Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde AK Parti 23. Kuruluş Yıldönümü Programı'nda konuştu.

Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

Bugün mutluyuz, gururluyuz. AK Parti ailesi olarak bugün heyecanlıyız. 23’üncü yaşımıza ulaşmanın sevincini yaşıyoruz. “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyerek revan olduğumuz millete hizmet yolunda bugün 23’üncü yılımızı devirdik. 23’üncü yılımız, 23’üncü yaş günümüz kutlu olsun.

14 Ağustos 2001’den bu yana, tam 23 yıldır AK Parti’nin ülkeye ve millete hizmet sancağını iftiharla taşımış, kurucularımıza, Genel Başkanlarımıza, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyelerimize, Bakanlarımıza, Milletvekillerimize, il, ilçe, belde başkanlarımıza ve yönetim kurulu üyelerine, il, ilçe kadın ve gençlik kolları başkanlarımıza, yönetim kurulu üyelerine, belediye başkanlarımıza, belediye meclis üyelerimize, il genel meclis üyelerimize, mahalle ve köy temsilcilerimize, sandık müşahitlerimize, üyelerimize ve AK Parti’nin bu günlere gelmesinde emeği, alın teri, desteği olan nice isimsiz kahramana tek tek teşekkür ediyorum. Binlerce yıllık bu sevdaya gönül veren, bu büyük yolculuğa eşlik eden tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Rahmet-i Rahman’a kavuşan, bugün aramızda olmayan mensuplarımızı, gönüldaşlarımızı, dava ve yol arkadaşlarımızı rahmetle yad ediyorum. Rabbim hepsinin ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin.

Hiç şüphesiz en büyük teşekkürü aziz milletimiz hak ediyor. Pınarhisar’dan çıktığımız andan itibaren bizi aşkla bağrına basan… Kuruluşumuzdan bu yana bizi çok güçlü biçimde destekleyen… Girdiğimiz her seçimde, karşılaştığımız her sıkıntıda, maruz kaldığımız her saldırıda dimdik yanımızda duran milletimin her bir ferdine, şahsım ve partim adına teşekkürlerimi arz ediyorum. Böyle bir milletin mensubu ve hizmetkarı olmaktan bahtiyarlık duyuyoruz. Bizlere, Türkiye’ye, Türk milletine ve tüm insanlığa hizmet etme imkanını bahşeden ve bu güzelliği yaşatan Rabbimize sonsuz hamd ediyoruz. AK Parti’nin 23’üncü yaşının; ülkemize, milletimize, demokrasimize ve tüm insanlığa hayırlı olmasını Rabbim’den niyaz ediyorum.

"Türkiye’ye özgüven aşıladık"
Kıymetli dava ve yol arkadaşlarım, AK Parti, bundan 23 sene önce milletin umudu olarak, bizatihi milletimiz tarafından kuruldu. Her zaman söylüyorum, 14 Ağustos 2001’de biz o güne kadar dalga dalga büyüyen bir gönül hareketinin sadece tabelasını astık. Kefenimizi giyerek başlattığımız “büyük ve güçlü Türkiye” mücadelesinde “milletimize emanetinin emin ellerde olacağının” sözünü vermiştik. “Gerekirse kendimiz bedel ödeyeceğiz fakat aziz milletimize asla bedel ödetmeyeceğiz” demiştik. Yine 23 sene önce problemlerin altında ezilen Türkiye’ye “meselelerimiz çözümsüz değildir” özgüvenini aşıladık.

Türkiye’nin kutuplaştığı, Türk siyasetinin kendine çıkış yolu aradığı bir dönemde “Muhafazakar-demokrat” kimliğimizle milletimizin ruh köküne sadık kalarak ülkemizin kronik sorunlarını çözmeyi vadettik. Bir dip dalga hareketi olarak doğan, kurulan, büyüyen AK Parti, çok kısa sürede milyonların umudu haline dönüştü. Gittiğimiz her yerde büyük bir coşkuyla karşılandık. 7’den 77’ye, toplumun her kesiminden muazzam bir teveccüh gördük. 

"Çözüme odaklı hareket ediyoruz"
Yorulmuş, tükenmiş, gelecekten ümidini kesmiş, karamsarlık girdabında sürüklenen bir milletin umutlarını yeniden dirilttik. Milletimiz AK Parti’de yıllar sonra kendini gördü; kendi değerlerini temsil eden samimi, liyakatli, gayretli ve Türkiye sevdalısı kadrolar gördü. Kuruluşumuzun üzerinden yalnızca 14 ay geçmişken, aziz milletimizin takdiriyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu, işte bu yüce ruhla üstlendik. Türkiye’yi yönetme mesuliyetini devraldığımız andan itibaren milletimize karşı görevlerimizi hakkıyla yerine getirmenin çabasındayız. Problemlerin karmaşıklığı karşısında ürken, çekinen, korkan değil; tam tersine ne kadar büyük olursa olsun meselelerin üzerine cesaretle giden ve çözüme odaklanan bir anlayışla hareket ediyoruz. “Aşkla çalışan yorulmaz”; “bize yorulmak, pes etmek yakışmaz” diyoruz.

"Milletin iradesine çökmeye kalkıştılar"
Bakınız bugüne kadar nice engelle karşılaştık. Yol boyunca nice badireler atlattık; bizi hizmetten, bizi çalışmaktan, bizi üretmekten alıkoymak isteyen nice sinsi senaryolarla muhatap olduk. Sokak olaylarından vesayet girişimlerine, kanlı darbe teşebbüslerinden terör eylemlerine kadar pek çok tehditle mücadele ettik. Ankara’nın göbeğinde “Ordu Göreve” pankartları açarak alenen darbe çığırtkanlığı yaptılar. Gazete kupürleri marifetiyle partimizi kapatmaya kalktılar. 367 diye bir şey uydurarak Meclis’in iradesine ipotek koymak istediler. Cumhuriyet mitingleriyle insanımızı kışkırttılar; Gezi Olaylarında 3-5 ağacın taşınmasını bahane ederek sokaklarımızı ateşe verdiler. PKK’sından FETÖ’süne, DEAŞ’ından DHKPC’sine varıncaya kadar yularını ellerinde tuttukları bütün taşeronları üzerimize saldılar. 17-25 Aralık’ta emniyet-yargı teşkilatlarımıza sızan haşhaşileri, 15 Temmuz gecesi silahlı kuvvetlerimiz içindeki hainleri kullanarak, milletin iradesine çökmeye kalkıştılar.

"Kirli senaryoları parçalayıp bugünlere geldik"
Her seçim döneminde sandığın itibarına gölge düşürmek, kitleleri karşı karşıya getirmek için sayısız yola başvurdular. Türkiye ne zaman kendini toparlasa, ne zaman ekonomide kabuğunu kırmaya çalışsa bir bahane üretip bizi yolumuzdan çevirmeye çalıştılar. Allah’a hamdolsun bunların hiçbirine eyvallah etmedik. Önce Allah’ın yardımı, sonra aziz milletimizin duası ve desteği sayesinde oyunları bozarak, kirli senaryoları parçalayıp atarak bugünlere geldik. Şunu bugün bir kez daha memnuniyetle ifade etmek isterim; Bundan 23 sene önce yola revan olurken milletimize verdiğimiz sözleri tutmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Şimdi bugün, partimiz 24 yaşına basıyor. Kasım ayında, kesintisiz iktidarımız 22 yılı doldurmuş olacak. 22 yılı iktidarda olmak üzere 23 yılımızın her safhası iş yapmakla, hizmet ve eser üretmekle, milletin dertlerine derman bulmakla geçti. 23 yıl boyunca “Halka hizmet, Hakka hizmettir” düsturuyla hizmetkarı olmaktan şeref duyduğumuz milletimiz için çalıştık, ter döktük.

