Dünya

Küresel eksen kayması yaklaşırken Türkiye'nin BRICS'e olan ilgisi ve jeopolitik konumunun önemi

Yüksek Teknoloji Araştırma Merkezi (YUTAM) Başkanı Ömer Memoğlu Türkiye'nin BRICS'e olan ilgisini Bengü Türk Haber'e değerlendirdi. Eylül ayında BRICS'e katılmak için başvuruda bulunan Türkiye'nin BRICS'e katılım ilgisini dolar hegemonyasına alternatif bir küresel ekonomik eksen değişimi olarak değerlendiren Memoğlu, Türkiye'nin jeopolitik konumunun daima dış politikasında stratejik bir öneme sahip olduğunu vurguladı.

"Türkiye'nin BRICS ülkeleriyle işbirliği, egemenlik hakkıdır"

Türkiye'nin BRICS ülkeleriyle işbirliği geliştirmesinin egemenlik hakkı olduğunu vurgulayan YUTAM Başkanı Ömer Memoğlu, "Küresel ekonomik sistemin dayatmalarıyla tek kutuplu dünya anlayışından (Batı'nın egemen olduğu bir dünya düzeninden) çok kutuplu bir dünya anlayışına doğru dönüşüm yaşanıyor. 21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonunda Batı'nın merkez ekonomik kuvvet olduğu dolar endeksli bir dünya düzeninden finans akışının kaymasıyla alternatif bir modele doğru bir eksen değişimi/kayması yaşanıyor. Bu minvalde hâliyle BRICS'e olan ilgi ve organizasyonun genişlemesi de hızla artırıyor." dedi.

Türkiye'nin jeopolitik konumu dış politikasında daima belirleyici faktör olarak ön plana çıkıyor

Dünyanın ardı ardına 'önlenemeyen küresel krizlerle' karşı karşıya kalmasının bu süreci tetiklediğini belirten Memoğlu, "Çok kutuplu dünya düzeninin doğuşunu, Batı hegemonyasına alternatif olarak BRICS ile Doğu'nun, Asya ve Avrasya'nın yükselişini yaşıyoruz. Gelinen noktada dünyada yaşanan ve ardı ardına gelen 'önlenemeyen küresel krizlerle' başa çıkmada zorlanan küresel güvenlik mimarisinin krizler karşısındaki etkisizliği, doğmakta olan ihtiyacın çok kutuplu bir dünya düzeni ve güvenlik mimarisi olduğunu açıkça göstermektedir. Türkiye, jeopolitik olarak Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan köprü konumunun stratejik önemine haiz ve bu jeopolitikasının farkında bir dış politika benimseyerek buna uygun hamleler yapıyor. Bu anahtar coğrafya olma özelliğini dış politikası gereği Batı hegemonyasının dayatmalarına karşı BRICS'e olan ilgisi ile ortaya koydu. Gelişmeler neticesinde NATO Genel Sekreteri Mark Rutte bile Türkiye'nin BRICS ülkeleriyle işbirliği yapmasını egemenlik hakkı olarak nitelendirdi." dedi.

Türkiye ile Rusya'nın ticaret hacmi 55.4 milyar dolara ulaştı

Türkiye ve Rusya'nın ikili ilişkilerini de değerlendiren ve sürecin Türkiye'nin BRICS'e olan ilgisine yansımalarını vurgulayan Memoğlu, "Jeopolitik konumu ve dış politikası gereği Batı'ya tamamen sırtını dönmeyen Türkiye'nin Batı'nın dayatmalarına karşı da eli kolu bağlı beklemesi düşünülemezdi. Türkiye Asya ve Avrasya'nın yükselişi çerçevesinde BRICS gibi bir modele olan ilgisi ile aslında Batı'ya bir göz dağı vermiyor. Bu bir göz dağı olmanın çok ötesinde jeopolitik güç dengelerinin değişiminde Türkiye'nin aksiyon alarak millî hak ve menfaatleri çerçevesinde durması gereken noktayı resmetmesi olarak değerlendirilmesi gereken bir süreç. Bugün Türkiye ile Rusya'nın ikili ilişkilerine bakıldığında toplam ticaret hacminin 55.4 milyar dolar seviyesine ulaştığı görülüyor. Ülkelerin ikili ticaret ilişkilerinde ve işbirlikleri sürecinde enerji alanına yönelik doğal gaz merkezi kurulması yönünde çalışmaları var. Tek kutuplu küresel ekonomik model Türk ekonomisine darbe vurdukça Türkiye'nin BRICS'e olan ilgisine, dolar hegemonyasına alternatif arayışına şaşmamak lazımdır. Modelin BRICS ve işbirliklerinin geliştirilmesi ile küresel dolar hegemonyasına meydan okuması söz konusu olabilir. Bu da ekonomik anlamda daha refah ve müreffeh bir Türkiye'nin yolunu açabilir. Türkiye kendi önünü açabilecek ve iyi ikili ilişkiler kurabileceği bir model olan, 'kazan kazan anlayışı' çerçevesinde BRICS'te neden yer almasın? Doğu'nun yükselişi kaçınılmazsa Türkiye de Doğu ile yükselecektir." değerlendirmesinde bulundu.

{ "vars": { "account": "G-E1EN649QR9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }