MHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Selim Yurdakul, Aile Kurumu Çalıştayı 2024 programında bir konuşma gerçekleştirdi. Ailenin önemine vurgu yapan MHP'li Yurdakul konuşmasında:
" ❖ Saygıdeğer Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcılarımız,
❖ Değerli MHP TBMM Grup Başkan Vekilimiz,
❖ Kıymetli Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bakan Yardımcımız,
❖ MYK Üyelerimiz ve Milletvekillerimiz,
❖ MDK Başkanımız ve Üyelerimiz ile MHP Genel Başkan Başdanışmanlarımız,
❖ Kıymetli Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcımız,
❖ Değerli Ankara İl Başkanımız, İlçe Başkanlarımız ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz,
❖ Teşkilat Üyelerimiz, Ülkü Ocakları Başkanımız, Ankara İl Ocak Başkanımız ve Ülkü Ocaklarımızın Kıymetli Mensupları,
❖ MHP Kadın, Aile, Çocuk ve Engelli Politikalarından Sorumlu İl ve İlçe KAÇEP Başkanlarımız,
❖ Değerli Akademisyenlerimiz, Bilim İnsanlarımız ve Uzmanlarımız,
❖ Engelli Konfederasyon ve Federasyonlarımızın Başkanları ile Temsilcileri,
❖ Sivil Toplum Kuruluşları ve Derneklerimizin Başkanları ile İş Dünyasının Kıymetli Temsilcileri,
❖ Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın Bürokratları,
❖ Saygıdeğer Hanımefendiler ve Beyefendiler,
❖ Basınımızın Muhterem Temsilcileri.
Bilge Liderimiz, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin himayelerinde düzenlemiş olduğumuz “Aile Kurumu Çalıştayı’nın” açılışına hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Öncelikle, Aile Kurumuna verdiği önem vesilesiyle, bu çalıştayın hayata geçirilmesini sağlayan Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’ye müteşekkir olduğumu belirterek, tüm katılımcılara ve konuklarımıza kendisinin selam ve sevgilerini iletiyorum.
Bilgi ve tecrübeleriyle çalıştayımıza katkı sağlayacağından emin olduğumuz ve ülkemizin dört bir tarafından gelen akademisyen, bilim insanı, siyasetçi, STK ve dernek temsilcileri, iş insanları, Ülkü Ocaklarımızın genç akademisyenleri ve ilgili alanda uzman olan tüm katılımcılarımıza teşekkür ederek konuşmama başlamak istiyorum.
İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana, insan varlığının temel taşı olan Aile, anayasamızın 41. maddesinde de belirtildiği gibi “Türk toplumun temelidir”. Bu nedenle devletin ve toplumun korunması, hiç şüphesiz ki aileyi korumakla mümkündür.
Milletlerin kültürel ve tarihsel mirasını, aidiyetlerini, değerlerini ve kimliklerini yeni nesillere aktaran Aile, aynı zamanda kuşaklar arası bağları koruyan ve sürdüren, bir muhafız görevi de görmektedir.
Peki Aile Kurumu, bugün de önemli ve gerekli bir kurum mudur?
Ben ve benim gibi bu salonda bulunan herkesin bu iki soruya “Evet” dediğini biliyorum.
Zaten milli bir dava şuuruyla, ailenin bir beka meselesi olduğu bilinciyle, bugün ve yarın Türk aile yapısını korumak, geliştirmek ve geleceğe hazırlamak için tertiplediğimiz, bu çalıştayda bir araya geldik.
Uzun süredir Aile Kurumunu yıpratan ve yozlaştıran dolaylı unsurların etkisi altında kaldığımız için, toplumsal değerlerimiz büyük bir erozyonla karşı karşıya kalmış ve bunun sonucunda:
- Artan boşanmalar ve şiddetin başrol oynadığı mutsuz ailelerle
- Azalan evlilik ve doğum oranlarıyla
- Yükselen yalnızlaşma ve “topluma kayıtsız bireyselleşmeyle”
- Aile büyüklerine yönelik artan saygısızlıklarla
- Kabuğuna çekilen küçük ve çekirdek ailelerle
- Çeşitli endişeleri nedeniyle tek çocuk yapan ailelerle
- Ve Dağılan akrabalarla, karşı karşıya kaldık.
Bunların haricinde “Aile Kurumunu” doğrudan hedef alan risk ve tehditlerin de, gündemde olduğunun farkındayız;
- Olimpiyat müsabakalarının açılış töreninde sergilenen tabloda, ortaya saçılan cinsel kargaşa, cinsiyetsizlik ve bunları normalleştirmeye çalışan radikal unsurları,
- Çocukların izlediği çizgi filmlerden, oynadıkları oyunlara kadar onların karakterini, ailelerine olan sevgi ve saygılarını kötü yönde etkileyebilecek imajların ortalığa saçılmasını,
- Kadın ve Erkek ilişkilerini radikal görüşleriyle şekillendirmeye çalışan ve geleneksel değerlere doğrudan saldırı zemin oluşturan Diziler, Filmler, Video klipler ve Sosyal Medya gönderilerini,
....hep birlikte izledik ve izliyoruz.
Bunlar, kitle iletişim araçlarında karşı karşıya kaldığımız ve hepimizin şahitlik ettiği gelişmeler.
Bunların haricinde doğrudan, hedef gözeterek aile kurumunu tehdit eden gelişmeler de var.
Örneğin:
- İş başvurusunda bulunan genç bir hanımefendiye çocuk sahibi olup olmayacağını soran ya da eşiyle dönüşümlü olarak engelli evladına bakan bir ebeveyne acil durumlarda izin vermeyen iş yerleri…
- Küresel ekonomik gelişmeler, pandemiler, depremler ve savaşlar nedeniyle etkilenen aileler,
- Hemen kuzeyimizde yaşanan savaş, Rusya ve Ukrayna tansiyonu nedeniyle beliren tehditler,
- Güneyimizde kurulmak istenen terör devletçikleri ve kendi halkına eziyet eden liderlerden kaçan insanların oluşturduğu göçle meydana gelen demografik riskler,
- Küçücük apartman dairelerine tıkılarak, adeta tavuk kümeslerinde yaşamaya zorlanan ailelerimiz,
- Kar hırsıyla ortalığın stüdyo tipi dairelerle dolmasına neden olan yerel yönetimler ve müteahhitler,
- Artan gıda güvenliği ve tedarik riskleri nedeniyle gerektiği gibi beslenemeyen aileler,
- Üretici Ailelerini tarımda ve hayvancılıkta zorlayan uluslararası baskılar,
- Ev ekonomilerini etkileyen, piyasa bozucu tekelleşmeler ve kötü niyetli piyasa aktörleri,
- Üreme sağlığını tehdit eden unsurlar sonucu yalnızlaşan toplum…
Evet, doğrudan hayatın içinden gelen bu örnekleri artırmak mümkün.
Velhasıl, bunların hepsi Çalıştayımızda yer alan 12 ayrı masada 142 akademisyen, bilim insanı, siyasetçi, STK ve dernek temsilcisi, iş insanları ve ilgili alanda uzman kişiler tarafından tartışılacak.
Lakin nasıl oldu da bu çalıştayın yapılmasına dair bir ihtiyaç hasıl oldu? Kısaca bunu sizlere anlatmak isterim.
Bazılarınızın bildiği üzere 15 Nisan 2024 tarihinde Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin takdir ve teveccühleri ile Aile, Kadın ve Sosyal Hizmet Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak göreve başladım.
Bu çerçevede büyük bir hızla 81 ilimizde, Kadın, Aile, Çocuk ve Engelli politikalarından (KAÇEP) sorumlu İl Başkanlarımızla istişare ederek hem teşkilatlanma hem de sorumlu olduğumuz konularda milletimize hizmet etmenin yollarına odaklandık.
Önce, gözlemler, istişareler ve yüz yüze ya da çevrim içi toplantılarla, milletimizin ne gibi önemli sorunları olduğunu anlamaya çalıştık.
Hem ülke çapında hem de yerel boyutta yapılan anketler, gözlemler ve istişareler sonucu elde edilen geri bildirimlerle, önümüzdeki tabloyu netleştirmeye çalıştık.
Yaptığımız ilk değerlendirmelerden sonra hem kalitatif hem de kantitatif çerçevede öncelikle “Aile Kurumuna” yönelik bir çalışma yapmaya karar verdik.
Yapılan gözlem ve anket çalışmaları ve bilimsel görüşler çerçevesinde 12 farklı alt konuda “Aile Kurumunu” masaya yatırma kararı aldık.
Bu 12 konu başlığı şunlardır;
1. TOPLUMSAL VE DEMOGRAFİK DEĞİŞİMLERİN GETİRDİĞİ RİSKLER VE AİLE
2. KÜRESEL TEHDİTLER KARŞISINDA AİLE, ÇOCUKLAR-GENÇLER
3. DİJİTAL BAĞIMLILIK, MADDE BAĞIMLILIĞI VE AİLE
4. BİREYSELLEŞME VE MODERNLEŞMENİN DEMOGRAFİK, SOSYOLOJİK ETKİLERİ (YAŞLILAR-YALNIZLAR)
5. EKONOMİ VE AİLE (AİLE EKONOMİSİ, GİRİŞİMCİLİK, KADIN/GENÇ İSTİHDAMI VE AİLE İŞLETMELERİ)
6. EĞİTİM VE REHBERLİK DANIŞMANLIK HİZMETLERİ VE AİLE
7. SAĞLIK, SPOR VE AİLE
Ki ben de şahsen bu grupta, Türk milletini tehdit eden unsurları belirlemek, Türk ailesini koruyup geleceğe hazırlamak hususunda, elimden gelen katkıyı yapmayı arzuluyorum.
Bazılarınızın bildiği gibi kısa bir süre önce Sağlık çatısı altındaki ikinci politika kitabımı bitirerek Genel Başkanımıza takdim etmiştim.
Bu kitap, Sağlık Politikaları ve Gıda Güvenliği üzerine bilgi ve tecrübelerimi ortaya koyduğum geniş bir referans kitabı olarak ortaya çıktı.
Bu çalıştayda diğer hocalarımla ve kıymetli uzmanlarla birlikte istişare etmek üzere, oldukça heyecanlıyım.
Çalıştaydaki 12 konu başlığına dönecek olursam;
8. DİN VE AİLE
9. AİLE VE SOSYAL HİZMETLER
10. AİLE, ÇEVRE VE İKLİM
11. ANAYASAL GÜVENCE, HUKUK VE AİLE
12. KÜLTÜR, MEDENİYET VE AİLE
İşte bugün, aramızda bu 12 alanda yetkin, uzman ve tecrübeli akademisyenler, bilim insanları, STK ve dernek temsilcileri, iş insanları ve Milliyetçi Hareket Partimizden alanında uzman siyasetçilerimizle birlikte Ülkü Ocaklarımızın değerli genç bilim insanları bulunmaktadır.
Kendileri, hâlihazırdaki çalışmalarının yanı sıra bu çalıştaya özel hazırlıklarda da bulundular ve önümüzdeki iki gün boyunca bilgi ve tecrübe sahibi oldukları alanlarda önce;
- Durum tespitinde bulunacaklar,
- Daha sonra Sorunları ortaya çıkaracaklar ve
- Son olarak, Çözüm önerilerini sunacaklar.
Çalıştayımızın genel amacı ise; “Güçlü Türk Aile Yapısı, Sağlıklı Toplum ve Lider Ülke TÜRKİYE” vizyonu çerçevesinde, Aile kurumunun muhafaza edilmesi, güçlendirilmesi ve geleceğe hazırlanması olacaktır.
Türk milletinin toplumsal dayanıklılığının korunması ve geliştirilmesi, ülkemizin sosyal ve ekonomik kalkınmasının düzenli bir şekilde sürdürülebilmesi için, aile kurumunun gözetilmesi de ayrıca diğer hedeflerimizden birkaçıdır.
Türk ve Türkiye yüzyılı vizyonu, ancak ailelerin huzuru, birliği, refahı ve gücü üzerine bina edilebilirse, gerçekleşebilir.
Hatırlatmak gerekirse; Aile kurumu, küresel dinamiklerin de etkisiyle artan, toplumsal sorunlar ve tehditlerle karşı karşıyadır. Küresel sosyal dinamikler, iktisadi dalgalanmalar, tabi afetler, teknolojik sıçramalar ve kültürel değerlerdeki erozyonlar aileyi tehdit etmektedir. Ayrıca, düzensiz kentleşme, göç hareketleri, demografik değişimler ve menfi boyutlarda bireyselleşme gibi faktörler de aile yapısını aşındırmaktadır.
Dijitalleşen dünyada, eğitimden teknolojiye, kentleşmeden demografik değişimlere kadar yaşanan hızlı toplumsal savrulmalar, ailenin işlevini, yapısını ve sahip olduğu değerleri ve refleksleri derinden etkilemektedir.
Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet BAHÇELİ’nin ifade ettiği gibi; “Türk aile yapısı, bugün kitle haberleşme vasıtalarının saldırısına, çok cepheli tahribatına maruzdur. Kuşkusuz buna karşı yasal tedbirler geliştirmek, sosyal dokumuzu, milli kültürümüzü ve öz değerlerimizi korumak zorundayız.”
Birliği ve refahı zedelenen Aile Kurumu pek çok zorlukla karşı karşıya kalmaktadır.
Aile ve evlilik kurumlarını hedef alan olumsuz ve yaygın söylemler, geniş aile içindeki dayanışma ağlarının önemsizleştirilmesi, çocuklar ile ergenlik yaşlarındaki gençlerin sağlıklı gelişimini tehdit eden zararlı olabilecek akımların artışı, aileler için ciddi riskler oluşturmaktadır.
Medyada sıkça yer bulan içerikler, tüketime odaklanan materyalist yaşam tarzının teşvik edilmesi gibi faktörler de aileyi tehdit etmektedir.
Türk milleti, tarihin en dinamik ve şartlara en hızlı uyum sağlayabilen milletlerinden biridir ancak tehditlerin sayısı ve etkinliği düşünüldüğünde, siyaset kurumunun bu değişim ve dönüşüm çağında, Türk milletine ve Türk Aile yapısına odaklanarak gerekli tüm önlemleri almak zorundadır. Değişim ve dönüşüm adı altındaki riskler, büyük bir dalga olarak Türk milletinin kıyılarına vurmak üzeredir. Tarih, sağlam durabilmemizi ve kıyılarımızı tahkim edebilmemiz için, ön alıcı politikalar geliştirme sorumluluğunu, gündeme getirmiş bulunmaktadır.
İşte bu hal ve şartlar altında tarih hepimize bir sorumluluk yüklemektedir.
Ne mutlu ki, bu salonda bulunan çalıştay katılımcıları, tarihin yüklediği sorumluluğu sırtlanmak üzere, bilgi ve tecrübelerinin yanı sıra cesarete de sahiplerdir.
Ülkemizde herkes “Aile Kurumu’nun tehdit altında olduğunu biliyor ancak çok nadir insan bu tehdidi bertaraf etmek üzere elini taşın altına koyuyor.
Bu salon, elini taşın altına koyanlardan oluşmaktadır.
Bu vesileyle,
Alanında uzman akademisyenlere ve bilim insanlarına, İlgili STK ve derneklerin yöneticilerine, Partimizin ilgili alanlarda uzman olan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Üyelerine, Milletvekillerimize, Merkez Disiplin Kurulu (MDK) Üyelerimize, başdanışmanlarımıza ve danışmanlarımıza, Milliyetçi Hareket Partisi Kadın, Aile, Çocuk ve Engelli politikalarından (KAÇEP) sorumlu İl Başkanlarımızla birlikte Ülkü Ocaklarımızdan ilgili alanda uzmanlığı bulunan akademisyenlerimize ve iş insanlarımıza bir kez daha en kalbi teşekkürlerimi sunuyorum.
Ayrıca bu çalıştayın düzenlenmesinde ve organizasyonunda emeği geçen tüm kurullarımıza, Genel Merkez çalışanlarımıza, ekip üyelerimize ve Yıldızlar Organizasyonu Başkanı Genel Başkan Başdanışmanımız Sayın Eyüp Yıldız ile ekibine ve Aile Kurumu Çalıştayı 2024 programımızı baştan beri takip eden ve devamlı gündemde tutan basınımızın güzide temsilcilerine içtenlikle şükranlarımı sunuyorum.
Sözlerime son verirken,
Çalıştayımızın Yüce Türk Milletine hayırlı olmasını temenni eder, hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.
Sağ olun, var olun." İfadelerini kullandı.