MHP Çankırı Milletvekili Pelin Yılık, TBMM Genel Kurulunda, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı bütçeleri üzerinde konuştu.
MHP'li Yılık'ın açıklaması şu şekilde;
Sağlıkta insan merkezli yaklaşımla birey ve toplumun sağlık hakkını en üst düzeyde korumak, sağlık sorunlarına zamanında, uygun ve etkin çözümleri yüksek hizmet kalitesiyle sunmak, insanların ekonomik ve sosyal yaşamlarında sağlıklı bireyler olmalarını sağlamak ve yaşam kalitelerini yükseltmek bir ülkede sağlık uygulamalarının genel amacıdır. Ünlü bir düşünürün söylediği gibi "Sağlık her şey değildir ama sağlık olmadan her şey bir hiçtir." Bedenen ve ruhen sağlıklı nesillerin yetişmesi kalkınmada beşerî sermayenin oluşumu için de bir gerekliliktir. Bu kapsamda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğumuz ruh sağlığı kanun teklifimiz gündeme alınmalıdır.
Sağlık politikasının bir diğer amacı olan, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve tıp etiğinin merkezinde yer alan, sağlıklı insanlardan sağlıklı bir toplum meydana getirmektir. Dünya Sağlık Örgütü Anayasası'nda yer alan ve kısaca sağlık hakkı olarak bilinen mümkün olan en yüksek sağlık standardına sahip olma hakkı da kuşkusuz en temel insan hakkıdır. Bu kapsamda sağlık hizmetlerinin etkili, verimli, adaletli bir şekilde düzenlenmesi, finansmanının sağlanması ve sunulması devletimizin sorumluluğundadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak sağlık politikamızın temeli, doğumda beklenen yaşam süresini uzatan, yaşama sevincini ve yaşam kalitesini önceleyen, vatandaşlarımızın ve sağlık hizmeti sunanların memnuniyetini hedef alan, hayatı değerli kılan bir yaşam standardının inşasıdır.
Bir ülkenin sağlıklı bir topluma sahip olabilmesi için ekonomisinin güçlü olması, ekonomik büyümenin sağlanıp sürdürülebilir kılınması ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak sağlık hizmetlerinin aksamadan sunumu gerekmektedir. Bu kapsamda, ülkelerin sağlık sistemine ayrılan bütçe miktarları kadar bütçelerin doğru sağlık hizmeti fonksiyon alanlarına aktarılması elzemdir. Günümüzde sağlık hizmetlerine yüksek pay ayıran ülkeler, bu alana yapılan harcamaları bir gider kalemi olarak değil, sağlıklı nesillerin yetişmesi ve toplum sağlığının korunması için yapılan yatırımlar olarak görmektedirler. Kamu harcamalarında sağlığa ayrılan payın yüksekliği ise bir ülkenin refah düzeyiyle doğru orantılıdır. Türkiye'de sağlık hizmetlerine yapılan yatırımlarla oluşturulan kapasite neticesinde hizmet kalitesinde ve halk sağlığının korunmasında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir ancak sağlık istatistiklerine bakıldığında, kişi başına düşen hekim, hemşire, hasta yatağı ve yoğun bakım yatağı ile kişi başı hekime müracaat sayısı gibi bazı kriterler bakımından ülkemiz henüz OECD ortalamalarının gerisindedir. Hasta memnuniyetinin sağlanması erişilebilirlikle yakından ilişkilidir. Bununla beraber randevu alamama yahut ileri bir tarihe alma veya istenilen hastanede yatak bulamama gibi şikâyetler de hâlen yer yer devam etmektedir. Bu ve benzeri ihtiyacı karşılamak için yeterli personeli olan hastanelerin tam gün tam kapasite çalışması yerinde olacaktır.
Genel olarak sağlık sistemlerinin performans değerlendirmesinde sağlık hizmetine erişim, sunulan hizmetin uygunluğu, teknik yeterlilik, hasta memnuniyeti, tıbbi maliyetler ve temel sağlık göstergeleri, ortalama beklenen yaşam süresi, bebek ölüm hızı, anne ölüm hızı, hastalıklardan yaşanan ölümler gibi temel alındığı görülmektedir.
Hiçbir insan vicdanının ve yüreğinin dayanamayacağı, dünya üzerinde hiçbir kötülükle kıyaslanamayacak şekilde bir cani çetenin yenidoğan bebeklere insanın aklına getiremeyeceği, havsalasının alamayacağı yöntemleri kullanarak yavrularımıza kıyması, cinayet işlemesi bu katillere verilecek hiçbir ceza yüreklerimize soğutmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak konuyu büyük bir titizlikle takip etmekteyiz. Büyük bir hassasiyet ve kararlılıkla yargılama süreci devam ederken bu elim olayı fırsat bilip manipüle etmeye çalışan, Türk sağlık sisteminin itibarını, ciddiyetini zedeleyici ithamları ve suçlamaları doğru bulmuyoruz. Sağlık Bakanlığımız duruma zamanında ve tüm imkânlarıyla müdahil olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir ve sağlık hizmeti sunumunda tüm vatandaşlarını korumakta ve kapsamaktadır.
