Politika

MHP'li Başkan: Tüketicinin korunması sadece ticaretin değil, toplumsal refahın ve sosyal adaletin de teminatıdır

MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, ''Tüketicinin korunması konusunda yapılan düzenlemeler ekonominin sürdürülebilir büyümesine de önemli katkılar sağlayacaktır. Adil rekabetin sağlandığı, tüketici haklarının güvence altına alındığı bir piyasa ekonomik istikrarın temel yapı taşlarından da biridir. Aynı zamanda, tüketicinin korunmasına yönelik etkin düzenlemeler yabancı yatırımcıların ülkemize olan güvenini artıracak, Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülke imajını da pekiştirecektir.'' ded

MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde konuştu.

MHP'li Başkan'ın açıklaması şu şekilde;

Tüketicinin korunması kavramı, modern anlamda 1960’lı yıllardan sonra dünyada ivme kazanmış olsa da oldukça eski bir kavramdır. Sümer tabletlerinden Hammurabi Kanunları’na, Roma hukukuna kadar pek çok kadim hukuk metinlerinde tüketicinin korunması amacıyla düzenlemeler yapılmıştır. Tarihimizde de Osmanlı Devleti döneminde lonca teşkilatları tüketicilerin haklarını koruma amacı güden çeşitli kurallar uygulamış, padişah fermanlarıyla haksız rekabetin ve hileli ticaretin önüne geçilmek istenmiştir. Ülkemizde tüketici haklarının korunması 1982 Anayasası’nın 172’nci maddesiyle devlete verilmiş bir görevdir; bu maddeyle devlet, tüketiciyi koruyucu tedbirler alma yükümlülüğü altına girmiştir. 23 Şubat 1995 tarihinde kabul edilen 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’la ülkemiz ayrıntılı bir yasal düzenlemeye de kavuşmuştur. Ancak ticaret hayatında yaşanan hızlı değişim ve özellikle dijital teknolojilerin gelişimi nedeniyle bu kanunda çeşitli değişiklikler yapılması gerekli hâle gelmiştir. Özellikle Avrupa Birliğine uyum sürecinde tüketici hakları konusunda kapsamlı bir düzenleme ihtiyacı doğmuş ve 7 Kasım 2013 tarihinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yasalaşmıştır.

Bugün ele aldığımız kanun teklifi, işte, bu hızlı değişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Elektronik ticaretin ve dijital platformların kullanımının artması, mevcut yasal düzenlemelerin güncellenmesi gerekliliğini doğurmuştur. Özellikle tüketici kredisi sözleşmelerinin uzaktan iletişim araçlarıyla yapılabilmesine ve tüketicilerin finansmana daha kolay erişebilmesine yönelik düzenlemeler bu teklifin ana hatlarını oluşturmaktadır. Bu düzenlemeyle birlikte tüketiciler şubelere gitmeden kredi işlemlerini tamamlayabilecek, kredi sözleşmesi sona erdikten sonra bile hesaplarını kullanmaya devam edebileceklerdir. Bu tür değişiklikler, tüketici dostu bir finansal ortam yaratılmasına katkı sağlayacaktır.

Tüketici hakları yalnızca finansal hizmetlerle sınırlı değildir. Elektronik ticaretin günlük hayatımızdaki artan etkisi göz önüne bulundurulduğunda, bu kanun teklifi sadece bireysel finansal işlemleri değil, aynı zamanda tüketicilerin günlük ihtiyaçlarını temin ederken karşılaştıkları çeşitli sorunları da çözmeyi hedeflemektedir. Özellikle internet üzerinden yapılan alışverişlerde yaşanan mağduriyetler tüketicilerin güvensizlik yaşamasına ve birçok aldatıcı ticari uygulamaya maruz kalmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda, kanun teklifinde yer alan dijital ticaretin düzenlenmesi tüketicilerin korunması açısından büyük önem arz etmektedir.

Ülkemizde elektronik ticaret son yıllarda büyük bir ivme kazanmıştır. 2023 yılında Türkiye'de e-ticaret hacmi yüzde 119,67 oranında büyümüş, e-ticaret faaliyetinde bulunan işletme sayısı 539.808'e ulaşmıştır. 2024 yılı itibarıyla bu işletmelerin yaklaşık 70 bini yurt dışına satış yapmış, toplamda 19 milyar TL'lik bir dış ticaret hacmi yaratılmıştır. 2026 yılına kadar bu rakamın 400 milyar TL'ye ulaşması ve e-ihracat yapan işletme sayısının 200 binin üzerine çıkmasa da bu kanun teklifiyle hedeflenmektedir. Ancak güçlü sermaye yapılarına sahip küresel e-ticaret devlerinin ülkemizde artan faaliyetleri, yerli pazar yerlerinin rekabet gücünü de olumsuz etkilediği bir muhakkaktır. Aşırı reklam ve indirim politikaları yerel işletmelerin pazar paylarının daralması ve istihdam kayıplarına yol açma riski taşımaktadır. Bu noktada yerli pazar yerlerinin ve küçük işletmelerin korunması amacıyla çeşitli destek mekanizmalarının hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle ihracata dayalı büyüme stratejisi kapsamında e-ihracatın artırılması hedeflenmekte, orta vadeli programda e-ihracatın genel ihracat içindeki payının yüzde 1,5’tan yüzde 10'a çıkarılması da öngörülmektedir. Bu politikaların hayata geçirilmesi Türkiye'nin küresel dijital ticaret pazarında daha güçlü bir konum elde etmesini sağlayacaktır.

