Özel okullardaki öğretmenlerin gayretinin devlet okullarındakilerden ayrı tutulamayacağına dikkati çeken Şamlıoğlu, bu okullardaki öğretmenlerin gayretlerini, yöneticilerin mücadelelerini önemsediklerini, çalışma alanlarının zayıflatılmasına müsaade etmeyeceklerini dile getirdi.
Şamlıoğlu, farklı sektörler ve temsilcileriyle bir araya geldiklerini anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özel öğretim kurumlarımızın güçlü olduğu, daha nitelikli işler yaptıkları bir dönemi sadece Milli Eğitim Bakanlığı olarak değil, devletin ilgili ve farklı kurumlarından da destekleyerek büyütmek istiyoruz ama Türkiye 6 Şubat'ta 'asrın felaketi' olarak adlandırılan deprem sürecini yaşadı. Deprem süreci sonrasında mali konularla ilgili bazı zorluklarımız olsa da deprem bölgesinde devlet olarak, millet olarak çok büyük operasyonlar yürütüyoruz. Öğretmen arkadaşlarımızı, özel kurumlarımızda yöneticilerimizi kaybettik. Vatandaşlarımızı, çocuklarımızı, ailelerimizi kaybettik ama inşallah millet olarak bu büyük acıyı hep birlikte devletimizin büyük organizasyonlarıyla atlatacağız ve daha müreffeh, daha güçlü günlerimizi, hayallerimizi yeniden inşa etmiş olacağız."
Özel eğitim kurumlarının ekonomik zorluklarına da değinen Şamlıoğlu, bunun ortadan kaldırılması için izinsiz kurslarla mücadeleyi artırdıklarını ifade etti.
Şamlıoğlu, izinsiz kursların Rize gibi illerde yoğun olmadığını ancak büyükşehirler açısından bu rakamların çok ileri olduğunu kaydederek şöyle konuştu:
"İzinsiz faaliyetlerde hem denetimsiz, 'Çocuklarımız yangın tehlikesinin altında mı?' hem kimin hangi dersi hangi müfredatta verdiğinin bilinmediği hem de aslında kamudan ve özel sektörden bir şekilde ihraç edilmiş ya da ceza kaydı koyulmuş, terör örgütlerinin cirit attığı bir mekanizmadan bahsediyoruz. Çocuklarımızı üniversiteye veya farklı sınavlara hazırlık bağlamında maalesef Türkiye'nin Reisicumhuruna, ülkenin birikimine, ülkenin kendi tarihsel belleğine yabancılaştırmaya çalışan ve çocuklarımızı bir şekilde uluslararası sisteme entegre etmeye çalışan arızalı terör örgütlerinin çalışmalarına şahit olduk. Biz bu alanda hiçbir şekilde bu izinsiz faaliyete müsaade etmeyeceğiz ve bununla ilgili Genel Müdürlüğümüz yoğun bir çalışma yürütüyor. Şu ana kadar 3 bine yakın izinsiz yerle ilgili işlem yapıldı ve devam edecek. Bunu yaparken amacımız, çocuklarımızın resmi açılmış ruhsatlı kurumlarımızda eğitim almasını ve güvenli şekilde denetimle bağlantılı sürecin işletilmesini sağlamak."
"Test ve çoktan seçmeli mantığının baskın olduğu eğitim yaklaşımlarından hızlıca çıkacağız"
Türkiye'de eğitimin yüzde 10'luk kısmının özel eğitim kurumlarınca yürütüldüğüne işaret eden Şamlıoğlu, özel okullarda 170 bin öğretmenin görev yaptığı bilgisini verdi.
Şamlıoğlu, Türkiye'de eğitimde sınav baskısının çok egemen olduğu bir sistemin hep birlikte yaşandığının altını çizerek, "Yeni dönemde test ve çoktan seçmeli mantığının baskın olduğu eğitim yaklaşımlarından hızlıca çıkacağız. Bundan dolayı ağustos aylarında 4. sınıflarda sınavı kaldırdık okullarımızda. Yazılılarımızı ucu açık, yani klasik sınavlara çevirdik. İngilizce, Türkçe dili ve edebiyatı, Türkçe gibi derslerde dört beceri üzerinden sınav yapıyoruz. Okuma, dinleme, yazma, konuşma gibi." diye konuştu.
Bakan Yardımcısı Şamlıoğlu, 1, 5 ve 9. sınıflardaki müfredatın beceri temelli olması için çalıştıklarını, sportif ve sosyal faaliyetlerin artırılması için gayret gösterdiklerini ifade etti.
Tüm eğitim kurumlarının Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılını inşa etmek için büyük bir heyecanla çalıştığına vurgu yapan Şamlıoğlu, "2 bin 200 yıllık birikimin üzerinde yaşıyoruz. Tek başına 100 yıllık bir şey değil bu. 2 bin 200 yıllık birikimden, yaşamış olduğumuz bu yüzyılda Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da Türkiye Yüzyılı vizyonuyla bize göstermiş olduğu ufuklara birlikte yürüyelim." dedi.
Şamlıoğlu, bütün insanlığın hayrına işler yapmak için yola çıktıklarını belirterek, "Bu coğrafyadaki çocuklar tüm kurum ve kuruluşlarıyla bütün insanlığın hayrına işler yapsın. Sadece Gazze'de bombalanmış, Filistin'de öldürülmüş çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız için değil, Londra'nın arka sokağında uyuşturucu komasına girenin derdiyle dertlenen evlatlarımızın anlayışını eğitim felsefesinin merkezine alalım ve bütün insanlığın hayrına işler yapalım." değerlendirmesinde bulundu.