Özdemir, özellikle Halk TV başta olmak üzere bazı medya kuruluşlarında görev yapan gazetecilerin, yolsuzluk soruşturmasını etkilemeye çalıştığı ve kamuoyunu yanıltan dezenformasyon içerikli yayınlar yaptığını ifade etti. Bazı gazetecilerin suç örgütlerinden maddi kazanç sağladığına dair şüphelerin bulunduğunu ifade eden Özdemir, devam eden yolsuzluk soruşturmasının medya kuruluşları ve gazetecileri de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini söyledi.
İsmail Özdemir’in yaptığı açıklamanın tamamı;
“İstanbul’da oluşturulan bir yolsuzluk şebekesinin faaliyette olduğu ve bazı CHP’li belediyeler üzerinden kamuyu zarara uğrattıkları Beşiktaş belediyesine yönelik başlatılan hukuki süreçle ortaya çıkmıştır.
Bu yolsuzluk şebekesinin Beşiktaş belediyesi haricinde İstanbul’da başka belediyeler ve belediye başkanları ile suç ortaklığı yapıp yapmadıkları hususu bir yana, konunun medyayı ilgilendiren boyutu üzerinde de hassasiyetle durulmalıdır. Sözde muhaliflik kisvesi altında adeta tetikçilik yapan kimi gazeteci görünümlü şahısların, başta Halk Tv ekranları olmak üzere bazı mecraları kendilerine mesken tuttukları ve bu yayın grupları üzerinden malum hukuki soruşturmaları etkilemenin yanında, yalan be yanlışlarla dolu bir yayın politikasıyla, maksatlı olarak toplumu aldatmaya yönelik faaliyetler yürüttüğü kamuoyunun malumudur.Bahse konu olan meselede suç örgütlerinden maddi kazanç sağlayan bazı gazetecilerin, bunun karşılığında dezenformasyon yapması, böylelikle hukuka güveni sarsıp sokak çığırtkanlığına bürünmelerine dair bazı şüpheler bu sebeple akıllara gelmektedir. Dolayısıyla yolsuzluk soruşturmasına muhatap belediyelerle ilgili devam eden soruşturmaların, mutlak suretle gazeteciler ve medya kuruluşlarını da kapsayan bir mahiyette ele alınması, toplumda oluşan makul şüphelerin giderilmesi için önem arz etmektedir. Şayet böyle bir durum söz konusuysa, yolsuzluğa bulaşan belediyelerden nemalanan sözde gazeteciler kimlerdir ve aynı kapsama giren medya kuruluşları da var mıdır? Bu sualin cevap bulması, basın etiği ve ahlakının korunmasının yanı sıra, toplum huzuru açısından da oldukça değerlidir.”