Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Çanakkale Zaferi ile ilgili basın açıklaması yaptı.

Dedesi ve babasından el aldığı arıcılığı "mektepli" olarak sürdürüyor Dedesi ve babasından el aldığı arıcılığı "mektepli" olarak sürdürüyor

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan'ın açıklaması şu şekilde;

"Türk milleti makûs talihini Çanakkale Zaferiyle yendi. Türkler Çanakkale’de eşsiz mücadelesi, maziden aldığı ilham, inanç ve iradeyle büyük bir kahramanlık destanının başkahramanı oldu. İstikbal ve istiklal uğruna verilen yılmaz mücadelenin muhteşem yıl dönümünü idrak ederken, hem gururluyuz, hem de bu kutlu mirasın sahibi olduğumuz için ecdadımıza minnettarız.

Arıburnu, Conkbayırı, Seddülbahir, Kabatepe, İntepe, Anafartalar, Kilitbahir... Bundan 110 yıl önce Gelibolu yarımadasında canhıraş ve korkusuz bir mücadele sergilendi. Ecdadımız Türk topraklarını ele geçirmeye namzet olan yayılmacılara “Ya Allah Bismillah” nidaları ile karşılık verdi. Bağımsızlığı karakteri olarak benimseyen, milli şeref ve haysiyeti için yaşayan, yüksek maksatlar uğrunda ölmesini bilen Türk milleti, asla durmadı, geri adım atmadı, dönmeyi düşünmedi ve kanının son damlasına kadar vatanı, ay yıldızlı al bayrağı için mücadele etti.

Çanakkale, Kurtuluş Savaşı’nın provasıydı aslında. “Vatanı koruma” ülküsüyle yola çıkan ecdadımız; şartlar elverişsiz dahi olsa, savaş gücünü, istiklal azmini, bir ve beraber yaşama isteğini ortaya koydu, tereddütsüz, amasız, koşulsuz, emsalsiz bir mukavemet sergileyerek, Çanakkale’yi “geçilmez” yaptı.

Çanakkale Zaferi;

Umudun, cesaretin, şahlanışın kıyama duruşudur. Mukaddes bir amaca hizmet eden, tarihin akışını değiştiren olağanüstü bir destandır.

Türk milli mücadelesinin önsözüdür, abidevi bir zaferdir.

Milli mücadelemizin seçkin lideri Mustafa Kemal’i bizlere armağan eden, milletimizin hürriyet ve istiklal azmini perçinleyen itici güçtür.

Parlak ve efdal mazimizin en nadide miraslarındandır. Aynı ideal etrafında birleşen Bedr’in aslanlarının itikadıyla düşmanı yendiği ve kurtuluşun ilk kıvılcımının yakıldığı diriliş sembolüdür.

Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü coşkuyla, övünçle kutlarken, devletimizin bağımsızlığının ebediyete kadar sürmesi için üstün bir sorumluluk bilincine haiziz. Sahip olduklarımızı korumasını bilen bir kültürün temsilcisiyiz. Bu nedenledir ki, mazimizi unutmayarak atiye giden yolda tökezlemiyor, Atamızın “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” sözünün gereğini yerine getirerek, paha biçilemez değerlerimizin nöbet erliğini yapıyoruz.

Yanı başımızda; emperyalist devletler, güç ve zenginlik üzerinden geliştirdiği politikalar sonucunda işgal ve ilhak anlayışıyla hareket ederek, kirli elleriyle masumların hakkına, hukukuna, canına kast ediyor, mazlum coğrafyalarda iç savaşlar patlak veriyor, kan gövdeyi götürüyor, göç ve mülteci sorunu büyüyor.

Hepimiz toprağın “ana” olduğunu, vatanımız ve bayrağımızın milli değerlerimizin başında geldiğini, devletsizlik belasının en büyük tehdit olduğunu biliyoruz. İşte bu nedenledir ki; coğrafyamız adeta ateşten gömlek giyerken, dimdik ve vakur bir şekilde ayakta olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bundan sonra da gözü açık olmalı ve ihtiyatlı davranmalıdır. Teröristleri besleyenlere, onları maşa olarak kullanarak devletimizi bölmeye, yok etmeye çabalayan küresel vampirlere nefes alacak alan açılmamalı, şanlı yurdumuz üzerinde tek bir dış destekli proje hayata geçirilmemelidir.

Sadece ülkemiz değil, mezalim yaşanan her yerde devlet olarak sesimizi yükseltiyoruz. Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Arakan’da ve dünyanın daha birçok yerinde dökülen masum kanları geçiştirilemez! Bu insanlık dramı karşısında üç maymunu oynamak, acıyla yoğrulmuş ve hak ettiği hürriyeti büyük mücadeleler sonucunda kazanmış Türklere asla yakışmaz! 

Bizler Türk eğitimcileri olarak, tarihimizin her evresini, bağımsızlık yolunda atılan adımları, yapılan fedakârlıkları, müstemleke devletlerin hazin sonlarını genç nesillere nefesimiz yettiğince anlatıyor, onların bilinç düzeyi yüksek şekilde yetişmesini sağlıyoruz. Zira milliyetperver gençler 21. Yüzyılı Türk asrı yapacaktır. Bu noktada nadide geçmişimizden aldığımız ilhamla geleceğe yön vermemiz çok mühimdir.

Unutulmamalıdır ki; geçmiş geleceğin aynasıdır. Topraklarımız üzerinde mezar taşı dahi olmayan ecdadımızın bıraktığı kıymetlere sahip çıkmazsak, Büyük Atatürk’e, kurduğu Cumhuriyete derin bir bağlılık göstermez, O’nun ilke ve inkılaplarını özümsemez, bizi biz yapan, ebedi varlığımızı besleyen, hür ve müstakil yaşama arzumuzu anlamlı kılan yadigarlarımıza karşı sorumluluk hissetmezsek; bizler de özgürlüğünü kaybetmiş, emperyal güçlerin hâkimiyetine girmiş, baskı, tehdit, şantaj ve dayatmayla yönetilen milletlerin yaşadığı hazin sona yaklaşırız.
 
Bu minvalde 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Büyük Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve yedi düvele karşı kahramanca savaşan aziz şehitlerimizi şükranla, rahmetle, Fatiha’larla anıyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

Editör: Haber Merkezi