Ekonomi

Küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarmak için 118 ülke taahhütte bulundu

Bu yıl başkanlığını Birleşik Arap Emirlikleri'nin yürüttüğü Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında Küresel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırma girişimi açıklandı.

Girişim kapsamında, 118 ülke küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 itibarıyla üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızını iki katına çıkarmayı taahhüt etti.

Taahhüdü imzalayan ülkeler arasında Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Brezilya, Japonya, İngiltere, Meksika, Polonya, Almanya, Avustralya, Kanada, Danimarka, Fransa, Kenya, Hollanda, Nijerya ve İspanya yer alıyor. Türkiye, Çin, Hindistan ve Güney Afrika'nın söz konusu taahhütte henüz imzası bulunmuyor.

Küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması 2022'deki mevcut 3,4 teravat seviyesinden 2030'da 11 teravata yükselmesi anlamına geliyor. Söz konusu iki hedef, Uluslararası Enerji Ajansı'nın COP28 öncesinde zirvenin başarıya ulaşması için açıkladığı beş önemli adımdan ikisi arasında yer alıyor.

Ayrıca girişim kapsamında küresel petrol üretiminin yüzde 40'ından fazlasını temsil eden 50 şirket, Petrol ve Gaz Karbonsuzlaştırma Sözleşmesini (OGDC) imzaladı.

Girişim çerçevesinde ayrıca metan emisyonlarını azaltım projeleri için bir milyar dolarlık finansmanın sağlanması taahhüdünde bulunuldu.

COP28 Başkanı Sultan Ahmed Al Jaber, girişimi açıkladığı toplantıda, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızını iki katına çıkarma taahhüdünü daha fazla ülkenin imzalaması için çağrıda bulundu.

OGDC'nin başlatılmasını ise "harika bir adım" olarak nitelendiren Al Jaber, "Birçok ulusal petrol şirketi ilk kez 2050 için net sıfır emisyon hedeflerini benimsemiş olsa da onların ve diğerlerinin daha fazlasını yapabileceğini biliyorum. Sektörün tamamının, küresel sıcaklık artışını 1,5 derecenin ulaşılabilir kılınması için daha güçlü hedefler belirlemesine ihtiyacımız var." diye konuştu.

Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi Politika ve Projeler Başkanı Joyce Lee, girişime ilişkin yaptığı değerlendirmede, 2030'a kadar küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarmanın iklim değişikliğiyle mücadeledeki "en etkili kaldıraç" olduğu konusunda fikir birliğini yansıttığını belirtti.

Yenilenebilir enerji kapasitesindeki bu artışın fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasıyla birleştirilmesi gerektiğine işaret eden Lee, "Şu anda önemli olan, ülkelerin bu hedefi acilen politika, düzenleme ve yatırım eylemine dönüştürmesidir." ifadesini kullandı.

Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember Küresel Analizler Lideri Dave Jones, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızını iki katına çıkarmanın küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefi için kritik olduğuna işaret ederek, "Eğer verimlilik hedefi başarıya ulaşırsa, tarihte ilk kez ekonomik büyüme küresel çapta enerji talebindeki büyümeden ayrışacak. Bu iki hedef, petrol, kömür ve gaz talebinin 2030'a kadar sadece pik yapmasını sağlamakla kalmaz, talepte anlamlı bir düşüşü de sağlayabilir." diye konuştu.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, söz konusu girişimi imzalayan ülkeler arasında Türkiye'nin de olması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

"Türkiye'nin Ulusal Enerji Planı'nda 2030'a kadar rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücünün toplam 51 gigavata çıkarılması hedefleniyor. 2022 sonunda rüzgar ve güneşin toplam kurulu gücü 21 gigavat seviyesindeydi. Bu rakamlar, Türkiye'nin rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücünü iki katına çıkarılmasının hedeflendiğini gösteriyor. COP28'deki bildiri de kapasiteyle ilgili. Türkiye yenilenebilir enerjinin önünü açmayı hedefleyen bir ülke olarak, bu bildiriyi en kısa zamanda imzalamalı ve yapıcı bir iklim ve enerji dönüşümü politikası izlediğini göstermeli."

Petrol ve gaz endüstrisinin taahhütleri yetersiz

Araştırma kuruluşu Zero Carbon Analytics Kıdemli Petrol ve Gaz Araştırmacısı Murray Worthy ise OGDC'deki hedefleri yetersiz bularak, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu, petrol endüstrisinin daha önce verdiği ve henüz yerine getirmediği taahhütlerin ötesine geçmiyor. En önemlisi de şirketlerin fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonların ana nedeni olan bu yakıtların yakılmasıyla ilgilenmelerini gerektirmiyor. Bu taahhütler, sadece üretim süreci emisyonlarını kapsıyor ki bu da sorunun çok küçük bir kısmını oluşturuyor. Birleşik Arap Emirlikleri'nin bazı ulusal petrol şirketlerine yeni taahhütlerde bulunmalarını sağlaması kayda değer olsa da, önemli olan bu taahhütlerin sektörün toplam emisyonlarında gerçek bir azalmaya yol açıp açmayacağıdır ki bu gönüllü taahhüt uygulansa bile bunu sağlamayacaktır."

{ "vars": { "account": "G-E1EN649QR9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }