MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir,  Türkiye ile Azerbaycan Arasında Doğal Gaz Alanına İlişkin İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi üzerinde konuştu.

MHP'li Özdemir'in açıklamaları şu şekilde;

Muhterem milletvekilleri, Türkiye ile kardeş ülke Azerbaycan arasındaki ilişkiler “tek millet iki devlet” anlayışıyla her geçen gün daha da ileri bir seviyeye taşınmaktadır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tebrik telefonu MHP Lideri Devlet Bahçeli'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tebrik telefonu

Tarihsel bağlarımızla şekillenen ve birbirinden ayrılması düşünülemez iki devletin çok geniş sahaları kaplayan işbirlikleri hem Türkiye hem de Azerbaycan’a önemli kazanımlar sağlamaktadır.
1990’lı yılların başından itibaren ülkemiz ve Azerbaycan arasındaki enerji alanındaki iş birliği giderek derinleşmiş daha da stratejik bir anlamı ifade etmeye başlamıştır.

Azerbaycan’ın Şah Deniz-2 sahasından çıkarılan doğal gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımak amacıyla inşa edilen ülkemiz ve Azerbaycan arasındaki enerji iş birliğinin en önemli projelerinden birisi olan 1841 kilometrelik Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi yani TANAP 2018 yılında faaliyete başlamıştır.
Yıllık 16 milyar metreküp doğalgaz taşıma kapasitesine sahip olan TANAP’ın bu kapasitesinin önümüzdeki süreç içerisinde 31 milyar metreküpe çıkarılması hedeflenmektedir.
2023 yılında TANAP üzerinden ülkemize 10,2 milyar Avrupa’ya ise 12 milyar olmak üzere toplamda 22,2 milyar metreküp doğal gaz akışı sağlanmıştır.

2018’den günümüze kadar TANAP üzerinden taşınan Doğal gaz miktarı ise 62 milyar metreküpü geçmiş durumdadır.
Türkiye ile Azerbaycan’ın sürekli olarak gelişmeye açık enerji ortaklığı her iki ülkeye önemli çıkarlar sağladığı gibi hem Avrupa hem de küresel enerji denkleminin en etkili aktörlerinden birisi haline gelmiştir.

Türkiye üzerinden Trans Adriyatik Boru Hattı yani TAP’a bağlanarak Avrupa’ya doğal gaz akışı sağlayan TANAP kıta ülkelerinin enerji arzı çeşitliliği ve güvenliği açısından da önemli bir yere sahiptir.

2022 yılından beri devam etmekte olan Rusya-Ukrayna Savaşı gıda, ticaret, ekonomi, güvenlik gibi pek çok alanı etkilerken özellikle de karşılıklı yaptırımlar neticesinde Rusya’nın doğal gaz kartını oyuna sürmesiyle enerji arzı güvenliğinin ne deli önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Rusya’nın doğal gazı kesmesinin ardından bu ülkeye ciddi bağımlılığı olan Avrupa ülkeleri enerji temini konusunda önemli sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır.

Bu durum Avrupa’yı güvenli rotalar ve yeni tedarikçi arayışı içerisine sokmuş, böylesi bir ortamda en güvenli rota ve ortak olarak Türkiye ön plana çıkmış, TANAP’ın önemi daha da artmıştır.

Türkiye ve Azerbaycan arasında kardeşlik temeliyle yapılan enerji alanındaki iş birliği ülkelerimiz açısından önemli kazanımlar sağlarken küresel enerji bağımsızlığı, arz güvenliği ve ekonomik rekabet anlamında da jeopolitik avantajları beraberinde getirmektedir.
Türkiye’nin sahip olduğu doğudan batıya, kuzeyden güneye enerji akışını yönlendirebilen kritik coğrafi konumuyla beraber Azerbaycan ile yürütülen iş birliği, bizi sadece transit bir ülke olma konumundan çıkarıp bir enerji merkezi haline gelmemizde de önemli bir potansiyeli oluşturmaktadır.

Türk dünyasını fiziki olarak bütünleştirecek olan Zengezur Koridoru’nun açılmasıyla beraber de Türk devletlerinin ortaya koyduğu bu müspet anlayış küresel ve bölgesel enerji denkleminin en belirleyici unsuru haline gelecektir.

Azerbaycan ile Türkiye arasında doğal gaz alanındaki mevcut iş birliğinin geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi maksadıyla 14 Mayıs 2024 tarihinde İstanbul’da imzalanan anlaşmanın meclisimizde onaylanması, ülkelerimizle beraber tüm Türk devletleri açısından olumlu bir gelişme olacak ayrıca küresel ve bölgesel enerji ticaretinin de insanlığın lehine evrilmesine temel hazırlayacaktır.
 
Sayın Başkan,
Saygıdeğer Milletvekilleri,

İçerisinde bulunduğumuz dönemde yaşanan küresel gelişmelere bakıldığında neredeyse 100 yıllık aranın ardından, üstünlük mücadelesinde önde gelen devletlerden bazılarının topraklarını genişletme hamlelerine başladıkları açıkça görülmektedir.

Rusya’nın Ukrayna’nın Kırım ve yine bu ülkenin Azak denizi kıyı şeridinde bulunan sahaları işgali bunun belki de ilk adımı olmuştur.

Ardından Çin’in, tek Çin politikası dâhilinde Tayvan üzerinde hak iddia etme girişimine yönelik gayretleri kendisini göstermiştir.
Gelinen aşamada ise ABD’de göreve gelen Trump, açıkça Kanada ve Grönland ile Meksika’nın kuzey bölgelerini ele geçirmeye yönelik hesaplar içerisinde olduğunu ilan etmiştir.
Bu çabalara Gazze’yi İsrail’e vermeye yönelik işgal senaryoları da eklenmiştir.

Dolayısıyla cin artık şişeden çıkmıştır ve dünyanın eskisi gibi olamayacağı görülmüştür.
Sıcağı sıcağına yaşanan gelişmeler tüm insanlığı hızla tüm yer küreye ve her kıtaya yayılabilecek eşi benzeri görülmemiş ülkeler arası bir hesaplaşmanın vuku bulacağına işaret etmektedir.

Daha açık bir ifade ile yeni bir dünya savaşının yaşanması ihtimali birkaç yıl öncesine göre birkaç kat artmıştır.

Bu koşullarda Türk Dünyasının her alandaki ortaklık şuuru ve eylem birliğini geliştirmesi elzemdir.

Güvenlikle alakalı vasat bulan gelişmelere bakıldığında sınırların değiştirilme hamlesi açıkça kendisini belli etmişken, her ne kadar hiçbir ülke ve tarafa karşı kurulmadığı ifade edilse de, kendi egemenliği ve toprak bütünlüğünü koruyabilmek için Türk Devletleri’nin ortak bir savunma anlayışı geliştirebilmeleri ve ortak bir odu kurmaları zorunlu hale gelmiştir.

Diğer yandan küresel gerginliklerin nüksettiği bir başka saha olan ekonomi alanında da buhranın etkisini arttırdığı malumdur.

Karşılıklı ve maksatlı olarak birbiri ile rekabet halinde olan ülkelerin yine birbirlerine karşı uygulamaya koydukları ekonomik yaptırımlar yahut ilave gümrük vergileri küresel ekonomiyi çok ciddi ölçüde sarsmaktadır.

Bu durum birbirine karşı ekonomiyi silah olarak kullanan ülkeleri etkilemekle kalmamakta, diğer ülke ekonomilerini de tahrip yaratma boyutunda etkilemektedir.

Mevcut küresel koşullarda üretimin birbirine bağlı olduğu gerçeği göz önüne alındığında, ekonomi ve dolayısıyla tedarik zinciri ile ilgili yaşanabilecek olumsuz senaryolara karşı da Türk Devletleri’nin ortaklık anlayışını geliştirmeleri gerekir.

170 milyona yaklaşan nüfusu ile dinamik bir yapıya sahip olan Türk Devletleri Teşkilatı’nın toplam milli geliri 1,5 trilyon dolar seviyesindedir.
Buna karşın üye ülkelerin kendi aralarındaki ticareti ise sadece 42 milyar dolar seviyesinde kalmaktadır.

İki rakam birbiri ile mukayese edildiğinde arada çok ciddi bir uçurum vardır.
Bir an evvel Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin kendi aralarındaki ortak ticareti artırmaları, hem teşkilatın hem de üye ülkelerin geleceği açısından stratejik öneme sahiptir.

Bu saikle Türk Devletleri arasında ortak pazar kurulması ve ortak ticaret ağının geliştirilmesi gereklidir.

Belirsizlik ve güvensizliğin arttığı 21. Yüzyılın ikinci çeyrek döneminde üçüncü ve nihai olarak yine Türk Dünyası’nın birbirinin hak ve hukukunu, kendi hak ve hukuku olarak görerek hareket etmeleri de elzemdir.
Güç birliktedir.

Türk Dünyası her meselede bir ve beraber olunca aşamayacağı bir meselesi asla olamaz.
Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, çok uluslu yapılarda ve diğer ikili ve çoklu alanlarda her Türk Devleti’nin bir diğer Türk devletinin hak ve menfaati ölçüsünde tavır benimsemesi ve bu anlayışın yönetim düzeyi ile beraber toplumsal düzeye de yayılması hepimiz açısından ortak kader birliğini tesis edebilecektir.

Bunun için Türk Devletleri’nin ortak diaspora kurmaları da öncelikli eylemlerimiz arasında yer almalıdır.

Nihai olarak ortak savunma ve ordu, ortak pazar ve ticaret ile ortak diaspora kurulması yolunda Türk Dünyasına örnek olacak modeli Türkiye ve Azerbaycan birbirleri arasında geliştirmeyi başarmıştır.

Şimdi bu anlayışın Türk Devletleri Teşkilatı’na bütünüyle yaymak üzere sistemli ve stratejik şekilde çalışmaların yapılmasına ve sonuç alınmasına ihtiyaç vardır.

Bu vesileyle sözlerime son verirken ilgili anlaşmaya Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu yönde oy vereceğimizi belirtiyor, 33. Yıl dönümünde Hocalı Soykırımında şehit olan tüm soydaşlarımızı rahmetle yâd ediyor, Gazi meclisimizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Editör: Haber Merkezi