TMSF, Bellona Mobilya İçin Satış İhalesine Çıkıyor TMSF, Bellona Mobilya İçin Satış İhalesine Çıkıyor

İSTANBUL (AA) - HALİL İBRAHİM MEDET - Ailelerin, çocuklarını dijital platformlarda içerik üreticisi olarak sürekli performans ve çalışma halinde yaşamaya zorlaması, emek sömürüsü ve istismar örneği olarak gösteriliyor.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emrah Akbaş, AA muhabirine, dijital platformlarda aileleri tarafından çalıştırılan "fenomen çocukları" ve başarı odaklı çocuk yetiştirmenin yol açtığı sorunları değerlendirdi.

Akbaş, dijital platformlarda çocuğun aileler tarafından çalıştırılarak kullanılmasının çocuk emeğinin bir sömürüsü ve çocuk istismarının bir çeşidi olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Fenomen çocuklar, bu işçiliği sergilerken sürekli performans halindeler. Sürekli olarak beğeni raporlarıyla ve birtakım metriklerle yaşıyorlar ve bu performansı sürekli olarak tekrar etmeleri bekleniyor bu çocuklardan. Bu sürekli performans hali, çocukların kendi kimliklerini oluşturma sürecindeki deneyimlerinin önüne geçiyor."

Sosyal medya fenomeni çocukların, aileleri tarafından belli bir çalışma saati ve planlaması yapılmadan çalıştırılan çocuklar olduğunu kaydeden Akbaş, bu çalışma biçiminin çocukların bireysel boş zamanlarını düzenleme hakkını elinden aldığını ve bu hakkı tamamen emeğini sömüren yetişkinlere devreden bir dijital işçilik olduğunu söyledi.

Akbaş, toplumun bu tarz bir eğilimi alkışlarla teşvik ederek fenomen çocukları eğlencelik hale getirdiğini belirterek, "Toplum bu çocukların (fenomen çocuklar) masumiyetini alkışlarıyla kirletmeye, örtmeye hazır hale gelmiş durumda. Eğlence sektörünün evlerimizin odalarına girdiği, bilgisayarlarımıza, tabletlerimize sızdığı bir ortamda kontrolsüz, kuralsız bir biçimde bir eğlence aracı haline getirilmiş durumda bu çocuklar." diye konuştu.

- "Erdemler yerine başarı ve beğeni amaçlaştırılıyor"

Ailelerin dijital platformlarda çocuklarını çalıştırmasının en temel sebebinin ekonomik kazanç ve statü beklentisi olduğunun altını çizen Akbaş, masumiyetini yitirmiş ve bir eğlencelik haline gelmiş çocuk imgesinin alkışlandığı sürece bu çocukların statü arzusuyla çalıştırılmaya devam edileceğini ifade etti.

Akbaş, günümüz dünyasının erdemler yerine beğeni ekseninde şekillendiğini ve başarıya amaç haline getirmiş ebeveynlik türünün yaygınlaştığını dile getirerek, şunları anlattı:

"Bu konuyu sadece dijital ortamlarda emekleri sömürülen çocukların ebeveynleri üzerinden değerlendirirsek yanılırız. Bütün bir eğitim müfredatının bile buna göre dizayn edildiğini görüyoruz. Özel okullara baktığınız zaman hepsi çocuklarınıza lise veya üniversiteye geçiş sınavında büyük başarı vadediyor. Çocuklar sürekli bir performans ölçümüyle yaşadığı için başarı bu çocuklarda ankisiyete haline geliyor."

Başarının sürekli bir referans haline getirildiği bir ortamda dijital platformlardaki beğeni ve yorumlara göre yetiştirilen çocukların gerçek hayatla temaslarının ebeveynleri tarafından sınırlandırılmış olduğunu vurgulayan Akbaş, gerçek kişilerle temas kurmayan bu çocukların bir imgeler ortamında yaşadığını ve kendilerinin de birer imge haline geldiğini bildirdi.

Akbaş, gerçeklik algısı bozulan bu çocukların patolojik bir toplumsallaşma sürecine girdiğini ve bunun ebeveynlerin suçu olduğunu belirterek, "Burada sorgulamamız gereken diğer bir şey ise bu çocuk ihmal ve istismarın yüksek düzeyde bir toplumsal kabul görerek devam etmesi. Çocukların istismarı sadece cinsel veya fiziksel değildir, duygusal istismar da vardır. Çocukların bu şekilde çalıştırılması çocuk istismarı ve ihmalinin bir örneğidir." ifadelerini kullandı.

- Çocukların mahremiyeti katı yaptırımlarla korunmalı

Tıpkı Orta Çağ'da çocukların minyatür yetişkinlere dönüşmesi gibi dijital platformlarda çalışan çocukların taktıkları performans maskelerinin onları minyatür yetişkinler haline getirdiğini ifade eden Akbaş, fenomen çocukların mahremiyetinin de ciddi biçimde ihlal edildiğini ve çocukların kişisel verilerinin sadece Türkiye'de değil tüm dünyada kurallara bağlanması gerektiğinin önemine dikkat çekti.

Akbaş, çocukların mahremiyetiyle ilgili özellikle çocuklar yetişkin olduğunda onları rahatsız etme potansiyeli olan içeriklerin paylaşılmaması gerektiğine değinerek, "Bu yüksek beğeni ortamında, yüksek kabul görme heyecanıyla ve coşkusuyla ebeveynler çocuklarının bundan sonraki yaşamlarında bu içeriklerin onları nasıl etkileyeceğini kestiremeyebiliyorlar. Öyleyse bunu bizim kurallarla, normlarla, yasal düzenlemelerle sağlamamız gerekir." şeklinde konuştu.

Dijital platformlardaki çocuk işçiliği sürecinin yaptırım ve düzenlemelerle dizayn edilmediği sürece çocuk ihmal ve istismarının daha gizil ve hatta meşrulaşmış versiyonlarının ortaya çıkacağı tahminini paylaşan Akbaş, çocuk istismarı göstergelerinin medya ve dijital platformlardaki çocuk emeğini dikkate alarak yeniden gündeme getirmek gerektiğini belirtti.

Akbaş, sosyal medyayı, kapitalizmin ve serbest piyasa rekabetinin en vahşi tezahürlerinden birisine tanıklık edilen bir mecra olarak nitelendirerek, sözlerini şu şekilde tamamladı:

"Beğeni ve performans üzerinden başarının tanımlandığı bir mecranın kendi kendine etik değerler sistemine oturmasını beklemek beyhudedir. Katı yaptırımların olması gerekiyor. Ayrıca, bütün bu konuştuğumuz süreçler demokratikleşmeye paralel bir biçimde daha güçlü bir sivil toplum yapısının ortaya çıkmasıyla birlikte teminat altına alınacak süreçler. Yani toplumun içerisinden erdemli, bilinçli eylemler ortaya koyan aktivistlerin, sivil toplum çalışmaları ile bu süreci sağlamak zorundayız. Son olarak çalışmalarda da çocuğu merkeze almak zorundayız. Çocuğu tamamen bir pasif nesne ve edilgin hale getirdiğimiz ama paradoksal bir biçimde de onu bir performansın öznesi haline getirdiğimiz bir sürece mecbur bırakıyoruz. Çocuğu özgürleştirmemiz gerekir."

Kaynak: aa