Doğumda beklenen yaşam süresi bakımından Türkiye'nin dünyadaki konumunun iyi durumda olduğu, özellikle yapılan sağlık harcamalarının yaşam süresine artı değer kattığı görülmektedir. Hasta memnuniyeti kapsamında ise Türkiye'nin durağan ve yavaşlayan bir konumda bulunduğu, sağlık harcamalarının son dönemde hasta memnuniyet oranını yükseltmede etkili olduğu görülmektedir. Sağlık sisteminin erişim ve kalite ayağında düşük de olsa gerileme olduğu, gerekli müdahalelerle bu konunun regüle edilebileceği aşikârdır. Hastalıkların önlenmesi, sağlıklı bir çevrenin yaratılması ve sonuçta tüm toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesi tüm hükûmetlerin öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır. Türkiye'deki sağlık hizmetlerinde basamaklı sağlık sisteminin daha aktif bir şekilde uygulanması sağlık sektörünün yükünü hafifletecektir.
Aile hekimliği kademesinin etkin bir şekilde hizmet vermesi sağlanmalıdır. Hekimler başta olmak üzere, hemşire, ebe gibi sağlık insan kaynağının ülke genelinde, bölgeler arasında ve sağlık tesisleri bazında dengeli ve ihtiyaca göre dağılımı sağlanmalıdır. Güçlenen aile hekimliği sistemiyle birlikte tam bir sevk sistemine geçilmesi, ikinci ve üçüncü basamak hastanelerde yığılmalara, acil ve öncelikli hastaların tedavi süreçlerinin aksamasına yol açmasının önüne geçebilecektir. Hastane idarelerinde sağlık işletmeciliği alanında eğitim almış bölüm mezunlarına öncelik verilmesi, etkili ve verimli sağlık yönetiminin sağlanması ve sağlık harcamalarının kontrolünde nitelikli insan kaynağını işlevsel kılacaktır. Ülkemizin yaşlanan nüfusu göz önüne alındığında, yaşlılara yönelik koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini, yaşlı sağlığı, geriatri ve palyatif bakım hizmetleri sunan merkezlerin sayısının artırılarak yaşlıların sağlık hizmetlerine erişimlerinin kolaylaştırılmasını önemli bulmaktayız.
Doğurganlık hızının artırılması, yaşlanan Türkiye için şimdiden dikkate alınması gereken öncelikler arasında olmalıdır. Türk sağlık sisteminin markalaşmasında ve uluslararasılaşmasında büyük bir öneme sahip olan sağlık turizmi, kamu ve özel sektör işletmelerinin kendi çabalarının yanı sıra ülke genelini kapsayacak bir markalaşma politikasıyla sağlık işletmelerinin faaliyetleri desteklenmelidir. Ülkemizin mevcut kapasitesinin dünyaya tanıtımını, bu alanda faaliyet gösteren sağlık kuruluşlarının yetki belgeleri ile aracı kuruluşların denetim mekanizmalarının güçlendirilmesini önemli bulmaktayız.
Kuruluşu bulaşıcı, karantina hastalıklarının yayılmasını önlemek temeline dayanan Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, hudut ve sahillerimizin halk sağlığı açısından güvenliğinin sağlanması, seyahat sağlığı, gemi sağlık denetim hizmetleri gibi önemli sorumlulukları yerine getirmektedir. Salgın hastalıkları iyi yönetmek, bunlardan daha geç ve en az şekilde etkilenmek, mücadele gücünü artırmak için Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğünün organizasyonunun daha da yaygınlaştırılması, beşerî ve beşerî olmayan kaynaklarıyla kriz yönetim planlarının güçlendirilmesi önem arz etmektedir.
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) sağlık bilim ve teknolojileri alanında ülkemize ve insanlığa hizmet etmek, planlı ve sürdürülebilir kalkınmaya destek sağlamak amacıyla kurulmuştur. TÜSEB'in kuruluş amacına uygun olarak, sağlık teknolojileri ve bilim alanında gerçekleştireceği araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle sağlık alanına ve Sağlık Bakanlığına bilimsel anlamda büyük katkı sunacağını öngörmekteyiz. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı, nitelik ve niceliksel altyapısıyla sağlık bilimine sunacağı katkılarla sağlık alanının TÜBİTAK'ı hâline getirilebilir. Türkiye'nin küresel bir ilaç, AR-GE ve üretim merkezi olması, ilaç ve tıbbi cihaz alanında rekabetçi konuma ulaşması önem arz etmektedir. Ayrıca, ilaç, teknoloji, aşı gibi üretim ve AR-GE çalışmalarıyla ülkemizin dışa bağımlılığını azaltmakta önemli rol üstlenebilir. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken 2025 yılı bütçemizin ülkemize ve aziz Türk milletine hayırlı olmasını diliyorum.