Bakan Fidan, Gazze'de 24 binden fazla Filistinlinin katledildiğini ve bunun uluslararası toplumun gözü önünde cereyan ettiğini anımsattı.
Sürecin başında "ya büyük bir savaş ya da daha büyük bir barış çıkacağını" söylediğini hatırlatan Fidan, belli ülkelerin bunu bir savaş ortamına götürme konusunda tereddüt etmediğini, Türkiye'nin ve diğer dostlarının yaptığı yoğun çalışmalarla bir barış dili oluşturulması konusunda ciddi mesafeler katedildiğini aktardı.
Fidan, bu krizin iki devletli bir çözümle sonuçlanmasının esas olduğu fikrinin neredeyse herkes tarafından kabul edildiğini belirterek, "Her iki millete, Filistinlilere ve İsraillilere eşit oranda güvenlik, eşit oranda egemenlik olmadan bunun çözülme şansının olmayacağını, kalıcı bir barış ve güvenliğin olmayacağını biz defaatle ilgili toplumlarda ve ortamlarda ifade ettik. Sadece İsrail’in güvenliğini ve pozisyonlarını, menfaatlerini önceleyen yaklaşımların, Filistinlilerin güvenliğini ve egemenliğini öteleyen yaklaşımların barış getirmeyeceğini, uzun vadede sürekli bir kriz alanında olacağımız konusunda artık bu görüşü inkar eden hiç kimse yok." değerlendirmesinde bulundu.
Savaşla da ilgili ciddi risklerin olduğuna dikkati çeken Fidan, şunları kaydetti:
"Gazze'deki katliam devam ederken bölgesel yaygınlaşma riskini de biz çoğu zaman dile getirmiştik. Herkes bölgesel yaygınlaşmanın Lübnan’dan başlayacağı beklentisi içindeyken diğer yerlerden bu olay çıktı. Şu anda Kızıldeniz'de olanlar, Irak'ta olanlar, Suriye'de olanlar; bu türden saldırıların, karşılıklı pozisyon almaların, Gazze'de başlayan savaş sarmalının giderek daha büyük bir girdaba dönüşeceğinin ön habercisi olduğunu görmek yanıltıcı olmasa gerek. Biz hem barış konusundaki çalışmalarımıza son sürat devam edeceğiz hem de İsrail’in yaptığı katliamlardan uluslararası toplumda hem siyasi olarak hem adli olarak gerekli karşılığı bulması için her türlü çabayı göstereceğiz."