Adana
Hastanenin Kalp Damar Cerrahisi Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Ömer Faruk Doğan, AA muhabirine, klinikte yıl boyunca yaklaşık 1000 ameliyat yapıldığını söyledi.
Bu ameliyatların büyük kısmını açık kalp ve koroner baypas ameliyatlarının oluşturduğunu belirten Doğan, alanında uzman hekimlerle ameliyatların gerçekleştirildiğini ifade etti.
Kalp damar cerrahisinin her alanında hastalara hizmet verildiğini aktaran Doğan, şöyle devam etti:
"Özellikle genç grupların kalp iltihaplarıyla başvurduğu yegane kliniklerden biriyiz. Şunu çok rahatlıkla ve onurla söylemeliyim ki ameliyatlarda mortaliteyi (ölüm oranı) literatürün çok çok altına düşürdük. Bizim vaka serimizde hasta kaybımız uyguladığımız teknikte çok şükür olmadı. Bu dünyada çok çok önemli bir oran. Yıllar içerisinde cerrahi tecrübeyle beraber geliştirdiğimiz yeni tekniklerle ameliyatlar yapıyoruz. Bu ameliyatlardan biri "minimal invaziv" yöntemi. Yani çarpan kalpte ameliyat dediğimiz ameliyatlar."
Hastanenin acil bölümüne yüksek ateş problemiyle başvuran hastaların yüzde 13'ünde uyuşturucu bağımlılığı ve buna bağlı olarak kalp kapağı iltihabı tespit ettiklerini aktaran Doğan, bunun oldukça yüksek bir oran olduğunu söyledi.
Kalp kapağı iltihabının vücudun bütün organlarını ilgilendiren çok ciddi bir problem olduğunu belirten Doğan, ameliyat edilmediği takdirde bu hastaların büyük bir bölümünün kaybedildiğine dikkati çekti.
Doğan, ölüm riski yüksek olan bu hastalara, ameliyat sonrası enfeksiyondan korumak "minimal invaziv" yöntemini uyguladıklarını dile getirdi.
Uygulanan yöntemle tedavisi yapılan hastaların oldukça memnun olduğunu vurgulayan Doğan, şunları kaydetti:
"Uyguladığımız teknikte önemli olan ölüm riskini arttıran parametreleri sıfırlaması. Ayrıca, ameliyattan sonra hastanın hayat kalitesinin artması ve hastanede kalış süresinin azaltılması. En önemlisi ise hastanedeki ölüm riskinin yüzde 25'lerden sıfıra çekilmesi. Yaptığımız ameliyat tekniği bir rastlantı değil, ölüm riskini nasıl azaltabiliriz diye düşünülerek doğan bir yöntem. Endokardit (kalp enfeksiyonu) bütün vücudu etkilediği için karaciğer ve böbrek yetmezliğini de tetikliyor. Biz bunu da önlemiş oluyoruz. Dolayısıyla bu hastalarda ameliyattan sonra oluşabilecek diyalize bağımlılık olmuyor."