Dijital dönüşüm sadece ticaretin şekillenmesinde değil, aynı zamanda ekonomik büyüme, istihdam yaratma ve teknolojik gelişmelerin hız kazanmasında da önemli bir rol oynamaktadır. E-ticaret aracı hizmet sağlayıcılarının yüksek teknoloji yatırımlarının desteklenmesi sektörün rekabet gücünü artıracak ve ekonomiye katkı sağlayacaktır. Elektronik ticaretin hızlı büyümesi aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılabilmesi için de kritik bir araç hâline gelmiştir. Ülkemizin teknoloji geliştirme ve inovasyon hedeflerine ulaşmasında e-ticaretin oynayacağı rol büyüktür. Özellikle dijital ekonominin hızla geliştiği bir dönemde e-ticaretin ve dijital platformların ticaretin merkezine yerleşmesi Türkiye'nin küresel arenada rekabet edilebilir bir güç olmasını sağlamak adına büyük fırsatlar da sunmaktadır. Bu süreçte dijital altyapının güçlendirilmesi, tüketicilerin haklarının korunması ve ticaretin şeffaflığının sağlanması, ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliği için hayati bir önem taşımaktadır. Ayrıca dijitalleşme süreciyle birlikte ortaya çıkan yeni nesil finansman araçları ve dijital ödeme sistemlerinin güvenli bir şekilde yönetilmesi piyasanın istikrarını sağlayacak ve tüketici güvenliğini artıracaktır. Türkiye'nin bu alandaki potansiyeli doğru politikalarla yönlendirilip güçlendirildiğinde ülkemiz hem bölgesel hem de küresel ticaretin önemli aktörlerinden biri hâline gelebilecektir.

Doğrudan satış sektörü de e-ticaretin bir parçası olarak hızla büyüyen bir sektördür, dünyada 2022 yılında doğrudan satış hacmi 178 dolar olarak gerçekleşmiştir, Türkiye’de bu sektör 8,5 milyar TL’lik bir hacme ulaşmış olup 1.6 milyon vatandaşımız bu alanda faaliyet göstermektedir. Sevindirici olarak da bu kişilerin yüzde 80’ini kadınlar oluşturmaktadır. Bu alanda yapılan düzenlemeler tüketicilerin daha güvenli bir ticari ortamda faaliyet göstermesini sağlayacak ve doğrudan satış yapan bireylerin haklarını güvence altına alacaktır. Doğrudan satış sisteminin haksız rekabet yaratacak uygulamalardan arındırılması, tüketicinin korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Tüketiciyi yanıltıcı reklamlar ve haksız ticari uygulamalar da kanunda yapılan düzenlemeler kapsamında ele alınmıştır. Mevcut idari para cezalarının caydırıcılığını yitirdiği durumlar göz önüne alınarak bu alanda yaptırımların da artırılması hedeflenmektedir. Özellikle sosyal medya platformlarında yapılan yanıltıcı “deepfake” reklamların denetlenmesi ve mağdurların haklarını arayabilmesi için daha etkili mekanizmalar oluşturulacaktır. Aynı zamanda reklam kurulu tarafından verilen idari para cezalarına uzlaşma imkânı getirilmiş, böylece ticaret ihtilaflarının daha hızlı çözüme kavuşturulması da bu kanunla sağlanmıştır. Bu uzlaşma mekanizması ticari ihtilafların mahkemeye taşınmadan çözülebilmesine olanak tanımakta böylece hem ticaretin hızını kesmemekte hem de tüketicilerin haklarını daha hızlı ve etkin bir şekilde koruma altına almaktadır. Özellikle dijital ticaretin yaygınlaşmasıyla birlikte internet üzerinden yapılan ticari faaliyetlerde ortaya çıkan anlaşmazlıklar hızlı çözüme kavuşturulmadığı takdirde tüketiciler mağduriyetine yol açabilmektedir. Bu nedenle ihtilafların çözüm sürecini hızlandıracak ve tarafları uzlaştıracak düzenlemelerin hayata geçirilmesi adil bir ticaret ortamının oluşturulması açısından son derece önemlidir.

Tüketicinin korunması sadece bireysel bir mesele değildir. Bu konu aynı zamanda ekonomik güvenliği, ticaretin sürdürülebilirliğini ve toplumsal refahı ilgilendiren geniş bir çerçevede ele alınmalıdır. Kanun teklifi kapsamında yapılacak düzenlemeler Türkiye'nin büyüyen dijital ekonomisi içinde tüketicilerin haklarının güvence altına alınması açısından çok önemli bir rol oynamaktadır. Dijital ticaretin gelişmesi yeni iş modelleri ve yenilikçi yaklaşımların ortaya çıkmasını sağlarken aynı zamanda tüketiciler açısından da yeni riskleri beraberinde getirmektedir. Bu risklerin bertaraf edilmesi etkili denetim mekanizmaları ve şeffaf ticari uygulamaların hayata geçirilmesiyle mümkün olacaktır. Bu bağlamda, özellikle dijital platformlar üzerinden yapılan alışverişlerde tüketicilerin yaşadığı mağduriyetlerin önlenmesi ve caydırıcı yaptırımların uygulanması piyasa güvenliği açısından önemli bir adım olacaktır. Kanun teklifiyle birlikte getirilen idari para cezalarının artırılması ve yanıltıcı reklamlarla mücadele de önemli bir caydırıcı unsur olacaktır. Sosyal medya platformları ve dijital reklam mecraları üzerinden yapılan aldatıcı reklamlar tüketicilerin yanıltılmasına ve haksız kazanç elde edilmesine neden olmaktadır. Bu tip uygulamaların önlenmesi için gerekli yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Kanun teklifinde öne çıkan bir diğer başlık ise tüketici hakem heyetlerinin işleyişi ve uyuşmazlıkların daha hızlı çözüme kavuşturulması için alternatif çözüm yollarının teşvik edilmesidir. Tüketici hakem heyetleri vatandaşımızın mağduriyetlerini hızlı ve etkin bir şekilde çözebilmeleri açısından önemli bir işlev görmektedir ancak mevcut sistemde hakem heyetlerine yapılan başvuruların sayısının artmasıyla birlikte işlem süreleri uzamış, bu da tüketicilerin mağduriyetlerinin daha uzun süre devam etmesine yol açmıştır. Yeni düzenlemeyle birlikte hakem heyetlerinin karar verme süreçleri hızlandırılacak, aynı zamanda alternatif uyuşmazlık çözüm yolları teşvik edilerek tarafların mahkemeye başvurmadan sorunlarını çözebilmeleri de sağlanacaktır.

Tüketici haklarının korunması noktasında önemli bir diğer konu da bu hakların geniş kesimleri anlatılması ve tüketicilerin bilinçlendirilmesidir. Bilinçli tüketici sadece kendi haklarını korumakla kalmaz, aynı zamanda piyasadaki haksız rekabetin ve ticari suistimallerin de önüne geçer. Bu nedenle tüketicilerin bilinçlendirilmesine yönelik eğitim ve farkındalık programlarının da yaygınlaştırılması gerekmektedir. Özellikle dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte siber güvenlik riskleri, kişisel verilerin korunması gibi yeni nesil sorunlarla karşı karşıya kalan tüketicilerin bu konularda bilinçlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Tüketicinin korunması konusunda yapılan düzenlemeler ekonominin sürdürülebilir büyümesine de önemli katkılar sağlayacaktır. Adil rekabetin sağlandığı, tüketici haklarının güvence altına alındığı bir piyasa ekonomik istikrarın temel yapı taşlarından da biridir. Aynı zamanda, tüketicinin korunmasına yönelik etkin düzenlemeler yabancı yatırımcıların ülkemize olan güvenini artıracak, Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülke imajını da pekiştirecektir.

