Politika

MHP'li Ersoy: MHP'nin topluma sunduğu üreten ekonomi programının temel unsurlarından biri de hakkaniyetli paylaşımdır

MHP Kayseri Milletvekili Mustafa Baki Ersoy, sermaye piyasalarının gelişimi açısından son dönemde önemli mesafeler kaydedildiğini, yatırımcıların piyasalara olan ilgisi ve talebinin arttığını söyledi. Ersoy, şunları ifade etti:

MHP Kayseri Milletvekili Mustafa Baki Ersoy, TBMM Genel Kurulunda Hazine ve Maliye Bakanlığının 2024 yılı bütçesi üzerinde konuştu.

MHP'li Ersoy'un açıklaması şu şekilde; 

Türkiye Yüzyılı’nda her alanda daha güçlü, gelişmiş, refah seviyesi yüksek ve tüm vatandaşlarıyla mutlu ve huzurlu bir ülke olmamız dileklerimle cumhuriyetimizin yüzüncü yılının bütçesinin ülkemizin kazanımlarını daha ileriye taşıma yolunda katkıda bulunmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, millî mücadelemizin şehit, gazi ve tüm kahramanlarını rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.

Bugün Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı bazı kuruluşlarımızın bütçeleri üzerine konuşma yapacağım. Sağlıklı bir ekonomik ve sosyal yapının oluşması, işleyişi için bu 5 kurumun görülmez el nitelikli işlevleri hayati derecede önemlidir. Bu kurumlarımızın hepsi ekonomideki kaynakların adaletli ve hakkaniyetli bir biçimde dağılımını sağlayacak ya da adaletsizlikleri ve hakkaniyetsizlikleri önleyecek yüksek görevlere sahiptir. Kısacası, hakkaniyetli paylaşımın kurumsal yapı taşlarıdır. Milliyetçi Hareket Partisinin topluma sunduğu üreten ekonomi programının temel unsurlarından biri de hakkaniyetli paylaşımdır. Bu nedenle Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kurumlarımızın işlevlerini çok önemsiyor ve başarılı olmalarını istiyoruz.

Türkiye olarak banka temelli bir finansal sisteme sahibiz. Ülkemizde ekonomik faaliyetlerin önemli bir kısmının finansmanı bankalardan sağlanmaktadır. Bankacılık konusunda Türkiye önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Özellikle 2001 yılında 57'nci Hükûmet döneminde mali piyasalarla ilgili, bankacılıkla ilgili yapılan düzenlemelerin gerçekten daha sonraki dönemlerde finansal krizlerde ciddi bir kalkan oluşturduğu hepimizin malumudur. Türk bankacılık sektörü kurumsallaşmış yönetim anlayışı, güçlü mali yapısı, kalifiye insan kaynağıyla ekonomimizin önemli istikrar unsurlarından bir tanesidir. Ekonomik gelişme ve kalkınma, bankalarımızın ve kredi piyasamızın etkin bir şekilde çalışmasıyla sağlanabilecektir. Bankacılık sektörünün etkinliğini sürdürmesinin ilk unsuru da bankaların finansal sağlamlığının korunmasıdır. Bu amaçla sermaye yeterliliği, likidite, kârlılık başta olmak üzere finansal sağlamlık göstergelerinin uluslararası kabul görmüş düzeylerinin üstünde kalması büyük önem taşımaktadır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve söz konusu kanuna ilişkin alt düzenlemeler sektörün finansal açıdan son derece sıkı bir şekilde denetimine ve gözetimine imkân sağlamaktadır.
Türk bankacılık sektörü, küresel belirsizliklere rağmen son bir yıllık dönemde yaklaşık yüzde 60 oranının üzerinde büyüme kaydederek finansal sisteme ve ekonomiye katkısını sürdürmüştür. Günümüzde bankacılık sektörünü yeniden şekillendiren 2 olguyla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi, bankacılığın ve diğer finansal hizmetlerin giderek artan şekilde dijitalleşmesidir, hem dünyada hem de ülkemizde bankalar uzun zamandır pek çok hizmetini dijital kanallardan sunmaktadır. Son yıllarda ortaya çıkan finansal dijitalleşme yaklaşımı bankacılık faaliyetlerini şubesiz banka, servis modeli bankacılığı ve açık bankacılık uygulamalarıyla farklı bir boyuta taşımaktadır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu da ülkemizde dijital bankaların ve servis modeli bankacılığının mevzuat altyapısını tesis etmiş bulunmaktadır.

Bunların yanı sıra, dijitalleşme sektördeki kuruluş sayısını artırarak, mevcut kuruluşların faaliyetlerini genişleterek rekabeti artırıcı bir etki de yaratmaktadır. Ayrıca, rekabet artışının sektörde verimliliği yükseltme, inovasyonu teşvik etme ve müşteri maliyetlerini düşürme gibi etkileri olmakla birlikte çeşitli riskleri de beraberinde getirme potansiyeli bulunmaktadır. Bu nedenle, dijital finansal hizmetler için finansal denetimin yanında bilgi teknolojileri güvenliği konusunda da yeni denetim süreçleri gerekmektedir. Tüm bu gelişmeler çerçevesinde BDDK dijital bankaların ve geleneksel bankaların dijital faaliyetlerinin etkin denetimini ve gözetimini önemli bir öncelikli konu olarak ele almaktadır.

Bankacılık sektörünün gündemde olan bir diğer konusu ise yeşil ekonomik dönüşüm ve bu dönüşümün finansmanıdır. BDDK ülkemizde yeşil bankacılığın geliştirilmesi için gerekli yol haritasını Sürdürülebilir Bankacılık Strateji Planı’yla belirlemiştir. Söz konusu plan kapsamında bankacılık sektörü için geçici yeşil taksonomi sunan Yeşil Varlık Oranı Tebliği’yle, iklimle bağlantılı finansal risklerin etkin yönetimine ilişkin rehber taslağı kamuoyunun görüşlerine açılmış durumdadır.

Bu etkin ve çağı yakalayarak gelecek vaat eden faaliyetleri yürüten Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumunun 2024 bütçe büyüklüğü 4 milyar 409 milyon Türk lirası olarak öngörülmüştür.

Sermaye piyasalarımızın gelişimi açısından son dönemde oldukça önemli mesafeler kaydedilmiş, yatırımcıların piyasalarımıza olan ilgisi ve talebi artmıştır. Bunda elbette dijitalleşmenin kaynaklara hızlı erişim imkânlarının da rolü büyüktür. Piyasamızda arz tarafında da olumlu gelişmeler görülmektedir. Şirketlerin piyasa bazlı finansman modellerine ilgisi artmış, halka arzlar ve çeşitli sermaye piyasası araçları yoluyla finansman sağlanmasında büyük hareketlilik yaşanmıştır. 2022 yılında 40 şirketin toplam 19,3 milyar Türk lirası tutarındaki halka arzı gerçekleşmiştir. 27 Ekim 2023 tarihi itibarıyla halkı arzı tamamlanan 43 şirket piyasadan toplam 61,6 milyar TL fon sağlamıştır. SPK’nın görev ve sorumluluk alanında 643 adet halka açık şirket bulunmaktadır. Cumhuriyetimizin 2'nci yüz yılına girerken piyasa katılımcılarının ihtiyaçlarını ve uluslararası gelişmeleri yansıtacak şekilde sermaye piyasası mevzuatı düzenlemelerle güncel tutulmaya çalışılmaktadır. Özellikle finansal teknolojiler, dijitalleşme ve sürdürülebilir finans gibi temaların yanı sıra girişim sermayesi finansmanı öncelikli gündem arasında bulunmaktadır. Sermaye piyasalarımızın hızlı büyüme göstermesi ve yatırımcı sayısının ciddi anlamda artması karşısında finansal okuryazarlık seviyesinin artırılması gerekmektedir. SPK, bu yıl ülkemizi derinden etkileyen büyük deprem felaketi sonrasında kentsel dönüşüm ve afet yönetimine finansal ihtiyacı dikkate alarak gayrimenkul finansmanında yeni modeller üzerinde de çalışmaktadır. Bu anlamda, gayrimenkul proje fonu ve yeni nesil gayrimenkul sertifikası gibi çalışmalar Kurum tarafından hâlihazırda sürdürülmektedir. Kurula yapılan başvuru süreçlerinde etkinliği artırmak ve süreleri kısaltmak için e-başvuru sistemi projesi hayata geçirilmiştir SPK'nin gözetim ve denetiminin altında 376 adet emeklilik yatırım fonu, 1.803 adet yatırım fonu, 82 adet yatırım ortaklığı, 60 adet portföy yönetim şirketi, 72 adet kurum, 12 adet kitle fonlama platformu bulunmaktadır.

Bir diğer bağlı kuruluşumuz olan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun temel fonksiyonlarını ise şu şekilde özetleyebiliriz: Türkiye muhasebe, denetim ve sürdürülebilirlik raporlama standartlarının yayınlanması ve güncellenmesi, bağımsız denetçi ve denetim kuruluşlarıyla yetkilendirilerek bunların sürekli eğitimlerinin sağlanması ve takibi, bağımsız denetime tabi olma kriterleri ile sürdürülebilirlik raporlamasına tabi olma kriterlerinin belirlenmesi çalışmalarının yapılması, bağımsız denetim kuruluşlarının ve bağımsız denetçilerin faaliyetlerinin Kurum tarafından gözetim ve denetime tabi tutulması gibi görevleri vardır. Kurumun temel amacı, kısaca, işletmelerin gerek finansal tablolarıyla gerekse kurumsal sürdürülebilirlik raporlarıyla paydaşlarla tam, doğru, gerçeğe ve ihtiyaca uygun, karşılaştırılabilir finansal ve finansal olmayan bilgilerin sunulmasını sağlamak, piyasaların temel gereksinimi olan güveni pekiştirmek ve ekonomik büyümeyi desteklemektir. Gerçekleştirilen başlıca faaliyetleri ise kısaca şöyle özetleyebiliriz: Küçük ve mikro işletmeler için finansal raporlama standardı yayınlanmış, kâr amacı gütmeyen kuruluşlara ilişkin finansal raporlama standartları hazırlanmış, kalite yönetim standartları yayımlanmış, bağımsız denetçiler için etik kurallar revize edilmiş, güvence denetim standardıyla ilgili rehber yayımlanmıştır. Kurumun önümüzdeki dönemlerde öncelikli hedefleri ise uluslararası düzenlemelerle uyumlu Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nı, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için finansal raporlama standartlarını, daha az karmaşık işletmeler için bağımsız denetim standartlarını mevzuata kazandırmak ve hâlihazırda yürürlükte olan Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları ile Katılım Finans Muhasebe Standartları’nın güncelliğini sağlamaya yönelik çalışmaların tamamlanmasıdır. Diğer yandan, kurumsal sürdürülebilirlik raporlamasına tabi olma kriterleri belirlenmeli, raporlaması yapılacak şirketlerin söz konusu raporlarının güvence denetimine tabi tutulması sağlanmalı, sürdürülebilirlik raporlamasına tabi şirketlerin denetimlerinin yaptırılmasının takibi sağlanmalıdır. Ayrıca, finansal tablo okuryazarlığı eğitimleri küçük yatırımcılar başta olmak üzere tüm kesimleri kapsayacak şekilde genişletilmelidir.

Gelir İdaresi Başkanlığı en kritik kurumlarımızdan bir tanesidir; kaba tabirle, vatandaşın devlete katkısını devletin vatandaşa katkısına dönüştüren bir döner sermaye birimidir. Bu yüzden, erişilebilir olması, güvenilirliği ve istikrarı son derece önem arz etmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığımız gerek kendini yenileyen yapısı gerek ihtiyaçlara hızlı cevap vermesiyle bu anlamda başarılı bir şekilde işleyişine devam etmektedir. Pandemi süreciyle birlikte teknolojinin kamu kurum ve kuruluşlarındaki işlemlerde önemi artmıştır. Gelir İdaresi Başkanlığı özellikle de son yıllarda dijitalleşme anlamında birçok kuruma örnek olacak uygulamalar geliştirmiştir. E-Tebligat, E-Beyan, Dijital Vergi Dairesi, İnteraktif Vergi Dairesi, Dijital Ödeme Noktası, İnternet Vergi Dairesi ve Defter-Beyan Sistemi gibi uygulamalar vatandaşlarımızın vergi işlemlerini son derece basitleştirmiştir.
Son olarak, Gelir İdaresi Başkanlığı çalışanlarının STK'ler ve sosyal medya kanalları üzerinden tarafımıza etmiş oldukları bazı taleplerden bahsetmek istiyorum: Merkez ve taşra ayrımının kaldırılmasına yönelik çalışmalar kapsamında devlet gelir uzmanları ile gelir uzmanları arasındaki özlük ve maaş farklılıklarının giderilmesi için bir çalışma başlatılması, Başkanlık merkez birimlerinde sağlanan ulaşım yardımının taşradaki diğer personel için de sağlanmasına yönelik bir çalışma yapılması, vergi dairesi müdür yardımcısı ve gelir uzmanlarına sınırlı inceleme yetkisi verilmesi için gerekli çalışmanın yapılması, merkez ve taşrada çalışan personelin özlüklerinin kira yardımıyla iyileştirilmesi veya personelin yeniden lojman tahsis edilmesi için çalışma yapılması, Başkanlık merkez ve taşra teşkilatında çalışan personele fazla çalışmalarının karşılığı olarak fazla mesai ücreti verilmesi yönünde çalışma yapılması gibi taleplerin imkânlar çerçevesinde karşılık bulması; özellikle de yılın belli zamanlarında 7/24 esasına göre çalışan emektar Gelir İdaresi çalışanlarımız için oldukça önem arz etmektedir. Yapılacak düzenlemeler için şimdiden teşekkür ederiz.

Bu duygu ve düşüncelerle söz konusu ilgili kuruluşların bütçelerini Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu değerlendiriyor, sözlerimi noktalamadan önce millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’u doğumunun 150'nci yılında saygı ve rahmetle anıyorum. Bütçemizin hayırlı ve bereketli olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
 

{ "vars": { "account": "G-E1EN649QR9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }