Samsun
Ondokuz Mayıs üniversitesi (OMÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Pınar Sökülmez Kaya, AA muhabirine, yaptığı açıklamada, kış mevsiminde soğuk algınlıklarının, gribal enfeksiyonların arttığını, üst solunum yollarını ve akciğerleri etkileyen virüslerin yoğun olduğunu, hastalıklarla ise bağışıklık sisteminin güçlendirilerek başa çıkılabileceğine işaret etti.
Bağışıklığın güçlendirilmesinde kilo kontrolünün önemli olduğunun altını çizen Kaya, "Bağışıklığımızı güçlendirmek için yapmamız gerekenler ise kilo kontrolümüzü sağlamak, fazla kilomuz varsa vermek veya olmamız gereken kilonun altındaysak eğer ideal kilomuza ulaşmaya çalışmaktır. Son dönemlerde aşırı zayıf olmayı istemek gençler arasında yaygınlaştı fakat bu durum kesinlikle sağlık açısından istenen bir şey değildir." diye konuştu.
Aşırı zayıf olmak da bağışıklık sistemi için tehlike yarattığını aktaran Kaya, yaş, beslenme, stres gibi faktörlerin de bağışıklık sistemini etkilediğini, sistemin güçlenmesi için en önemli etkenlerin yeterli, dengeli, sağlıklı beslenmekten geçtiğini söyledi.
"Kilo kontrolünde kahvaltı önemli bir yer tutuyor"
Prof. Dr. Kaya, kilo kontrolünde ise kahvaltının önemli bir yer tuttuğunun altını çizerek şöyle devam etti:
"Besin gruplarının hepsinin bir arada olduğu kahvaltı günlük alınması gereken protein, mineral ve vitaminleri karşılar. Yumurta, peynir, zeytin, bal ve mevsim yeşillikleri tüketmek bağışıklık sistemimizi destekler. Doğamız, bize nasıl beslenmemiz gerektiğini öğretir. Her meyvenin kendine özgü bir yetişme mevsimi vardır. Doğru bir beslenme düzeniyle hem yaz mevsiminde hem de kış mevsiminde kilomuzu sabit tutabiliriz. Kış aylarında kilo alımımız yaz aylarına göre artış göstermez. İnsanların kış aylarında soğuktan ve havanın erken kararmasından dolayı evde vakit geçirme süresi artıyor ve bu da aslında hareketsizlikle bağlantılıdır. Kış ayına göre beslenme düzeni diye bir şey söz konusu değildir. Ancak soğuk havada çalışan bazı insanlar olabilir. Soğukta çalıştıkları için koruma amaçlı, artı olarak takviye içeren beslenme düzeni oluşturulabilir."
Kış aylarında beslenme önerilerine ilişkinse C vitamini içeren 2-3 adet mandalinanın alınması gereken vitamini sağladığını, özellikle A vitamini içeren, tere, roka, ıspanak, lahana tüketimine özellikle özen göstermek gerektiğini bildiren Kaya, soğan ve sarımsak tüketiminin de artırılması önerisini yaptı.
Kaya, "Kış aylarının vazgeçilmezi olan bitki çaylarından ada çayı, yeşil çay ve ıhlamuru sık sık tüketmemiz faydalı olacaktır. Zencefil ve tarçın da insülin direncimizi destekler ve hareketsiz kaldığımız zaman kan şekerimizin dengelenmesi sağlar. Sıcak içeceklerimizden olan salebi de bol tarçınla tüketebiliriz. Çorbaları soframızdan eksik etmemeliyiz. Somon, alabalık, sardalya gibi yağlı balıkları düzenli olarak tüketmeye özen gösterin. Su tüketiminin artırılması da son derece önemlidir." değerlendirmesini yaptı.
Vitamin ilacı değil besin tüketimi
A, C, D, E vitaminleri ile çinko ve demir gibi mineralleri içeren besinlerin daha fazla tüketmek gerektiğine işaret eden Kaya, turunçgiller, narenciye meyveleri, koyu yeşil sebzeler, balık, kuru yemişler, kuru baklagiller ve tam tahıllı ürünlerin bu vitamin ve mineralleri sağladığını dile getirdi.
Bu vitaminleri ilaç yoluyla değil de direkt besin olarak tüketmeyi önerdiklerini vurgulayan Kaya, bağışıklık sistemini güçlendirmek için besin zincirini tamamlamak gerektiğine işaret etti.
Sebze, meyve, süt, et, ekmek ve tahıl gruplarının her birinden yeteri miktarda tüketmek gerektiği uyarısını yapan Prof. Dr. Kaya, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bir hastalığımız olmaksızın ekmeği kısıtladığımız zaman E vitaminlerine ihtiyaç artmaktadır. Ekmek besin zincirinden çıktığında vücudumuzda B vitamini açığı oluşmaktadır. Bu durum vücudumuzun işleyişini bozup emilimi deforme edebilir. Bütün mineraller birbirlerinin bütünleyicisidir. Besin çeşitliliği çok önemlidir. Tek tip beslenme biçimi bağışıklık sistemimizi tehlikeye atmaktadır."