Gündem

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Kılıç: Türkiye'yi sürekli ağır eleştiren medya organlarının birçoğu ikiyüzlü tutum sergiliyor

Kılıç, "Türkiye'yi sürekli insan hakları, basın özgürlüğü, bunlarla alakalı olarak demokrasi gelişimi içerisinde ağır eleştirilere tabi tutan medya organlarına baktığınız zaman birçoğunun çok derin ikiyüzlü tutum sergilediğini görmeniz mümkün" dedi.

Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca düzenlenen Türk-Alman Medya Forumu'nda yaptığı konuşmada, dünyanın, gelecek 50-100 yıl içindeki gelişmelere yön verecek, bunun temellerini atacak ilginç bir zamandan geçtiğine dikkati çekti.

Türkiye ile Almanya'nın devletler arası, uluslararası ilişkiler açısından 300 yıllık geçmişinin bulunduğuna işaret eden Kılıç, 1960'taki İş Gücü Anlaşması'yla devletler arası ilişkilerin, insanlar arası ilişkilere de evrildiğini anımsattı.

Kılıç, Türkiye'den Almanya'ya çeşitli zamanlarda göç eden, Türkiye'ye dönen veya orada kalan 3,5 milyon insanın bulunduğunu, ayrıca yurt dışında da toplam 5,5 milyon civarında Türk diasporası olduğunu kaydetti.

Alman medyasının zaman zaman Türkiye'ye yönelik çeşitli ithamlarda bulunduğuna, bu ithamların Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarını da içine aldığına dikkati çeken Kılıç, Türkiye olarak doğruları ortaya koymak için çalışmalar yaptıklarını anlattı.

Kılıç, bu konudaki çalışmaların en önemli ayağının eğitim olduğunu vurgulayarak Türk Alman Üniversitesinin kurulmasının, doğrudan entelektüel iletişim açısından önemli bir hamle olduğunu ancak bunun yeterli olmadığını dile getirdi.

"Birçoğunun çok derin ikiyüzlü tutum sergilediğini görmeniz mümkün"

Almanya'da bugün hala Türkiye'ye karşı olumsuz düşünceler besleyen kişilerin varlığının azımsanmayacak derecede fazla olduğuna işaret eden Kılıç, "Türkiye'yi sürekli insan hakları, basın özgürlüğü, bunlarla alakalı olarak demokrasi gelişimi içerisinde ağır eleştirilere tabi tutan, tutmaya çalışan, bunları dile getiren medya organlarına baktığınız zaman aslında birçoğunun çok derin ikiyüzlü tutum sergilediğini de görmeniz mümkün." diye konuştu.

Türkiye'ye bazı medya kuruluşlarının salt ön yargıyla yaklaştığını, bunun inkar edilmesinin mümkün olmadığını aktaran Kılıç, şunları kaydetti:

"Gazze'deki katliama, 'katliam' diyemeyeceksiniz, Gazze'deki yaşananları doğru, tarafsız bir şekilde yansıtamayacaksınız, İsrail'i tarihsel veyahut da birtakım gerekçelerle eleştiremeyeceksiniz ya da çok düşük dozda eleştireceksiniz ama sokakta İsrail'e karşı eleştiride bulunan insanları yeri geldiği zaman gözaltına alacaksınız, yeri geldiği zaman tutuklayacaksınız, yeri geldiği zaman toplanma özgürlüklerini, ifade özgürlüklerini kısıtlayacaksınız ama bu, Alman medyasında hiç doğru dürüst yer almayacak ama Türkiye söz konusu olduğu zaman, 'demokrasi eksiği, toplanma özgürlüğünün kısıtlanması, sosyal medya kısıtlamaları, tırnak içerisinde siyasetin her şeyin üzerinde vesayet uyguladığını' dile getireceksiniz."

"Türkiye hakkında sözüm ona uzman olarak ahkam kesiyorlar"

Kılıç, Türkiye-Almanya ilişkilerinin olumlu bir noktada olmasını istediklerini, bunun için çaba sarf ettiklerini aktardı.

Almanya'nın belli yaklaşımlar çerçevesinde Türkiye'nin yanında olmasını istedikleri durumları çekince göstermeden dile getirdiklerini belirten Kılıç, zaman zaman olumlu, çekimser ve karşıt durum ortaya çıktığını ama medya konusunda korkunç derecede ön yargılı bir yaklaşım bulunduğunu söyledi.

Almanya'da çok fazla konuşma imkanı, ifade imkanı ve manipülasyon imkanı verilen terör örgütü PKK sempatizanları ile terör örgütü FETÖ üyelerinin varlıklarının hala çok etkili olduğuna dikkati çeken Kılıç, şöyle devam etti:

"Bugün hala Almanya'da Türkiye tarafından ciddi manada olumsuz birtakım veriler ve deliller ışığında aranan, geri iadesi istenen insanlar, bırakın geri iade edilmeyi, elini kolunu sallayarak sokakta gezmeyi de bir kenara koyalım, medya organlarına çıkıp Türkiye hakkında sözüm ona uzman olarak ahkam kesiyorlar. Medyadaki bazı yöneticilerin de maalesef kendilerine uygun birer maşa olarak kullandıkları bu kişilere alan vermeleri dolayısıyla bir kamuoyu oluşuyor, bir algı oluşuyor. Bu algılara ve kamuoyuna baktığınız zaman dışarıdan Türkiye'ye bakılmış olduğu için inanıyorum ki Türkiye'de görev yapan birçok Alman kökenli veya Alman iş adamı, gazeteci, diplomat, farklı alanlarda akademisyenler aslında orada anlatılanların ve dile getirenlerin Türkiye'deki gerçeklik olmadığını gördüklerinde şaşırıyordur."

Eleştirinin farklı bir konu olduğunu, birçok ülkenin uluslararası ilişkilerdeki tutumunu kendilerinin de eleştirdiklerini aktaran Kılıç, eleştirmekle ön yargılı kabul açısından yaklaşıp manipülasyon yapmanın veya algı yönetmeye çalışmanın başka bir şey olduğunu vurguladı.

"Uluslararası siyasete karışmak göreviniz değildir; o, hükümetlerin işidir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iradesiyle başlatılan "Terörsüz Türkiye" hedefini anımsatan Kılıç, Suriye'de 13 yıldır süren iç savaşa, Irak ve Lübnan'daki durumlara, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına ve Ukrayna-Rusya Savaşı'nda yaşananlara dikkati çekti.

Kılıç, tüm bu süreçlerde, Türkiye'deki yayın organlarının en ağır tartışmaları, fikir görüşlerini ele aldığını, yayınlarına taşıdığını, basının sesini kısmanın söz konusu olmadığını vurguladı.

Almanya'da seçimden 1 ay sonra yapılan kamuoyu araştırmasında Alternatif (AfD) Partisinin yüzde 25 oy oranına sahip olduğunu, halihazırda hükümeti kurmakla görevli Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin oy oranlarının ise yüzde 24-yüzde 26 arasında olduğunu aktaran Kılıç, Alman medyasına bu durumun sebeplerini araştırmaları tavsiyesinde bulundu.

Kılıç, "ırkçı", "aşırı sağ" olarak görülen bir partinin yüzde 25 oy oranıyla Alman siyasetinde yer tutmasının Alman medyası tarafından irdelenmesi gerektiğini, Alman medyasının sınırları dışındaki olaylardan ziyade bu durumlara odaklanması gerektiğini dile getirdi.

Her ülkenin çeşitli konularda kendi öncelikleri, sıkıntılarının da olabileceğine işaret eden Kılıç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Biz birbirimize karşı adil, adaletli davranmadığımız zaman, ön yargılı yaklaştığımız zaman sorun yaşıyoruz. Özel şirketlerin siyaset yapmaya başladıkları bir ortamda konu güzel bir yere gitmez. Neyi kastediyorum? Yani siyaset yapması gerekenler, siyasi hayat içerisinde olması gerekenler siyasi hayatlarını sürdürürler. Yatırım yapanlar, iş yapanlar işlerine baksınlar, yatırım yapsınlar. Kendi iç şirketinizde birtakım uygulamalarınız olabilir, o sizin içinizdeki iştir ama uluslararası siyasete karışmak göreviniz değildir; o, hükümetlerin işidir. O, parlamentoların belli kanatlarının işidir. O, sizin işiniz değildir. Bununla ilgili de bir tepki aldığınız zaman 'niye bize tepki gösteriyorsunuz' dememek gerekir. Her ortaya koyduğunuz görüşün, fikrin ve açıklamanın bir karşı tepkisi olabilir."

Kılıç, Türkiye-Almanya ilişkilerinin tarihi bağları haiz kuvvetli olduğunu, zaman zaman anlaşamadığı konular olsa da genel tarihine ve insanların birbirleriyle olan iletişiminin geldiği yoğun seviyeye bakıldığında, her zaman yakın ilişki içerisinde olacağını vurguladı.

{ "vars": { "account": "G-E1EN649QR9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }