbiş, Mustafa Demirhan, Mehmet Habib Kunt, İbrahim Şener, Mehmet Fatih Yiğit ve Mehmet Akif Üner'in "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Sanıklar Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Arif İbiş, Mehmet Habib Kunt, İbrahim Şener, Mehmet Fatih Yiğit ve Mehmet Akif Üner'i "özel hayatın gizliliği ihlal" ve "haberleşmenin gizliliğini ihlal" suçlarından toplam 127 yıl 4 ay 15'er gün hapis cezasına çarptıran mahkeme, Mustafa Demirhan'a da bu suçlardan toplam 131 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası verdi.

Heyet, "terör örgütüne üye olmak" ve "haberleşmenin gizliliğini ihlal etme" suçlarından sanıklar Sabri Kızılkaya, Hayrettin Can ve Cihan Kasak'ı toplam 43 yıl altışar ay, sanık Murat Kaya'yı da aynı suçtan 30 yıl hapse mahkum etti.

Sanık Ercan Taş'ı "terör örgütüne üye olmak", "görüntüleri gizlice ifşa etmek", "haberleşme gizliliğini ihlal" ve "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçlarından toplam 42 yıl 4 ay 15 gün hapisle cezalandıran mahkeme, sanıklar İsmail Arpacı ve Mehmet Sait Sevinç'i "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "resmi belgeyi bozma veya yok etme" suçlarından 16 yıl altışar ay hapis cezasına çarptırdı.

"Terör örgütüne üye olmak" ve "haberleşmenin gizliliğini ihlal etme" suçlarından İsa Karayiğit'e 19 yıl 6 ay, Ufuk Sağdıç ve Şakir Parpar'a 15'er yıl hapis cezası veren mahkeme, bu suçlardan Mahmut Yavuz'u 15 yıl 4 ay 15 gün, Raif Bektaş ve Hüseyin Tokgöz'ü de 10 yıl altışar ay hapisle cezalandırdı.

Mahkeme, sanıklar Fatih Aydın, Mehmet Balı, Gürkan Tok, Turgay Dükenmez'i "terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 ay hapisle cezalandırırken, sanık Emre Civan'ı "resmi belgeyi bozmak veya yok etmek" suçundan 6 yıl hapse, sanık Kamil Murat Adanır'ı da "terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme" suçundan 3 yıl 6 ay hapse mahkum etti.

Mahkeme, 9 sanığın "terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme" suçundan ayrı ayrı 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırırken, başka suçtan tutuklu sanıklar Mahir Çakallı, İsmail Arpacı, Mehmet Sait Sevinç, Şakir Parpar, Yasin Topçu, Mehmet Akif Üner, Sabri Kızılkaya, Ufuk Sağdıç, Murat Kaya, Mahmut Yavuz ve İsa Karayiğit'in hükümle birlikte bu dosyadan tutuklanmasına karar verdi.

Firari sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, ABD'deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan Hüseyin Korkmaz, eski Emniyet Müdürü Hamza Tosun ile Sinan Dursun, Engin Filiz ve Sinan Sağyalavaç'ın dosyasının tefrik edilmesine karar veren heyet, 24 sanığın tüm suçlardan beraatine hükmetti.

Dava hakkındaki gerekçeli kararda, askeri darbelerde yargının sonradan devreye girdiği ancak bu defa yargının işin kurgusunda görev aldığına dikkat çekilerek, şunlar kaydedildi:

"Başbakanı ve bakanları gözaltına aldıklarında zaten darbe gerçekleşmiş, hükümet de değişmiş olacaktı. 25 Aralık seçilmiş meşru hükümete bir yargı darbesi girişimidir. FETÖ/PDY'nin yargı teşkilatlanmasında yer alan dönemin cumhuriyet savcısı Muammer Akkaş'ın 25 Aralık günü çıkardığı arama ve gözaltı kararında 41 kişinin ismi geçmiştir. Bilal Erdoğan için gözaltı kararı olmamıştır, fakat bilgisine başvurulmak için ifadeye davet edileceği anlaşılmaktadır. 2012 yılında İnternet Andıcı dosyası kapsamında ifadesine başvurulmak için savcılığa davet edilen ve ardından tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'a uygulanan plan, Bilal Erdoğan için de düşünülmüştür."

Öte yandan mahkemenin kumpasla ilgili gerekçeli kararı kitap haline getirildi.

İstinaf cezaları onadı

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, dava dosyasına ilişkin incelemesini 19 Aralık'ta tamamladı.

Daire kararında, yerel mahkemenin hükmünde herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı belirterek, istinaf başvurularının esastan reddine karar verdi.

Ceza dairesi, tutuklu 20 sanığın tutukluluk hallerinin devamına, tutuklu sanık İsa Karayiğit'in ise aldığı ceza miktarı ve tutuklulukta geçirdiği süreyi dikkate alarak tahliyesine hükmetti.

Yargıtayın incelemesi

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 71 sanık hakkında verdiği hükme dair incelemelerini tamamladı. Sanıklardan 39'u hakkındaki mahkumiyet ve beraat hükümlerinin bozulması gerektiği belirten Daire, dava dosyasını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi.

Dairenin kısmen bozduğu davada sanıklar, 3 Kasım'da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden hakim karşısına çıktı.

Editör: Haber Merkezi