Laerke, BM Cenevre Ofisinin haftalık basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde (KDC), Kuzey-Kivu eyaletinin başkenti Goma ve çevresindeki insani durumun son derece endişe verici olduğunu kaydeden Laerke, bu sabah orada bulunan BM yetkililerinin, şehrin dört bir yanında saldırıların olduğunu ve sokaklarda çok sayıda ceset bulunduğunu aktardığını belirtti.
Laerke, isyancıların tecavüz, insani yardım deposu dahil mülklerin yağmalanması ile insani yardım ve sağlık tesislerinin vurulması gibi olaylara karıştığının rapor edildiğini belirtti.
Goma'daki hastanelerin, çok sayıda yaralıyla başa çıkmakta zorlandığına işaret eden Laerke, elektrik ve su kaynaklarının tehlike altında olduğunu, dün internet hizmetinin kesildiğini dile getirdi.
Laerke, yılbaşından bu yana çatışmaların alevlenmesiyle yüzbinlerce kişinin şiddetten kaçmaya çalıştığını hatırlatarak, bunlar arasında yerinden edilen ve Goma'nın banliyölerinde korkunç şartlar altında yaşayan 700 bin kişinin de olduğunu vurguladı.
"Ülke içinde yerinden edilmiş en az 300 bin kişiye ev sahipliği yapan yerler, 24 Aralık'ta cephe hatlarının hızla ilerlemesi nedeniyle tamamen boşaltıldı." ifadesini kullanan Laerke, bazı insani yardım personellerinin de bölgeden ayrılmak zorunda kaldığını anlattı.
DSÖ: Yerinden edilmeler koleranın yayılma riskini artırıyor
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus da KDC'de yaşanan gelişmelere ilişkin X'ten paylaşımda bulundu.
Kuzey-Kivu eyaletinin başkenti Goma ve çevresinde artan şiddetin endişe verici olduğunu ve yüz binlerce insanı tekrar yerinden olmaya zorladığını belirten Ghebreyesus, "Kızamık ve sıtma, çocukların sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Yerinden edilmeler, kolera yayılma riskini artırıyor." ifadelerini kullandı.
Ghebreyesus, yaşanan şiddet olaylarının M çiçeği (Mpox) için temas takibi, enfeksiyon önleme ve kontrol faaliyetlerini de zorlaştırdığına dikkati çekti.
Kuzey ve Güney Kivu eyaletlerinde geçen yıldan bu yana 20 binden fazla şüpheli M çiçeği vakası olduğunu hatırlatan Ghebreyesus, bu vakaların 6 binden fazlasının son 6 haftada görüldüğünü aktardı.
Ghebreyesus, şunları kaydetti:
"Artan riske rağmen ekiplerimiz hayat kurtarıcı bakımı sağlamak için yerel sağlık personeliyle çalışmaya devam ediyor. Tüm tarafları, sağlık ve insani yardım personeli ile hastaları ve sağlık tesislerini korumaya çağırıyoruz. Barış en iyi ilaçtır."
"Hastaneler ve sağlık çalışanları tehlike altında"
DSÖ'nün Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) Acil Durum Müdahale Koordinatörü Adelheid Marschang ise Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nin haftalık basın toplantısına çevrim içi katılarak değerlendirmelerde bulundu.
DSÖ'nün Kuzey ve Güney Kivu eyaletlerindeki Goma ve Bukavu şehirlerinde merkezi bulunduğunu belirten Marschang, DSÖ'nün, burada hastanelerin tedavi kapasitelerini genişletmeleri ve artan yaralı sayısıyla başa çıkmaları için çadır desteği sağladığını söyledi.
Marschang, şu anda hastanelerde yaralı yüzlerce kişinin olduğunu belirterek, "KDC'deki hastanelerin yeni yaralananlarla başa çıkma kapasiteleri zorlanıyor. DSÖ, ülke yetkilileri ve ortaklarla çözümler belirlemek ve bununla başa çıkmak için yerel kapasiteleri artırmak için çalışıyor. Ne yazık ki hastaneler ve sağlık çalışanları tehlike altında. Sağlık çalışanlarına ateş açıldığı ve bebekler dahil hastaların çapraz ateşe tutulduğuna dair raporlar duyuyoruz." ifadelerini kullandı.
Artan güvenlik riski nedeniyle bölgede sağlık hizmeti almanın zorlaştığının altını çizen Marschang, sağlık hizmetlerinin her zaman korunması çağrısında bulundu.
Çatışmalar nedeniyle 400 binden fazla kişi yerinden edildi
KDC'nin doğusunda, isyancı gruplar ile güvenlik güçleri arasında devam eden şiddetli çatışmalar nedeniyle yılbaşından bu yana 400 binden fazla kişinin yerinden edildiği belirtiliyor.
Son haftalarda saldırılarını artıran 23 Mart Hareketi (M23) adlı isyancı grup üyeleri, bölgedeki birçok köy ve kasabanın kontrolünü elinde tutuyor.
KDC'nin doğusunda faaliyet gösteren isyancı M23'ün Kasım 2021'de yeniden başlayan saldırıları, bölgede yaşayan binlerce sivilin yerinden edilmesine ve Ruanda ile KDC arasında krize neden olmuştu.
KDC'nin, altın, koltan ve kobalt gibi mineraller açısından zengin olan topraklarını kendi çıkarları için işgal etmeye çalışmak ve M23 isyancılarını desteklemekle suçladığı Ruanda ise bu iddiaları reddediyor.