Kişisel rekabetin arttığı günümüzde tüketicilerin haklarının korunması, aynı zamanda piyasa güvenliğini ve ticari etik değerlerinin korunmasını da beraberinde getirecektir. Bugün elektronik ticaretten finansal hizmetlere, doğrudan satıştan tüketici kredilerine kadar geniş bir yelpazede yapılan bu düzenlemeler Türkiye'nin dijital ekonomideki konumunu güçlendirecek ve küresel ticaret ağlarına entegrasyonunu ise hızlandıracaktır. Özellikle genç nüfusun dijital ticaret alanındaki girişimciliği teşvik edilerek Türkiye'nin dijital ekonomideki rekabet gücü artırılacaktır. Sonuç olarak, tüketici haklarının korunmasına yönelik yapılan bu düzenlemeler sadece bireysel haklarının güvence altına alınmasını değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin büyümesine ve rekabet gücünün artmasına da katkı sağlayacaktır. Tüketicinin korunması sadece ticaretin değil, toplumsal refahın ve sosyal adaletin de teminatıdır. Bu düzenlemeler Türkiye'yi hem ulusal hem de uluslararası düzeyde daha güçlü bir konuma taşıyacaktır. Özellikle hızla büyüyen dijital ekonomi ve ticaret sektörleri tüketici haklarının korunması için daha güncel ve etkin mekanizmaların hayata geçirilmelerini zorunlu kılmaktadır. Ayrıca, Türkiye'nin ihracat potansiyelini artırarak küresel ticaret pazarında daha güçlü bir konuma gelmesi, tüketici dostu politikalar uygulanmasıyla da daha mümkün hâle gelecektir. Bu süreçte devletin düzenleyici ve denetleyici rolünün etkin bir şekilde işlemesi, piyasalarda güven ortamının oluşturacak ve hem yerli hem de yabancı yatırımcıların ilgisini çekecektir. Tüketici haklarının korunması piyasaların şeffaf, adil ve güvenli bir şekilde işlemesine olanak tanıyacak, böylece ticari faaliyetler sürdürülebilir bir yapıya kavuşacaktır. Bu durum, tüketici memnuniyetini arttırarak ticari ilişkilerin güven temelinde de gelişmesini sağlayacaktır.

Sonuç olarak, Türkiye'nin ekonomisinin geleceği bu tarz modern ve etkili düzenlemelerle desteklendiğinde daha güçlü bir zeminde ilerleyecektir. Tüketici dostu bir ekonomide ticaretin adil rekabet koşullarında işlemesi ve vatandaşların ekonomik haklarının korunması, ülkemizin uluslararası ticaretteki pozisyonunu da güçlendirecek ve küresel rekabetteki gücünü artıracaktır. Bu bağlamda, Türkiye'nin dijitalleşen dünya ekonomisinde daha güçlü bir yer edinmesi için tüketicinin korunması noktasında yapılan bu düzenlemeler hayati önem taşımaktadır.

Konuşmamın son kısmında Antalya'mızın gayrisafi millî hasılaya olan katkısından da kısaca bahsetmek istiyorum. 2024 yılı ihracat verilerine göre madencilik ürünleri sektörü artış göstererek 50 milyon 681 bin dolar seviyesine ulaşmıştır. Yaş meyve, sebze ihracatı 2024'te konjonktürel olarak bir miktar azalsa da Antalya'mızın genel ihracat performansı yüksek bir ivme göstermektedir. Kimyevi maddeler ve mamulleri sektöründe yüzde 17’lik bir büyüme yaşanmış ve 40,137 milyon dolar ihracat yapılmıştır. Ayrıca, 2024 mobilya, kâğıt ve orman ürünleri ihracatında yüzde 17'ye varan artışla 45 milyon 582 bin dolar gelir elde edilmiştir. Bu rakamlar, Antalya'mızın, dijitalleşen ticaret dünyasında ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Antalya'mızın ekonomik başarıları Türkiye'nin genel ekonomik büyümesine de katkı sağlamaya devam etmektedir. Antalya ihracatı Türkiye’nin genel ekonomik büyümesine paralel olarak her yıl büyük bir ivme kazanmakta Türkiye’nin küresel ticaretteki etkinliğini artırmaktadır. İhracat rakamları sadece sayısal büyüme olarak değil, aynı zamanda yerel üreticilerin ve sanayicilerin dünya pazarına daha fazla entegre olmasına olanak tanıyan bir gelişme olarak görülmelidir. Antalya’mızın ihracattaki başarısı ülkemizin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasında kritik bir rol oynamaktadır.

Ayrıca, Antalya’mızın turizmde dünyanın en bilinen destinasyonlarından biri olması hepimize gurur vermektedir. 2023 turizm verilerine göre 16 milyon ziyaretçi ve yaklaşık 16 milyar dolar gelir sağlamıştır. 2024’te ise sene başından günümüze turizm yüzde 8 artış göstermiş, 15 milyon ziyaretçiye ulaşılmış ve yıl sonu itibarıyla 17 milyon turist ve 17 milyar dolar gelir hedeflenmiştir. Antalya’mız turizmi, tarımı ve sanayiyi bir arada bulunduran çok nadir bir örnektir. Devletten aldığından daha fazlasını devletimize vererek ülke ekonomisine pozitif katkı sağlamaktadır. Tarımdan ticarete, turizmden sanayiye Antalya’mız için değer üreten tüm hemşehrilerimize de buradan şükranlarımı sunuyorum.

{ "vars": { "account": "G-E1EN649QR9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }