İstanbul 2 Nolu Barosu, UCM ile Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliğine yaptıkları başvuruya ilişkin İstanbul Hakimevi'nde basın ve istişare toplantısı düzenledi.
Baro Başkanı Yasin Şamlı, burada yaptığı konuşmada, 3 klasörlük delille bu başvuruyu gerçekleştirdiklerini söyledi.
Delil listesiyle birlikte dilekçeleri de bu kurumlara verdiklerini belirten Şamlı, milli hukukta da bir yargılama olabilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına da başvuru yaptıklarını dile getirdi.
Gazze'de büyük bir insani dramın yaşanmaya devam ettiğini dile getiren Şamlı, "Bu durumu UCM'nin soruşturmanın başındaki savcısına da söyledim. Buna şahit olan dünyadaki bütün insanlar, bütün devletler, bütün sivil toplum kuruluşları, bütün kamu kurumları bir anlamda tarih önünde hesap veriyor, bir imtihandan geçiyor." diye konuştu.
Dün akşam itibarıyla Filistin'de katledilen insan sayısının 20 bini aştığına dikkati çeken Şamlı, bunların 14 binin kadınlarla çocuklardan oluştuğunu kaydetti.
Bu vahşetin durması için bütün insanlığın ve şahit olan herkesin, "Bunun karşısında biz ne yapabiliriz?" diye sorup makul cevaplar üretmesi gerektiğini vurgulayan Şamlı, İstanbul 2 Nolu Barosu olarak UCM ile BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğine müracaat ettiklerini anlattı.
"Savcı beye delillerimizden bahsettik"
Uluslararası kurumlara başvurmadan önce biraz karamsar olduklarını ancak oraya gittiklerinde fikirlerinin bir miktar değiştiğinin altını çizen Şamlı, "Orada, muhatap olduğumuz her insanın, insani ve vicdani yönünün ağır bastığını, gerçekten bir şeyler yapmaya çalıştıklarını gördük. Uluslararası Ceza Mahkemesinin savcısına dilekçemizin mahiyetini anlattık. Savcı beye delillerimizden bahsettik. Delilerimizi nasıl elde ettiğimizi sordu. Onlardan bahsettik." ifadelerini kullandı.
Şamlı, "Bunların her birini bir kenara bırakın. Siz de bir insan olarak televizyonda her gün bu katliamı, bu dramı izliyorsunuz. Ne yapıyorsunuz?" diye sorduğu savcının kendisine, "Avukat bey, bizim kolluk gücümüz yok. Yakalama kararı çıkarttırabiliriz mahkemeden ama kolluk gücüyle infaz imkanımız yok." dediğini söyledi.
Avukat Şamlı, UCM'nin başsavcısı olarak "Bu soykırıma ilişkin, insanlığa karşı suçlara ilişkin 20 klasörlük delil topladık." şeklinde bir açıklama yapmalarının dünyada ciddi bir yankı yapacağını, İsrailli yetkililerin de geri adım atmalarını sağlayacağını ilettiğini dile getiren Şamlı, buna karşılık savcının, "Evet, haklısınız. Ama soruşturma gizli. Mutlaka bir şeyler yapıyoruz. Bunu açıklamamız soruşturmanın gizliliği açısından uygun olmaz." dediğini kaydetti.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinde de beklediklerinin çok üzerinde bir tavırla karşılaştıklarından bahseden Şamlı, oradaki soruşturmanın başındaki kişinin kendilerine, "Bu dosyanızı bize verin, isterseniz sizin isminizi çıkarıp izleyerek bunu BM başvurusu olarak Uluslararası Ceza Mahkemesine gönderelim." dediğini aktardı.
Şamlı, bunun samimiyetle atılan bir adım olduğunu, insanların vicdanları ve insani yönlerinin bu konuda gerçekten ağır bastığını belirtti.
"Birinci kısım maddi olayın izahı mahiyetinde"
ABD ve İngiltere'nin bu katliama verdikleri yardıma rağmen bire bir konuşulduğunda insanların vicdanlarının daha galip geldiğini anlatan Şamlı, dilekçedeki 3 ana bölümüne ilişkin şunları söyledi:
"Birinci kısım maddi olayın izahı mahiyetinde. 'Biz başvuru yapıncaya kadar ya da o tarihe kadar hangi katliamlar yapıldı, hangi suçlar işlendi. Bu suçlar, bu fiiller Uluslararası Ceza Mahkemesinin dayandığı 'Roma Statüsü'nün hangi maddelerini ihlal ediyor?' Buna ilişkin bir değerlendirme. İkinci kısmı teorik bir değerlendirme. Burada da yalnızca UCM'nin değil, daha önceden kurulmuş ve bir tek yargılama yaptıktan sonra görevleri bitip, lağvolan Uluslararası Ceza Mahkemeleri var. Onların içtihatlarından da örnekler verdik. Bir diğer bölüm de deliller."
Avukat Şamlı, 5 grupta topladıkları delillerin Gazze'deki basın mensuplarının birinci elden çektiği görüntüler, Türkiye'ye gelen yaralılardan, hastanede noter eşliğinde videoya kaydedilen beyanlar, buradan gelen yaralıların akrabalarından video kayıt şeklinde alınan beyanlar ve İsrailli yetkililerin beyanları olduğunu dile getirdi.
Beşinci delilin ise İsrail'in hastane saldırısına sebep gösterdiği, daha sonra doğru olmadığı ortaya çıkan iddialara ilişkin bulunduğunun altını çizen Şamlı, "Bu hastanelerde Hamas üyeleri var, hastanelerin altında tüneller var.' dediler. Daha sonra ele geçirildiklerinde o hastanede ne Hamas mensupları ne de tünel olmadığı görülmüş oldu." dedi.
Şamlı, şu ana kadar 5 devletin müracaat ettiğini ancak baro olarak yaptıklarının hem delilleri hem dilekçenin mahiyeti itibarıyla en önemli başvuru olduğunun kendilerine söylendiğini ifade etti.
Saldırıların devam etmesi nedeniyle delillerin de artmaya devam edeceğini vurgulayan Şamlı, süreç içerisinde temin ettikleri delilleri de UCM'ye göndereceklerini belirtti.
"Bunların bir hukuki değerlendirmeye de ihtiyacı var"
Avukat Şamlı, "Şimdi biliyorsunuz Anadolu Ajansımız bir kitap çıkardı (Kanıt). Bu aynı zamanda bir delil niteliğinde. Tabii bunların bir hukuki değerlendirmeye de ihtiyacı var. O şekilde gönderilirse Uluslararası Ceza Mahkemesinde yeterince değerlendirilemeyebilir. Biz onun değerlendirmesini ve fihristlendirilmesini de yapıp göndereceğiz." şeklinde konuştu.
Toplantının ardından AA İstanbul Haberleri Müdürü Muhammed Enes Can, AA'nın İsrail'in Gazze'de işlediği suçları tüm açıklığıyla ortaya koyan ve temel delil niteliğinde olan görsellerinin yer aldığı "Kanıt" isimli kitabı, İstanbul 2 Nolu Baro Başkanı Şamlı'ya takdim etti.