Türkiye’yi nereden alıp nereye getirdiğimizi milletimiz çok iyi biliyor. Yurt dışındaki gurbetçi kardeşlerimiz, memleketlerine her gelişlerinde ülkemizde yaşanan devasa değişime bizzat şahitlik ediyor. Emeklilerimiz, memurlarımız, işçimiz, sanayicimiz, kadınlarımız ülkemizin kalkınma ve demokrasi hamlelerinin en yakın tanığıdır. Gönül coğrafyamızdaki mazlum ve mağdurlar, son 23 yılda güçlenen, kadim değerleriyle barışan Türkiye’nin ne demek olduğunun idrakindedir. Elini vicdanına koyup objektif değerlendirmeler yapan hemen herkes, AK Parti’nin ülkemize kazandırdıklarının hakkını teslim ediyor.

"Gençlerimizin yanında olduk"
Bugün burada 23’üncü kuruluş yıldönümümüz vesilesiyle, çok kısa bir hatırlatma yapmak arzusundayım. Özellikle 2001’den sonra doğan ve iktidarlarımız döneminde yetişen gençlerimizin burayı dikkatle dinlemelerini rica ediyorum. AK Parti’yi kurduğumuzda ülkemizin nüfusu 68 milyondu; bugün bu sayı 85,5 milyona ulaştı. Aradan geçen 23 yılda Türkiye nüfusu yüzde 25 oranında artış kaydetti. Nüfusumuz yüzde 25 artarken; Türk ekonomisine dair göstergelerde ve vatandaşa sunulan hizmetlerde çoğu zaman 2 kat, 3 kat, 4 kat artış oldu. Eğitimde 343 bin olan derslik sayımızı 613 bine; öğretmen sayımızı 526 binden 1 milyon 32 bine çıkardık. 2001 yılında ülkemizde sadece 76 üniversite; 70 bin akademik personel varken, bugün 208 üniversitemiz ve 183 bin akademik personelimiz var. Gençlik merkezi sayımızı 9’dan 508’e, spor tesisi sayımızı 1.575’den 4 bin 421’e çıkardık. Yükseköğrenim yurt yatak kapasitemizi 182 binden 962 bine ulaştırdık. Burslarla, başvuran herkese verdiğimiz kredilerle, ücretsiz internetle, cep telefonu ve bilgisayar desteği gibi pek çok imkanla gençlerimizin yanında olduk.

"Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemini kurduk"
Sağlık, milletimizin duasını aldığımız alanların en başında geliyor. 23 sene önce hastane yatak sayımız 18 bini nitelikli olmak üzere toplam 164 bin iken; şu an 182 bini nitelikli toplam 270 bin yatağımız bulunuyor. Hepsi en modern cihazlarla donatılmış, otel konforunda odalarda 36 bin 508 yatak kapasitesine sahip 25 şehir hastanesi açtık. Sağlık çalışanı sayımızı 378 binden aldık, 1 milyon 462 bine yükselttik. Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemini ülkemizde kurduk. Bir diğer önceliğimiz olan adalette; 9 bin 350 olan hâkim-savcı sayımız 25 bine; mahkeme sayımız 3 bin 700’den 10 bin 350’ye yükseldi. İnşa ettiğimiz 286 yeni adalet sarayıyla merdiven altında adalet dağıtılan eski Türkiye manzaralarına son verdik.

"Asrın felaketinin izlerini süratle siliyoruz"
Ulaşım, Türkiye’ye gerçek manada çağ atlattığımız bir alandır. Bölünmüş yol uzunluğumuzu 6 bin 100 kilometreden 29 bin 400 kilometreye; 1.714 kilometre olan otoyol ağımızı 3 bin 726 kilometrenin üzerine taşıdık. Asrın projesi Marmaray’ı; Orhangazi, Yavuz Selim, 1915 Çanakkale, Nissibi Köprülerini; Avrasya, Zigana, Ovit, Eğribel, Bolu Tünellerini ve pek çok devasa ulaştırma projesini milletimizin istifade sunduk. 26 olan havalimanı sayımız, cumartesi günü açılışını yaptığımız Çukurova Uluslararası Havalimanı’yla birlikte 58 oldu. Yüksek hızlı tren hattı olmayan ülkemizi, 2 bin 32 kilometre uzunluğunda hızlı tren hattına kavuşturduk. Yine bu dönemde ülkemizdeki motorlu kara taşıtı sayısı 8,5 milyondan, bugün itibarıyla 30 milyona yaklaştı. 2000’li yılların başında 13 milyon civarında binamız varken, son 23 yılda bunu ikiye katlayarak 26 milyona ulaştık. TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 402 bin depreme dayanıklı konut ürettik. Toplam 21 milyon 160 bin metrekare büyüklüğünde 189 millet bahçesini milletimizin kullanımına açtık. 6 Şubat asrın felaketinin izlerini süratle siliyoruz; deprem bölgemizde yıl sonuna kadar 200 bin konutu tamamlamayı hedefliyoruz.

Yeni yapılacak kamu binalarına "yeşil sertifika" zorunluluğu getiriliyor Yeni yapılacak kamu binalarına "yeşil sertifika" zorunluluğu getiriliyor

"Çiftçimizin yanında olduğumuzu gösterdik"
Muhalefetin en fazla istismar ettiği tarımda ciddi bir ivme yakaladık. Tarımsal gayri safi hasılamız 37 milyar liradan 1 trilyon 625 liraya çıktı. Tarla, sebze, meyve üretimimizin toplamı 98 milyon tondan, 137 milyon tona ulaştı. Küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığımız 251 milyondu, bugün yaklaşık 375 milyon. Baraj sayımızı 276’tan aldık, dünyanın 5’inci yüksek barajı Yusufeli’nin de aralarında olduğu yeni 742 baraj inşa ederek, toplam 1.018’e ulaştırdık. Yine bu dönemde güncel rakamla 1 trilyon 364 milyar lira tarımsal destek sağlayarak, çiftçimizin yanında olduğumuzu gösterdik.

"Ülkemizin en büyük doğalgaz rezervi keşfini yaptık"
Enerjideki atılımlarımızı zaten 85 milyonun tamamı çok yakından takip ve takdir ediyor. Yalnızca 5 ilimizde kullanılan doğalgazı, 81 ilimizdeki 703 yerleşim yerimize yaygınlaştırdık. Ülkemizin kurulu gücünü 31 bin 846 megavattan aldık, bugün yüzde 56’sı yenilenebilir enerji kaynaklarından olmak üzere 107 bin 600 megavata yükselttik. Karadeniz’de 710 milyar metreküplük ülkemizin en büyük doğalgaz rezervi keşfini yaptık. Gabar’da günlük 100 bin varil petrol üretim kapasitesiyle yine tarihi bir keşfe imza attık.

"Türkiye’nin Otomobili Togg artık yollarımızda"
Dışişlerinde temsilcilik sayımızı 163’den 261’e çıkararak, dünyanın diplomatik ağı en geniş 3’üncü ülkesi olduk. Ticarette 36 milyar dolar olan ihracatımız 261,5 milyar dolara yükseldi. Turizmde ülkemizi ziyaret eden kişi sayısını 15 milyondan yaklaşık 57 milyona; turizm gelirimizi de 55,9 milyar dolara çıkardık. Sanayi ve teknolojide 191 olan organize sanayi bölgemiz 361’e; sıfır olan endüstri bölgemiz 43’e; yine sıfır olan AR-GE merkezimiz 1.306’ya ulaştı. 60 yıllık hayalimiz olan Türkiye’nin Otomobili Togg artık yollarımızda.

"Savunmada seçkin ülkeler ligine yükseldik"
Savunma sanayiinde tarihimizin en büyük yerlileşme hamlesini başardık. Piyade tüfeğinde dahi başkalarına bağımlı olan bir ülkeyi; kendi tankını, gemisini, topunu, füzesini, roketini, uçağını, helikopterini, İnsansız Hava Araçlarını üretebilen seçkin ülkeler ligine yükselttik. Ordumuzu, polisimizi, jandarmamızı en iyi silahlarla donattık; terörle mücadelede ve yurt savunmasında güvenlik kuvvetlerimize ihtiyaçları olan her türlü teçhizatı, donanımı, desteği sağladık.

"Türkiye ekonomisini büyüttük"
Ekonomide; gayri safi yurtiçi hasılamız reel olarak yüzde 201; dolar bazında ise yüzde 370 büyüme kaydetti. Kişi başına düşen milli gelirimiz 3 bin 608 dolar düzeyindeyken, 2023 yılında 13 bin 110 dolar seviyesine ulaştı. Türkiye ekonomisini yıllık ortalama yüzde 5,4 oranında büyüttük. Bizden önceki 30 yılda 15 milyar dolar uluslararası yatırım çekebilen Türkiye; bizim dönemimizde 266 milyar dolarlık yatırım çekti. Merkez Bankası rezervimizi 27 milyar dolardan aldık, 150 milyar dolar sınırına getirdik. IMF’ye olan 23,5 milyar dolarlık borcu ödeyerek, ülkemize gerçek manada ekonomik bağımsızlığını kazandırdık.

Çalışma hayatında 12 milyon olan aktif sigortalı sayımız, 25 milyon 212 bine çıktı. İstihdam sayımızı 32,6 milyon kişiye yükselttik. İŞKUR aracılığıyla toplam 14 milyon 230 bin 548 kişiyi işe yerleştirdik. Her ücret grubunda enflasyonun üzerinde artışlar gerçekleştirdik. Sosyal politikalarda, çok çeşitli programlarla ihtiyaç sahibi kardeşlerimizin yanlarında olduk. Sosyal demokrat geçinenler sosyal devlet ilkesinin sadece lafını ederken, biz “kimsesizlerin kimsesi” olarak bunu gerçeğe dönüştürdük. Sadece birer-ikişer cümleyle saydığımız bu rakamların hepsi rekordur. Burada kısaca ifade ettiğimiz her bir rakamın detayında çok daha büyük başarılar saklıdır.

"Sessiz bir devrime imza attık"
Türkiye’nin AK Partili yılları, tartışmasız her alanda Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemi olarak kayıtlara geçmiştir. Burada şunu da ifade etmek isterim: Bizim anlayışımızda ekonomik kalkınma demokrasiden bağımsız değildir. “Muhafazakâr-demokrat” kimliğimizin bir gereği olarak ekonomimizi büyütürken, demokrasimizin standartlarını yükseltmekten geri durmadık. Bunun için son 23 yılda sadece yol, köprü, havalimanı, baraj yapmadık. Tüm bunlarla birlikte Türkiye’de sivil siyasetin alanını da genişlettik. Hak ve özgürlükler sahasında ülkemizde sessiz bir devrime imza attık. Türkiye’yi yasakların, baskıların, korkuların ve vesayetin kol gezdiği bir ülke olmaktan çıkartıp demokraside hak ettiği seviyelere ulaştırdık.

Milli iradenin üzerinde, kerameti kendinden menkul ne kadar vesayet odağı varsa, hepsine karşı tavizsiz bir mücadele yürüttük. Demokrasi dışı yollardan istikbal, ikbal ve gelecek devşirmek isteyenleri, her defasında milli iradenin gücüyle bertaraf ettik. Uzun yıllar sonra milletle devleti, cumhurla cumhuriyeti, cumhuriyetle demokrasiyi kucaklaştıran biz olduk. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilk defa sandık yoluyla, halkın iradesiyle ülkemizde yönetim sistemi değişikliğine gittik.

"23 senede ülkemiz umutlarını yeniden yeşertti"
Kimsenin inancından, kılık kıyafetinden dolayı ötekileştirilmediği, başörtülü kızlarımızın üniversite kapılarından geri çevrilmediği, terörü ve şiddeti övmediği müddetçe her türlü fikrin ifade edildiği, sessiz çoğunluğun hak ve hukukunun sesi çok çıkanlar tarafından gasp edilmediği bir yapıyı ülkemiz genelinde büyük oranda hakim kıldık. 23 yılda Türkiye çok büyük değişim geçirdi. 23 senede ülkemiz umutlarını yeniden yeşertti, milletimiz on yıllar sonra özgüvenini tekrar kazandı. Türkiye, küresel siyasette iddia ve imkan sahibi bir ülke konumuna geldi.

3 yıl önce Rahmet-i Rahman’a uğurladığımız, büyük şair, büyük mütefekkir Sezai Karakoç’un çok anlamlı bir dizesi var; Biz, koşu bittikten sonra da koşan atlarız… Evet, izim lügatimizde durmak olmadı. Bizim lügatimizde bitti kelimesi olmadı. Bizim sözlüğümüzde yeter, yeterli, sözcükleri hiç olmadı. Türkiye’yi ilkleri yaşattık, Türkiye’yi rekordan rekora koşturduk. Ama, bir gün bile olsun, bitti demedik, yeter demedik, yeterli demedik. Bakınız bu aziz millet için çalışmak şereftir. Bu aziz millet için, bu aziz vatan için ter dökmek ibadettir. Biz bu şuurdan, bu anlayıştan, hamdolsun hiç uzaklaşmadık.

"Milletimizin emanetine sahip çıktık"
Burada bir hakkı özellikle teslim etmek istiyorum, Türkiye’nin 23 yıllık bu eşsiz başarı hikayesinde sadece şahsımın değil; sadece parti yönetimindeki, kabinedeki, Meclis’teki arkadaşlarımızın değil; hepimizin, başta bu salonda bulunanlar olmak üzere AK Parti çatısı altında görev almış her bir kardeşimin emeği vardır. Allah’a hamdolsun, bu kadroyla, burada olanlar ve olmayanlarla, ahirete irtihal etmiş nice arkadaşımızla birlikte çok büyük işler başardık. Türkiye’yi ayağına vurulan zincirlerden birlikte kurtardık. Demokrasimizin standartlarını beraber yükselttik. Ülkemizi bölgesinin parlayan yıldızı haline birlikte getirdik. “Durmak yok yola devam” dedik, “Her şey Türkiye için” dedik; hep beraber 23 yıl boyunca heyecanla, yılmadan, yorulmadan çalıştık. Hepimiz birer demokrasi neferi olarak milletimizin emanetine sahip çıktık. Hiçbir zaman geri adım atmadık, milletin emanetini taşımak noktasında asla ve asla zafiyet göstermedik. Bugüne kadar milletimizin başını önüne eğdirmedik ve mahcup etmedik. İnşallah bundan sonra da milletimize mahcup olmayacağız. 

23 yıldır olduğu gibi aynı aşkla, aynı şevkle, aynı azim ve kararlılıkla bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Şuna yürekten inanıyorum: Tarih, tüm bu başarılara öncülük eden AK Parti’yi, AK Parti Teşkilatını, şu an bu salonda bulunan kadroyu, 81 vilayetimizin tamamındaki onbinlerce arkadaşımızı, kardeşimizi mutlaka hayırla yad edecektir. Her birinize emeğinizden, katkınızdan dolayı teşekkür ediyorum. Sizlerin nezdinde bu harekete gönül vermiş, Türkiye’ye hizmet etmiş bütün dava arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Yine bu vesileyle 15 Temmuz gecesi meydanlarda darbecilere karşı direnirken kurduğumuz Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partili kardeşlerime Türkiye Yüzyılı’nın inşasına sağladıkları güçlü destek dolayısıyla teşekkürlerimi iletiyorum.

"Türkiye, 23 yılda çok kapsamlı bir dönüşüm yaşadı"
23’üncü yıl sloganımızı “umudun, geleceğin ve icraatın adı: AK Parti” olarak özellikle tercih ettik. Biz, kendimizi “kökü mazide gözü atide bir hareket” olarak tanımlıyoruz. Köklerimizden, geçmiş tecrübelerimizden beslenirken, gözümüzü bir an olsun istikbalimizden ayırmıyoruz. Türkiye’nin son çeyrek yüzyılına damga vurmanın gururunu yaşarken, gelecek asrını da şimdiden şekillendirmenin gayretindeyiz. Bir defa şu gerçeğin çok net farkındayız, Türkiye, AK Parti sayesinde, 23 yılda çok kapsamlı bir dönüşüm yaşadı. Ülkemizdeki değişimle beraber toplum kesimlerinin siyaset kurumundan talepleri de farklılaşmaya başladı. Sadece ekonomiyle ilgili beklentilerde değil, hak ve özgürlükler alanında, kültürde, iş hayatında, kamusal alanda, özellikle gençlerimizin kendilerini tanımladığı alt kimliklerde de ciddi bir değişim yaşanıyor. Bunu görüyor ve doğru biçimde okumaya çalışıyoruz.

"AK Parti'nin siyaset yapacağı yer Türkiye'nin merkezidir"
Gelinen noktada bir hakikati görebiliyoruz, “Zamanın ruhu” toplumu dönüştürürken; siyasal alanı yeni baştan tanımlamakta, alışılagelmiş siyaset tarzlarını da değişime zorlamaktadır. Dünyanın ve ülkemizin şartları, ihtiyaçları, imkanları değiştikçe, biz de buna uygun politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz. Bundan 23 sene evvel halktan yükselen değişim dalgasının ürünü olarak siyaset sahnesine çıkan AK Parti’nin, yeni dönemin ruhunu ıskalaması tabii ki düşünülemez. AK Parti’nin siyaset yapacağı yer; dün olduğu gibi bugün ve yarın da, Türkiye’nin merkezidir. Tüm renkleriyle, tüm farklıklarıyla 85 milyonun tamamını kucaklayan parti hüviyetimizi daha da güçlendirmekte kararlıyız.

"Biz bu aziz milletin umuduyuz"
AK Parti’nin en önemli özelliği toplumu doğru analiz etmesi; değişimi, yenilenmeyi, kendini yeni durumlara adapte etmeyi başarmasıdır. Bu anlayışla özeleştirimizi samimiyetle yapıyor; nerede eksiğimiz varsa, hiçbir komplekse kapılmadan üzerine cesaretle gidiyoruz. Önümüzdeki aylarda başlatacağımız Büyük Kongre sürecimizi sadece bir “vitrin yenilenmesi” olarak değil, milletimizin bizden beklediği kapsamlı değişimin ana zemini olarak görüyoruz. Burada iki hususun altını özellikle çizmek durumundayım: Kendini yorulmuş hisseden varsa, bitkin hisseden varsa, onlardan kenara çekilip biraz soluklanmalarını istiyoruz. İkincisi, hangi görevde olursa olsun hiçbir arkadaşım, koltuğuna yaslanıp rehavete kapılma lüksüne sahip değildir. Heyecanını kaybedenler, millete hizmetin önünde engel olmamalıdır. Bunun vebali ağırdır. Bunun hesabı ağırdır. Şunu unutmayın, biz bu aziz milletin umuduyuz. Biz, bu aziz ümmetin de umuduyuz. Onların umudunu boşa çıkaracak işler içine girenler, onların umudunu heba etmeye yeltenenler, altından kalkamayacakları vicdani bir yükle ezilirler. Açık söylüyorum, buna bizim de tahammülümüz olamaz. Milletin ve ümmetin umudunu heder edenlere hoşgörü göstermeyiz, gözünün yaşına da bakmayız.

"Yankı odalarında iktidar hayalini kuranlar yine hüsrana uğrayacak"
Yenilenerek, güçlenerek, tazelenerek ilerlerken, kimsenin bize ayak bağı olmasına müsaade etmeyiz. Bakanlarımız, belediye başkanlarımız, tüm teşkilatımız, her bir arkadaşımız işine odaklanacak ve “bu millete daha fazla nasıl hizmet ederim” sorusunu her an kendisine soracak. Bürokrasimiz gayretle, heyecanla, dinamizm içinde, hem performansı, hem kaliteyi artırarak çalışmayı sürdürecek. 2028 seçimlerine kadar, canla, başla çalışmaya, üretmeye, milletimize hizmet etmeye devam edeceğiz. İnşallah, 2028 seçimlerinde de, milletimiz, gayretimizi, samimiyetimizi, tecrübemizi takdir edecek; hem o seçimde, hem sonrasında emaneti yine bizlerin ehil ellerine teslim edecektir. “Yankı odalarında” iktidar hayalini kuranlar, son 23 yıldır olduğu gibi yine hüsrana uğrayacak, Allah’ın izniyle yine avuçlarını yalayacak. Bundan en küçük bir şüphemiz bulunmuyor.

"Hep saflarımızı genişletmeye gayret ettik"
Burada şunu da vurgulamak isterim, AK Parti, milletin partisidir; millet ve memleket sevdalılarının partisidir. Türkiye için hayal kuran, Türkiye için çalışan, üreten, koşturan; Türkiye için dertlenen herkese AK Parti çatısı altında yer vardır. Kuruluşumuzdan itibaren hep saflarımızı genişletmeye gayret ettik. Dışlayarak, dışarıda bırakarak değil; kucaklayarak bugünlere geldik. Farklılıklarımızı büyütmek yerine müştereklerimizi artırmaya odaklandık. Partimize güç katacak, mücadelemize omuz verecek, Türkiye Yüzyılı’nın inşasına destek olacak herkesle “ortak değerler ve prensipler” etrafında buluşma idaremizi bugün de muhafaza ediyoruz. Millete hizmete talip olan, AK Parti’nin değerlerini benimseyen herkese kapımız sonuna kadar açıktır, inşallah bundan sonra da açık kalacaktır. Biraz sonra partimize katılacak arkadaşlarımızı muhabbetle bağrımıza basarken, kendilerine AK Parti ailesine “hoş geldiniz” diyor, milletimize hizmet yolunda Mevla’dan üstün başarılar niyaz ediyorum.

"Ülke bölünecek” korkusu, yerini özgüvene bıraktı"
Siyasette elbette kendiniz kadar, toplum kadar; rakipleriniz de önemlidir. Ülkemiz genelinde bütün bu değişimleri gerçekleştirirken, muhalefeti de, en azından söylem düzeyinde, dönüştürmeyi başardık. Örneğin, başörtüsü artık bazı kesimler için “öcü” olmaktan çıktı. Zaman zaman bazı marjinaller tarafından küstahlıklar sergilense de, Türkiye, bir bütün olarak bu özgürlük konusunda mutabakat sağladı. Namaz, oruç, sakal, Kur’an, Kur’an eğitimi gibi konularda bir kesimin alerjisi önemli ölçüde törpülendi, aşındı. Atılan her özgürlük adımı karşısında, “laiklik elden gidiyor” veya “ülke bölünecek” korkusu, yerini büyük oranda özgüvene bıraktı.

"CHP’nin milletle kavgasını bitirmesi en çok bizi mutlu edecektir"
Terörle mücadele konusunda eskisinden çok daha iyi bir yerdeyiz. Farklı fikirlere, farklı hayat tarzlarına saygı noktasında göreve geldiğimiz döneme kıyasla ciddi mesafe aldık. Millete tepeden bakanları, milleti “göbeğini kaşıyan adam” olarak görenleri her seçimde yenilgiye uğratarak, milli iradeyle barışmaya; Türkiye gerçeklerini kabullenmeye mecbur bıraktık. Ne eski CHP Genel Başkanının “helalleşme” kurnazlığını, ne de mevcut CHP Genel Başkanı’nın “normalleşme” söylemlerini; AK Parti’nin 23 yıllık mücadelesinden bağımsız okumak mümkün değildir. Şunu artık milletimizin tamamı görmektedir: On yıllardır jakobenizmin, vesayetin, yasakların bekçiliğini yapan CHP; eski alışkanlıklarını pervasızca sürdürmekte artık zorlanmaktadır. Ana muhalefet partisindeki vitrin değişikliğinin, ne kadarının vizyon ve zihniyet değişimine tahvil edileceğini elbette zamanla göreceğiz. CHP’nin milletle kavgasını bitirmesi en çok bizi mutlu edecektir. Bizim temennimiz; CHP’nin milletin değerleriyle barışması, milli iradeye teslim olması, demokrasiyi içselleştirmesi, yani normalleşmesidir.

Şunu tüm samimiyetimle söylemek isterim, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sınamalar yeni bir siyaset diline, yeni bir siyaset tarzına ihtiyacı had safhaya çıkarmıştır. Terörle mücadele, ailenin korunması, tüm dünyada artan İslam karşıtlığı gibi tehditler, iktidar ve muhalefetiyle daha fazla konuşmamızı, temas ve diyalog halinde olmamızı elzem kılıyor. Milli çıkarlarımızı koruma ve savunma noktasında hep beraber kararlılık göstermemiz gerekiyor.

Editör: Haber Merkezi