Politika

MHP'li Öztürk: Gerçekleştirdiğimiz bu düzenlemeyle temel hak ve özgürlükler güvence altına alınacak

MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, "Gerçekleştirdiğimiz bu düzenlemeyle temel hak ve özgürlükler güvence altına alınacak, böylece kişilerin hukuka ve devlete olan güveni artacaktır.'' dedi

MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde TBMM'de konuştu.

MHP'li Öztürk'ün açıklaması şu şekilde;

Dün, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 101’inci yılını büyük bir coşkuyla kutladık. İnanıyorum ki daha yüzyıllar boyunca hür ve müstakil Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında, ay yıldızlı, al bayrağın gölgesinde bir ve beraber yaşamaya devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletinin azim ve inancıdır. Türkiye Cumhuriyeti, kanla kazanılmış, ebedi vatandır. Türkiye Cumhuriyeti, devlet olma kudretinin iftiharıdır. Türkiye Cumhuriyeti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsızlık anıtıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin 101'inci kuruluş yıl dönümünü bir kez daha kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Millî Mücadele kahramanlarımızı ve mukaddesatımız için canını vermiş tüm şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum.

Devlet düzenini, toplum hayatını ve halk bağlamında bireylerin güvencesini kapsayan ve şekillendiren hukuki kaideler, gelişen ve değişen çağın şartlarına uygun olarak tanzim edilmeye çalışılmaktadır. Bu anlamdaki çalışmaların motivasyon kaynağı ise hukukun üstünlüğü ilkesidir. Toplum hayatının her alanında değişen şartlara bağlı olarak hukuk da aynı doğrultuda kendini yenilemiş, bu bağlamda güncelliğini korumayı amaçlamıştır. Dolayısıyla kişiler, toplumlar ve milletler nazarında hukukun üstünlüğünde mutabık kalmak yerelde ve genelde erişeceğimiz huzurun en önemli adımıdır. Türk milleti bu adımı çağlar öncesinden atmış ve geleceğe de yine bu hukuki adımlarla yürümektedir. Son yıllarda yapılan yargı reformu da bu düşüncemizi destekler niteliktedir. Yargı alanında yapılan değişiklikler ve gelişmelere rağmen, ilerleyen sistemin daha da sağlıklı yürümesi için yeni düzenlemeler yapılmasına yönelik ihtiyaç güncelliğini muhafaza etmektedir. Demokratik toplum düzeninin temini için yapılacak bu husustaki her türlü çalışma desteklemeye ve katkı sunmaya muhtaçtır. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak da bizler yüce Meclisin çatısı altında Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesini gözeterek ve hukukun üstünlüğünü önceleyen bir anlayışla çalışmalara katkı sunmayı önemli bir görev ve sorumluluk olarak gördüğümüzü ifade etmek isterim. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesi, sistemin şeffaflığının artırılması, yargısal süreçlerin basitleştirilmesi, adalet hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması, savunma hakkının güçlendirilmesi ve makul sürede yargılama hakkının daha etkin korunması gibi konularda yapılan ve yapılacak olan bütün çalışmalarda vatandaşlarımızın hukuk sistemine olan güvenini artıracağına ve bu anlamda toplumu daha da huzura kavuşturacağına olan inancımız pekişmektedir.

Hukuk durağan değil, dinamik bir olgudur. Toplum hayatında karşılık bulan her türlü yeni gelişmenin hukuki bir karşılığının olması, toplum düzeninin devamlılığı açısından bir mecburiyettir. Bu anlamda bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin daha müreffeh bir duruma gelmesi için, varsa hukuki boşlukların doldurulması, eksikliklerin giderilmesi ve çağın şartlarına uyum sağlanması adına yeni düzenlemelerin yapılması da bir zorunluluktur. Bu zorunluluğu sorumluluk olarak görmek ise geleceğimizi inşa etmenin sorumluluğuyla aynı anlamı ifade etmektedir. Geleceği tasarlamak elbette bir öngörü meselesidir. Binlerce yıllık devlet tecrübesine sahip olan Türk milleti bu öngörüyü sağlayacak yetkinliktedir. Pırıl pırıl gençlerimiz de bu anlamda bizlere umut vermektedir.

Geleceğe yön verecek teknolojiyle birlikte özellikle bilişim alanındaki gelişmelerin yaygınlaşmasına bağlı olarak suç unsuru da artmaktadır. Özellikle dolandırıcılık suçuna karşı bilişim hukuku kapsamında güncel düzenlemelerin yapılması, suçu önleyici ve caydırıcı tedbirlerin alınması yerinde olacaktır.

Diğer taraftan, millî ve manevi değerlerimize yönelik hakaretlerin, aile ve toplum hayatımıza uygun olmayan davranışların sosyal medya aracılığıyla yaygınlaşması da karşımızda büyük bir sorun olarak durmaya devam etmektedir. Yine bu hususta da hukuki boşluk bırakmayacak şekilde ihtiyaç duyulan düzenlemelerin de ivedilikle yapılması gerekliliğidir.

Ülkemizde ilgili kurumların takip etmesi gereken en önemli konulardan bir diğeri de bağımlılıktır. Birer bataklık olarak gördüğümüz gerek kumar bağımlılığı gerekse uyuşturucu bağımlılığına karşı hukuki zeminde yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesi de hayati bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Sanal kumar bu anlamda bu bataklıklardan sadece bir tanesidir. Yeri geldikçe ifade ettiğimiz üzere, bilişim çağında internet kullanımının artması bazı olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. İnternet ortamında rahatlıkla erişilebilen platformlar üzerinden oynanan kumar oyunlarına karşı güncel hukuki düzenlemeler yapılmalı. Maddi zarardan ailenin dağılmasına, hatta intihara kadar varan sonuçları da göz önünde bulundurduğumuzda konuyla ilgili güncel yasal düzenlemelere ihtiyaç acildir.

Diğer bir bataklık ise uyuşturucu kullanımıdır. Türkiye'de tahminî 1,5 milyon madde bağımlısının olduğu ifade edilmektedir. Bunun yanında davranışsal bağımlılıkları olanlar ve bağımlı ailelerini de rakama dâhil ettiğinizde yaklaşık 20 milyon kişi bağımlılığın etkileriyle, yıkıcılığıyla yüz yüze, karşı karşıya durmaktadır. Bağımlılıkla mücadelenin en önemli ayağı önleme çalışmasıdır. Zira bir yandan bağımlılığın gelişmesinden sonra yapılan tedavi sürecinin güçlük içermesi, diğer yandan bağımlı olan kişilerin hırsızlık, gasp, şiddet gibi farklı suçları işlemesi kişisel ve toplumsal yıkıcılığa neden olmaktadır dolayısıyla uyuşturucu bağımlılığıyla ilgili önleyici tedbirlerin alınması bu aşamada son derece elzemdir.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, diğer çalışmalar gibi hukuk sistemimizin gelişmesi ve değişen şartlara bağlı olarak toplum ihtiyacını karşılayabilmesi açısından son derece mühimdir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Adalet Bakanlığımızın bu husustaki faaliyetlerini yakinen takip etmekteyiz; gerekli gördüğümüz yerlerde eleştirilerimizi ve önerilerimizi de sunmaktayız. Bu anlamda Adalet Bakanlığı personelimizin temelini ve yekûnünü oluşturan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü personelini de kapsayacak şekilde tüm personele yönelik adalet hizmetleri sınıfının oluşturulması en temel ve haklı bir talep olarak karşımızda durmaktadır.

Yine, Bakanlık personelimizin haklı bir talep olarak maaş promosyonu anlaşması için bir güncelleme yapılması, adalet hizmetlerinin etkin bir şekilde gerçekleşmesi için gereklidir.

Adalet Bakanlığı personellerinin dile getirmemiz gereken bir diğer talebi de toplu sözleşme sürecinde diğer kurumlardaki müdürlere ve şube müdürlerine verilen 20 puanlık tazminat oranı, adliyede çalışan yazı işleri müdürü, idari işler müdürü, icra müdür ve yardımcıları ile Yüksek Seçim Kurulunda çalışan seçim müdür ve yardımcılarına verilmediği, bu anlamda Yüksek Seçim Kurulunda müdür ve müdür yardımcılarının da tazminat oranında 20 puanlık artış yapılması gerektiği bir beklenti olarak karşımızda durmaktadır. Sayın Bakanlık bürokratlarının bu konuda Sayın Bakanın bunu sağlanması için bir öncü olmalarını arzu etmekteyiz.

Diğer taraftan, fazla çalışma, mesai ücretinden faydalanamayan Bakanlık icra personellerinin fazla çalışma ücretinden faydalanması gerektiği kanaatindeyiz.

Yine, bir öneri olarak Adalet Bakanlığı Merkez teşkilatındaki memurların da adalet tazminatından faydalanması, Anayasa Mahkemesine verilen yüksek yargı tazminatının Danıştay, Sayıştay, Yargıtay personeline de verilmesi, personellerin yaşadığı mağduriyeti giderecek, refah seviyelerini yükseltecektir.

Yine, ayrıca, yol ücreti desteğinin sadece 4 büyükşehirdeki personele ödendiği bilinmektedir. Faydalanamayan personele de yol ücreti desteğinin aynı şekilde ödenmesi faydalı olacaktır.

Hâkim ve cumhuriyet savcılarımızın iş yükündeki artış malumlarınız olduğu üzeredir. Nitelikli yardımcı personel bu anlamda işlemlerin daha da hızlanması adına artırılmalıdır. Hâkim ve cumhuriyet savcılarımızın mesleki yetkinliğinin geliştirilmesi için mesleki eğitime son derece önem verilmelidir. 24 Aralık 2017 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca yüksek mahkeme üyelerine sağlanan sağlık giderlerinin karşılanması imkânı, en azından birinci sınıf hâkim ve savcılara da tanınmalıdır. İstanbul ve Ankara gibi, İzmir gibi büyük şehirlerimizde lojmanda ikamet etme imkânı bulamayanların yüksek kira bedelleri nedeniyle ekonomik olarak son derece zorda kaldıkları bir aşikârdır. Büyükşehirlerde görev yapanlara kira yardımı sağlanması ve lojman sayısının da artırılması bu anlamda önemli bir ihtiyacı karşılayacaktır. Ayrıca, uluslararası havacılık kuralları gerekçe gösterilerek hâkim ve cumhuriyet savcılarımızın genel idari kolluk veya özel güvenlik görevlileri tarafından elle aranması gibi iç hukuk normlarımızla bağdaşmayacak uygulamaların bulunduğu bilinmektedir. Hâkim ve cumhuriyet savcılarımızın yüksek kamu görevlisi olduğu da nazara alınarak özellikle havaalanlarında VIP bölümlere giriş çıkış yapabilme imkânının sağlanması gerektiği kanaatindeyim. Yine, bir öneri olarak Adalet Bakanlığı merkez teşkilatında görev yapan memurların da adalet hizmetleri tazminatından faydalanmalarının sağlanması bir mağduriyeti giderecektir. Değinmek istediğim bir başka husus ise Yargıtay ve Danıştay üyelerinin görev süreleriyle ilgilidir. Bilindiği üzere, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin yasal görev süresi 12 yıldır. Yüksek mahkeme üyelerinin görev tecrübesinin kurumsal kimliğe olumlu etkisi göz önünde bulundurulduğunda, bu yasal sürenin kaldırılması veya uzatılması ya da 65 yaş gibi bir sınır belirlenmesinin daha doğru olacağı kanaatini belirtmek isterim. En azından, bu anlamda Yargıtay üyesi seçerken daha ileriki yaşlarda, mesela, 50 yaş gibi yaşlarda veya ona yakın yaşlarda Yargıtay üyesi seçildiğinde on iki yıllık görev süresinin 65 yaşına kadar olan dilimi kapsayacağı düşünüldüğünde bunun üye seçerken dikkate alınması gerektiği kanaatini taşımaktayız.

Yine, hâkim ve savcılarla aynı eğitimi almalarına rağmen mesleki risk bakımından benzer özellikleri bulunan kamu avukatlarının özlük haklarının ve maaşlarının iyileştirilmesi gerektiği yine önerilerimiz arasında yer almaktadır.

Bir başka husus, sesli ve yazılı görüntü, iletiyle hakaret suçlarının ön ödeme kapsamına alınmasının temelinde mezkûr suçun adliyelerde oluşturduğu aşırı iş yükü ve haksız kazanç noktasında oluşan istismar algısı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu yeni düzenleme bu alanda çalışan meslektaşlarımızın mevcut dosyalarındaki emek, mesai, maliyet kaybına neden olacak, telafisi çok güç boyutlara ve zararlara ulaşmasının yanı sıra avukatlar bu alanda el çekeceği için suçun takibi de fiilen namümkün hâle gelecektir. Bu anlamda, cumhuriyet savcılıklarının ön ödeme önerisi ekranına ve davetine kendisini vekille temsil eden müşteki lehine soruşturma vekâlet ücretinin eklenmesi yahut şüpheliye çıkartılan ön ödeme önerisindeki soruşturma giderlerinin bir unsurunun da avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinde soruşturma vekalet ücreti olduğunun yasal düzenlemede belirtilmesi meslektaşlarımızın dosyalardaki emeğinin karşılığını alması bakımından yerinde olacaktır. Değerli milletvekilleri, ülkemizin yaşadığı birçok sıkıntıda ipi ilk göğüsleyen hâkim ve savcılarımız özellikle 15 Temmuz hain darbe girişimini duydukları ilk andan itibaren görevlerinin başına koşmuş, yasaların kendilerine tanıdığı yetkiyi vakit kaybetmeksizin kullanmışlardır. Türk milletinin bağrından çıkmış Türk yargısı en zor zamanlarda Türk milletinin yanında durmuştur. Bu noktada 2015 yılında kurulan Yargıda Birlik Derneğinin çalışmalarının da hakkının teslim edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak evet oyu vereceğimiz görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle birlikte Türk hukukunda önemli değişiklikler meydana gelmektedir. Bu değişiklikler de toplumsal ve gündelik hayatımızı hiç şüphesiz etkileyeceklerdir. Gerçekleştirdiğimiz bu düzenlemeyle birlikte temel hak ve özgürlükler güvence altına alınacak, böylece kişilerin hukuka ve devlete olan güveni artacaktır. Kanun teklifinin getirdiği önemli konulardan bir tanesi ara buluculuk kurumunun güçlendirilmesine yöneliktir. Mahkemelerin iş yükünü hafifletmeyi amaçlayan, bu hizmette çalışma şartı olarak getirilen en az beş yıllık tecrübe kriteri niteliğin artması adına son derece önemlidir. Yine, teklifle birlikte uyuşmazlıkların giderilmesi için çalışan uzlaştırıcıların yalnızca hukuk fakültesi mezunu olma şartı yerinde ve isabetli bir düzenlemedir. Uzlaştırıcıların hukukçu olması uyuşmazlıkların daha hızlı ve doğru bir şekilde çözüme kavuşmasını sağlayacaktır. Toplum için aile neyse adalet için de barolar onu muhteva etmektedir. Hâl böyleyken baroların çeşitliliği hukuk sistemimizi olumlu yönde etkilemiş ancak baroların ekonomik durumunu da düzenleyecek gelişme bu teklifle hayata geçecektir.

3’üncü maddede yaptığımız düzenlemeyle, birden fazla baronun bulunduğu illerde yüzde 30’luk tespit edilecek tutar barolar arasında eşit dağıtılacaktır.

Hakim ve savcı yardımcılığının sınavının kapsamına milletlerarası hukuk ve milletlerarası özel hukuk eklenmektedir. Böylelikle bu sınava gireceklerin yetkinliği ve kapasitesi artırılacaktır.

Tüm bu düşünceler ışığında Milliyetçi Hareket Partisi olarak hukuki zeminde yapılan çalışmalara hassas bir yaklaşım sergilediğimizi ifade etmek isterim. Bu doğrultuda, Türk hukuk sistemine katkı sunan tüm çalışmalara sonuna kadar destek vermiş, bu konuda yine anlayışla hukuk alanında iyileştirme sağlayacak çalışmaları ve teklifleri getirmiş bir parti olduğumuzu da belirtmek isterim.

{ "vars": { "account": "G-E1EN649QR9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }