MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı.
MHP'li Yıldız'ın açıklaması şu şekilde;
CHP, Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 29'uncu maddesi ile Türk Ceza Kanunu'na eklenen 217/A maddesinin, Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasını talep etmişti.
Sırf ,halk arasında korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yaymak, suç olarak düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymayı suç olarak düzenleyen yasanın iptal istemini 8 Kasım Çarşamba günü genel kurulda görüşeceği duyurulmuştur.
Suç ve ceza politikasını belirlemek Anayasa Mahkemesi kararlarında sıkça ifade edildiği gibi kanun koyucunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirindedir.
Türk Ceza yasasında, kısım ve bölüm başlıklarının yanı sıra her maddenin kenar başlığı bulunmaktadır.
Yasa koyucu son yıllarda yasalaşan tüm metinlerde madde kenar başlıklarını kullanmak suretiyle bu konudaki iradesini sergilemiştir.
Bir kanun yalnız metni, noktası, virgülü ile değil, sistematiği ile ve dolayısıyla bu sistematiği belirlemede temel ögeleri oluşturan başlık, alt başlık ve kenar başlıkları ile birlikte yürürlüğe konulduğundan madde kenar başlıkları o maddenin yorum ve uygulanmasında gözetilmek zorundadır.
1924 Anayasası “yorum Kanunu’na” izin veriyordu. Kanunlarla ilgili ortaya çıkan belirsizlikleri gidermeye yönelik olarak yasa koyucu “yorum kanunu” çıkarırdı.
1961 ve 1982 anayasaları “yasama yorumuna” izin vermemiş ve yasama organının yorumda bulunması uygulamadan kaldırılmıştır.
Ceza kanunlarının yorum tekeli ceza hakimlerine bırakılmıştır. Hakim, yargı faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Soruna ölçülü, duygusallıktan uzak ve soğukkanlı yaklaşarak gerek metne bağlı dar yorumla,
Gerekse kanun koyucunun iradesini ortaya koyan amaca yönelik yorumla meseleyi çözmeye ve doğru sonuca ulaşmaya çalışacaktır.
AYM kararları gücünü, bir başka hukuki merciin denetiminden geçmeyecek olmasından, herkesi bağlayıcı olmasından değil, yetkin ve tutarlı hukuki gerekçelerden almalıdır.
Hukuk kuralı uygulayıcının elinde değişmemelidir. Yalan haberi kasıtlı olarak üretme ve yayma eylemi, bireysel ve toplumsal iradeye ve vatandaşların gerçek bilgiye ulaşma imkanını engelleyen ciddi bir tehdit olduğu gerçeği unutulmamalıdır.